Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8446
Karar No: 2020/1327

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/8446 Esas 2020/1327 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/8446 E.  ,  2020/1327 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ... ve ... mirasçıları olduğunu, müvekkillerinin murislerinden ... babası ... ... ili, ... mahallesi, 440 ada 39 parsel sayılı (daha sonra 1979 ada 39 parsel olarak değiştirilmiş) bahçe vasfındaki taşınmazın, diğer mirasçılar ..., ..., ... ile müvekkilerine birlikte miras kaldığını, ..."un bu taşınmazdan payına düşen hissesini, kardeşleri ... ve ..."a sattığını, böylelikle taşınmaza ..."un 9855/22349, ..."un 9855/22349 ve ..."un 2639/22349 hisse ile malik olduklarını, taşınmazın imar görmesi neticesinde müvekkillerinin murisi ..."a 3102 ada 11 parsel, 3102 ada 13 parsel, 3118 ada 3 parsellerin tamamı ile 3118 ada 1 parselin 240/479 hissesinin, 3118 ada 11 nolu parselin 265/480 hissesinin intikal ettiğini, hal böyle iken muris ..."a ait ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, 3102 ada 13 parsel sayılı taşınmazın sehven ... adına tapuda tescil edildiğini, tapuda yapılan bu yanlış işlemden yararlanarak ve kötü niyetli olarak ..."un taşınmazı üçüncü kişiye sattığını, taşınmazın iyi niyetli 3. kişiye satılması nedeniyle tapu düzeltim davası da açılamayacağından yolsuz tescil dolayısıyla TMK"nın 1007. maddesi kapsamında doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu, davalılardan ..."un da Hazine ile birlikte müştereken ve müteselsil sorumlu olduğunu beyan ederek; fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla yolsuz tescil sebebiyle müvekkillerinin uğradığı maddi zararın şimdilik 120.000,00.-TL"sinin yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 118.600,00.-TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline verilmiş; hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 30.10.2013 tarih ve 2013/9566 E. -2013/17824 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "...Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; davacıların murisi ...’un hissesi bulunan 1979 ada 39 parselin imar uygulamasına tabi tutulduğu, hissesine düşen 9855 m2 yerin 4757 m2"sinin DOP olarak kesildiği, kalan kısım için murise 3102 ada, 3, 5, 7, 11 ve 13 sayılı parseller ile 13118 ada 3 parsel sayılı taşınmazdan tam pay, 3118 ada 1 parselden 240/479, 3118 ada 11 parselden ise 265/480 hisse verildiği, ancak; 3102 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi yerine
    ... adına tapuya tescil edildiği ve taşınmazın adı geçen şahıs tarafından 3. kişiye satıldığı, en son Musa Altınöz adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK.nın "sorumluluk" kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ""Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdürü ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücûu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 1) Davacılardan ...’un isminin karar başlığında yazılmamış olması, 2) Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle, TMK"nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminata ilişkin olmakla, TMK"nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, ...’a husumet yöneltilemeyeceğinden adı geçen davalı yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, 3) Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu olup, bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmesinin yerinde olmadığı, bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi olan 2010 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taşınmaza, genel deyimlerle ve piyasa rayicinden söz ederek değer biçen geçersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gereğine değinilmiştir. Bozma ilamı sonrasında davacılar vekilince karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi"nin 02/06/2014 tarih, 2014/4528 E. -16356 K. sayılı kararı ile davacılardan ..."un yargılama sırasında 02/05/2011 tarihinde vefat ettiği, davacılar vekilinin dilekçe vererek ..."un mirasçıları olan diğer davacılar tarafından davaya devam edileceğinin bildirilerek taraf teşkilinin sağlandığı anlaşıldığından, bozma ilamındaki "1" numaralı bendin hükümden tümü ile çıkarılmasına, sair bentlerin aynen muhafazasına karar verilmiş, karar düzeltilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde;
    1- Davalı ..."a karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine,
    2- Davalı Hazineye karşı açılan davanın kısmen kabulü ile; 118.600,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazine"den tahsili ile miras payları oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ve 28.04.2015 tarihli ek karar ile hükmün dokuzuncu fıkrasının, "Davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT"sine göre hesaplanan 1.500,00.-TL"nin davacılardan alınarak davalılara verilmesine" şeklinde tashihine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince esasa yönelik olarak ve davalı ... Faruk Tosun tarafından ek karara yönelik olarak temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi üzerine 23.02.2017 tarih 2015/15902 E. - 2017-2353 K. sayılı ilamla; "...Dosya kapsamına göre, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davalı ...
    Tosun hakkında açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi nedeniyle davalı ... lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava değeri üzerinden hesaplanan nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Mahkemece davacılar vekilinin talebi üzerine; 04/06/2015 tarihli ek kararda davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi durumunda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince, vekalet ücretinin maktu olması gerektiği, mahkemece nisbi vekalet ücretinin yazılmasının maddi bir hata olduğu, HMK’nın 304. maddesinde hakimin re"sen düzeltebileceği halleri kapsayan "tashih" kurumu kapsamında kaldığı açıklanarak hükmün dokuzuncu fıkrasının tashihi ile “12.000.-TL” yazan vekalet ücretinin “1.500,00.-TL” olarak düzeltilmesi doğru değildir. Şöyle ki bahsi geçen hata, maddi bir hata olmayıp vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerekirken nisbi olarak hesaplanmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda bahsi geçen hatanın, HMK’nın 304. maddesin kapsamında "ek karar" ile düzeltilmesi mümkün değildir. Açıklanan sebeplerle mahkemenin 04/06/2015 tarihli ek kararının ve hükmün altına yazılan aynı tarihli "tashih" şerhinin kaldırılarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir." denilerek hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    Son olarak davacı vekili 03.05.2017 havale tarihli dilekçesiyle; 28.04.2015 tarih 2014/748 E. - 2015/156 K. sayılı gerekçeli kararın başlık kısmında dava tarihi olarak sehven 07.02.2014 yazılmış olması nedeniyle dava tarihinin "28.01.2011" olarak düzeltilmesini talep etmiş, mahkemece duruşma açılıp taraf teşkili sağlanarak verilen 13.06.2017 tarih 2014/748 E. - 2015/156 K. sayılı ek kararla; "Mahkemenin 2014/748 E. - 2015/156 K. sayılı 28.04.2015 tarihli gerekçeli kararında "07.02.2014" olarak yazılan dava tarihinin "28.01.2011" olarak tashihine" karar verilmiş, ek karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun hükmün (ek kararın), ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 11/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi