Esas No: 2022/1023
Karar No: 2022/2079
Karar Tarihi: 25.05.2022
Danıştay 9. Daire 2022/1023 Esas 2022/2079 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2022/1023 E. , 2022/2079 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2022/1023
Karar No : 2022/2079
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: …-… Yapı İnş. Taah. Pet. Dağ. Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti'ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla, ...'ün mirasçısı sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; muris ...'ün 28/07/2015 tarihinde vefat etmiş olduğundan, cezaların şahsiliği ilkesi ve vergi cezalarının ölümle birlikte düşeceğine ilişkin düzenlemenin yer aldığı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 372. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan 2011/Kasım ve Aralık dönemlerine ait vergi ziyaı cezaları ve bu cezalar üzerinden hesaplanan gecikme faizlerinden davacının sorumlu tutulması mümkün bulunmadığından, ödeme emrinin vergi ziyaı cezaları ve bu cezalar üzerinden hesaplanan gecikme faizine ilişkin kısımlarının hukuka uygunluk bulunmadığı, asıl borçlu şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilen, dava açılmayarak kesinleşen ve vadesinde de ödenmeyen amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinin yapılan malvarlığı araştırması ile anlaşılması üzerine, söz konusu amme alacaklarının tahsili amacıyla ilgili dönemde şirket ortağı olan muris ...'ün mirasçısı sıfatıyla davacının sorumluluğu bulunduğundan ödeme emrinin kalan kısımlarında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne ödeme emrinin vergi ziyaı cezalarına ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:İstinaf dilekçesinde öne sürülen iddialar kararın, davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmünün kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği, Dairelerince ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi sonucunda muris ...'ün asıl borçlu şirkette hiçbir zaman temsil yetkisinin bulunmadığı anlaşılmış olduğundan, davanın reddine ilişkin istinaf incelemesinin, murisin şirket yetkilisi değil ortak olduğunun kabulü üzerin yapıldığı, dava konusu ödeme emrinin istinafa konu kararın davanın kısmen reddine ilişkin hükmüne isabet eden amme alacakları, 2014 yılı içerisinde istenen defter ve belge ibraz edilmemesinden dolayı katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yapılan cezalı tarhiyatlardan ve bu tarhiyatlara karşı açılan davaların reddine ilişkin kararda hükmedilen yargı harçlarında oluştuğu, yasal defter ve belgelerin vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara ibraz edilmemesi suretiyle gerçekleşen re'sen tarh nedeninin ortaklığın sona ermesinden sonra ortaya çıkması, ortağın bu durumu öngörmesi ve engelleme olanağının bulunmaması ve re'sen tarh nedeni ile hisse sahibi olma gereği arasında bağlantı olmaması gibi hususlar, kamu alacağının tahsili doğrultusunda ulaşılmak istenen amaç karşısında mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kıldığı, zira, limited şirket ortağının kamu alacağından doğrudan doğruya sorumluluğu kâr beklentisiyle şirkette sermaye sahibi olmasından kaynaklandığı, davacıdan tahsili cihetine gidilen amme alacağı, davacının babası olan murisin ortaklık sıfatının sona ermesinden sonraki bir tarihte kanuni temsilcinin ibraz ödevini yerine getirmemesinden kaynaklandığından, kâr beklentisiyle arasında bir ilgi de kurulamadığı, bu durumda; davacının mülkiyet hakkına ölçüsüz biçimde müdahale sonucunu doğuran dava konusu ödeme emrinin 2011/Kasım ve Aralık dönemleri katma değer vergisi aslı, yargı harcı ve gecikme fazilerinde hukuka uygunluk bulunmadığından, davalı idarenini istinaf isteminin reddine, davacının istinaf isteminin kabulüne, vergi mahkemesi kararının, davanın kısmen reddine ilişkim hükmünün kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile dava konusu ödeme emrinin 2011/Kasım, Aralık dönemleri katma değer vergisi aslı, yargı harcı ve gecikme faizlerine ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Muris …'ün, …-… Yapı İnş. Taah. Pet. Dağ. Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti'nin ilgili dönemde müdürü, ortağı ve aynı zamanda kanuni temsilcisi olduğundan davacı adına mirasçısı sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık olmadığı ididasıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Daire kararında belirtilen gerekçe ile sonucu itibarıyla hukuka uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
…-… Yapı İnş. Taah. Pet. Dağ. Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti'ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla, …'ün mirasçısı sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 7. maddesinde, borçlunun ölümü halinde mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında da bu kanun hükümlerinin tatbik edileceği olay tarihinde yürürlükte bulunan 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı, yine olay tarihinde yürürlükte bulunan 58. maddesinde de; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesinde de limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı hükümleri yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde ise, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilcilerin veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri, 12. maddesinde, ölüm halinde mükelleflerin ödevlerinin mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılara geçeceği ancak, mirasçılardan her birinin ölünün vergi borçlarından miras hisseleri oranında sorumlu olacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kanuni temsilcilerin sorumluluğu ile limited şirket ortaklarının sorumluluğuna ilişkin yukarıda belirtilen düzenlemeler, bu sorumluluğun koşulları yönünden farklı içerik taşımaktadır. Kanuni temsilciler bu sıfatı taşıdıkları süre içinde yerine getirmeleri gereken şirkete ait vergi ile ilgili ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle sorumlu tutuldukları halde limited şirket ortakları bu sıfatı kazandıkları tarihten önceki dönemlere ait borçlar da dahil olmak üzere doğrudan doğruya sorumlu tutulmuştur. Kanuni temsilciler borcun tamamından sorumlu oldukları halde ortakların sorumluluğu, sermaye payına isabet eden borçla sınırlandırılmış olup kanuni temsilcilere rücu olanağı tanınmış olmasına karşın, ortaklara rücu olanağı tanınmamıştır. Tüm bu nedenlerle, anılan sıfatlardan herhangi biri nedeniyle düzenlenecek ödeme emirlerinin borcun mahiyetinin bir unsuru olarak hangi Kanun hükmüne göre düzenlendiklerini de içermeleri zorunlu bulunmaktadır. Aksi halde, zorunlu unsurlarını taşıdıklarından ve adil yargılanma ilkesinin temel unsurlarından biri olan savunma hakkını tanıdıklarından söz edilemez.
Dosyanın incelenmesinden; …-… Yapı İnş. Taah. Pet. Dağ. Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti'ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla, …'ün mirasçısı sıfatıyla davacı adına dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği ve ödeme emrinde " 2. sorumluluar mirasçısı" yer aldığı ödeme emrinin yasal dayanağının belirtilmediği, ayrıca davalı idarece ödeme emrinin; murisin, şirketin "müdürü, ortağı, kanuni temsilcisi" olması sebebiyle mirasçı sıfatıyla düzenlendiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Ödeme emrinde, ödeme emrinin yasal dayanağının gösterilmediği gibi davacının; murisin, şirketin borçlarından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutularak, mirasçı sıfatıyla mı takip edildiği yoksa, murisin, şirketin borçlarından 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesi uyarınca sorumlu tutularak mirasçı sıfatıyla mı takip edildiği anlaşılmadığından, bu haliyle usulüne uygun olarak düzenmiş bir ödeme emrinden söz edilemeyeceğinden, davacı adına mirasçı sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığından Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik davalı idarenin istinaf başvurusunun reddi, davacının istinaf başvurusunun kabulü yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 25/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.