Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2017/2070
Karar No: 2022/2786
Karar Tarihi: 25.05.2022

Danıştay 10. Daire 2017/2070 Esas 2022/2786 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/2070 E.  ,  2022/2786 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/2070
    Karar No : 2022/2786

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
    VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. …

    KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
    2- …
    VEKİLLERİ : Av. …

    İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacılar yakını …’ın İzmir İli … İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken, 13/02/2010 tarihinde bir aşayiş olayının araştırılması amacıyla olay yerine giderken geçirdiği trafik kazası sonucunda hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak, müteveffanın oğlu … için 100.000,00 TL maddi, 75.000,00 TL manevi, eşi … için 350.000,00 TL (miktar artırımıyla 512.588,54 TL) maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesinin 03/04/2014 tarih ve E:2013/3712, K:2014/2102 sayılı kısmen onama, kısmen bozma kararı uyarınca bozulan kısım hakkında yapılan yargılama neticesinde, davacıların uğradığı destekten yoksun kalma zararının tespiti için Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve hükme esas alınabilecek nitelikte görülen 10/02/2017 havale tarihli ek rapor doğrultusunda, maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile çocuk … için 59.686,18 TL, eş … için 488.415,33 TL olmak üzere toplam 548.101,51 TL maddi tazminatın 450.000,00 TL'lik kısmının davalı idareye başvuru tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan 98.101,51 TL'lik kısmının ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemlerinin reddine; manevi tazminat istemlerine ilişkin olarak ise, ilk kararda hükmedilen manevi tazminata ek olarak davacı … için 55.000,00 TL, … için ise 65.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece ödenmesine, maddi tazminat istemlerinin reddedilen kısmına yönelik olarak davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; hükme esas alınan bilirkişi raporunda PMF yaşam tablosunun esas alınmamasının hatalı olduğu, davacılar yakınının on yıllık görev süresini doldurmadığı ve bu nedenle bağlanan vazife malulü aylığının tamamının yarar olarak kabul edilmesi gerektiği, emekli aylığı peşin sermaye değerinin 1/kn formülü ile %10 artırılarak %10 iskontolu progresif rant yöntemi ile hesaplanması gerektiği, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yüksek olduğu, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girmesinden sonra verilen kararlarda idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyize konu İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmının onanması, maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Davacıların eşi ve babası …, İzmir İli … İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken, 13/02/2010 tarihinde bir aşayiş olayının araştırılması amacıyla ekip aracıyla olay yerine giderken kusuru bulunmaksızın geçirdiği trafik kazası sonucunda vefat etmiştir.
    Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla, müteveffanın davacıların da aralarında bulunduğu kanuni mirasçılarına 2330 sayılı Kanun uyarınca 56.473,00 TL nakdi tazminat ödenmesine karar verilmiş; anılan karar uyarınca damga vergisi düşüldükten sonra davacı …'a 9.817,56 TL, davacı …'a ise 29.452,64 TL nakdi tazminat ödenmiştir.
    Davacıların, bu olay nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri zararların tazmini amacıyla 29/09/2010 tarihinde davalı idareye yaptıkları başvuru, 08/11/2010 tarihinde tebliğ edilen işlemle reddedilmiştir.
    Bunun üzerine davacılar tarafından, 20/12/2010 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
    İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
    Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    A- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının; Manevi Tazminat İstemlerinin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen kararın, davacıların manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idarece ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.

    B- Temyize Konu İdare Mahkemesi Kararının; Davacıların Maddi Tazminat İstemlerinin Kısmen Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
    Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, Danıştay Onuncu Dairesinin 03/04/2014 tarih ve E:2013/3712, K:2014/2102 sayılı bozma kararına uyularak yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 29/08/2016 havale tarihli bilirkişi raporuna yönelik itirazların karşılanması amacıyla alınan 10/02/2017 havale tarihli bilirkişi ek raporunda yer alan, davacı eşin 488.415,33 TL; davacı çocuğun 59.686,18 TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğuna ilişkin değerlendirme ve hesaplamalar ile miktar artırım dilekçesi esas alınarak davacı …'ın maddi tazminat isteminin 488.415,33 TL'lik kısmının, davacı ….'ın maddi tazminat isteminin 59.686,18 TL'lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemlerinin ise reddine karar verilmiştir.
    İdare Mahkemesince, her ne kadar Dairemizin 03/04/2014 tarih ve E:2013/3712, K:2014/2102 sayılı bozma kararına uyulmuş ve davacıların uğradıklarını ileri sürdükleri maddi zararın tespiti amacıyla dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, bu inceleme sonucunda hazırlanan 29/08/2016 havale tarihli bilirkişi raporunun ve hükme esas alınan 10/02/2017 havale tarihli bilirkişi ek raporunun, kullanılan hesaplama yönteminin gerek anılan bozma kararımızda belirtilen yönteme gerekse de Dairemizin son dönem yerleşik kararlarında öngörülen hesaplama yöntemine uygun olmaması nedeniyle, hükme esas alınması mümkün değildir.
    Olayda, polis memuru iken görevli olduğu sırada, kendi kusuru bulunmaksızın gerçekleşen kaza sonucu yaşamını yitiren …'ın eşi ve çocuğu olan davacılara, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun vazife malüllüğü hükümlerine göre vazife malüllüğü aylığı bağlandığı ihtilafsız olmakla birlikte, bağlanan aylık ve yapılan ödemelerin uğranılan maddi zararı tam olarak karşılamadığını ileri süren davacıların uğradıkları destekten yoksun kalma zararlarının belirlenebilmesi için bilirkişi tarafından aşağıda belirtilen şekilde hesaplama yapılması gerekmektedir.
    Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin ölüm tarihinden bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin emsali polis memurunun aylar itibariyle aldığı görev aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
    Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin emsali polis memurunun aylar itibariyle alabileceği görev aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malulüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
    Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile TRH 2010 tablosuna göre belirlenecek muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamladığı ve yasal emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malullüğü aylıkları dikkate alanarak, desteğin emekli aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
    Aktif dönem gelir hesabında, 5434 sayılı Kanun'un 40. maddesi uyarınca, davacıların yakını polis memurunun öğrenim durumu itibarıyla görevde yükselme olanağı yok ise 55 yaşın; var ise yükselebileceği rütbeye ilişkin anılan Kanun maddesinde düzenlenen emeklilik yaşının dikkate alınması gerekmektedir.
    Öte yandan, davacılara ilgili kanunlar uyarınca başkaca herhangi bir ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde, bu ödemenin de Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi kapsamında değerlendirilerek tazminat hesabının yapılması, yarar olarak değerlendirilmesi halinde rapor tarihindeki güncel değerinin hesaplanarak zarar tutarından indirilmesi gerektiği, kamu kaynağı kullanılmak suretiyle ve ifa amacı taşıyarak yapılan ödemelerin yarar olarak değerlendirilmesi, kamu kaynağı kullanılmadan ifa amacı taşımaksızın sosyal yardım niteliğinde yapılan ödemelerin ise yarar olarak değerlendirilmemesi gerektiği açıktır.
    Dosya içerisinde mevcut … tarih ve … sayılı İzmir İl Emniyet Müdürlüğü yazısından, 2330 sayılı Kanun hükümleri uyarınca kurulan Emniyet Genel Müdürlüğü Nakdi Tazminat Komisyonu'nun 02/09/2010 tarih ve 2010/0622 sayılı kararı gereğince davacı …'a 9.817,56 TL, davacı …'a ise 29.452,64 TL nakdi tazminat ödendiği; öte yandan Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı'nın 21/12/2012 tarih ve 76.731.193.0 sayılı yazısından da, davacılara 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesi uyarınca tütün ikramiyesi tahakkuk ettirildiği anlaşılmakta olup; 2330 sayılı Kanun uyarınca davacılara ödenen nakdi tazminat ile 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesi kapsamında ödenen tütün ikramiyesinin ve kamu kaynağı kullanılmak suretiyle ifa amacı taşıyarak yapılan ödemelerin; hesaplanan maddi zarar tutarından, rapor tarihindeki güncel değerleri hesaplanmak (ilgili idarelerden sorularak tespit edilmek) suretiyle düşülmesi gerekmektedir.
    Ayrıca, yerleşik yargı uygulamalarında, destek yaşasaydı evleninceye kadar gelirinden anne ve babanın her birine %25, evlendikten sonra %16, ilk çocuk olduktan sonra %14, ikinci çocuk olduktan sonra %12,5 oranında pay ayıracağı kabul edilmiş olup, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davacıların desteği …'ın anne ve babasının halen sağ oldukları görülmektedir.
    Bu nedenle; davacıların desteği …'ın yaşasaydı annesi ve babasına TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenen yaşam ve destek süreleri içerisinde gelirinden yukarıda belirtildiği oranda pay ayıracağı kabul edilerek destek payları yerleşik içtihatlara uygun olarak yeniden hesaplanmalıdır.
    Bilirkişice yeniden yapılacak hesaplamada, davacı eşin medeni durumunda herhangi bir değişiklik olup olmadığına göre evlenme şansı oranı ve destek süresi yeniden belirlenmelidir.
    Bu durumda, temyize konu İdare Mahkemesi kararının davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamakta olup, İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek rapora göre davacıların maddi tazminat istemi hakkında yeni bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Bununla birlikte, temyize konu karar davacılar tarafından temyiz edilmemiş olduğundan, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde Mahkemece yaptırılacak olan hesaplama neticesinde, davacılar lehine hükmedilecek olan maddi tazminat tutarının, aleyhe bozma ve hüküm verme yasağı gereği, temyize konu karar ile davacılara ödenmesine karar verilen tutarları (… için 488.415,33 TL, … için 59.686,18 TL) aşamayacağı da açıktır.
    Diğer taraftan; dava, İçişleri Bakanlığı'nı temsilen hukuk müşaviri tarafından takip edildiğinden, işbu bozma kararı üzerine yeniden yapılacak yargılama sonucu davacıların maddi tazminat isteminin kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından da benimsendiği üzere, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olsa dahi, anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğünden sonra karar verilecek olması nedeniyle, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin zorunlu olduğu, "ilgili mevzuat" ifadesinden de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin anlaşılması gerektiği, maddi tazminat isteminin kısmen reddi halinde davacı lehine verilecek vekalet ücretini aşmayacak şekilde nispi, tamamen reddi halinde ise maktu olarak belirlenen vekalet ücretine hükmedileceği açık olmakla birlikte, işbu bozma kararı uyarınca İdare Mahkemesi tarafından yeniden yapılacak yargılama sonucu vekalet ücretine yönelik olarak tekrar karar verileceğinden, davalı idarenin vekalet ücretine yönelik temyiz istemi hakkında bu aşamada karar verilmesine gerek görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
    2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
    3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi