23. Hukuk Dairesi 2015/1637 E. , 2016/1022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin ... tarafından 24.06.1996 tarihinde tasdik edilmiş D Blok’a ait projede mevcut olan bodrum kat 13 numaralı dükkan vasıflı taşınmazı davalı kooperatiften satın aldığını, bedelini tamamen ödediğini, inşaat devam ederken söz konusu dükkanın natamam olarak müvekkiline teslim edildiğini ve içinin tüm malzeme ve işçiliğinin davacı tarafından tamamlatıldığını, sonradan projede yapılan değişiklik ile müvekkiline ait dükkan şeklindeki bağımsız bölümün kömürlük olarak değiştirildiğini ve tapuda davacı adına devir işlemi yapılmadığını ileri sürerek, davaya konu dükkan vasıflı taşınmazın projede hukuka ve yasaya aykırı olarak kömürlük olarak değiştirilmesi işleminin iptaliyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.05.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle ise tescilin mümkün olmaması halinde anılan dükkanın 08.01.1999 tarihindeki rayiç bedeli olan 12.000,00 TL’nin 08.01.1999 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.071,77 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 11.07.2013 tarih ve 3545 E., 4883 K. sayılı ilamı ile, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, nedensiz zenginleşme anından itibaren faize hak kazanan davacının, davalıyı bir ihtarla temerrüde düşürmesi gerekmediğinden, nedensiz zenginleşmenin oluştuğu ödeme tarihi olan 04.06.1998 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir ise de, davacının 08.01.1999 tarihinden itibaren temerrüt faizi istediği gözetilerek, bu tarih yerine dava tarihinden itibaren faizin başlatılmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, kararın bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davalı taraf, davacıya karardan sonra ödemede bulunduğunu ve davanın konusuz kaldığını beyan etmiş ise de, davacı tarafın söz konusu ödemenin kesin bir ibralaşma ve hesaplaşma olmadığını beyan etmesi, davacı tarafın rapora itirazları ve bilirkişinin asıl alacak miktarını 750,00 TL olarak hesaplamış olması da gözetilerek, davalı tarafından yapıldığı beyan edilip dosyaya makbuzu sunulan ödemelerin kararın infazı aşamasında mahsup edilmesinin mümkün olduğu
gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 1.071,77 TL"nin 08.01.1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen ödeme belgesine göre davacıya ödendiği anlaşılan 1.071,70 TL alacak miktarı ile 3.600,00 TL faiz tutarının asıl alacak miktarı ile işlemiş ve işleyecek faizden mahsubuna karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Dava, tazminat istemine ilişkindir.
HMK"nın 297/2. maddesi "" Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir "" hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece, Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda 1.071,77 TL asıl alacak tutarının kesinleştiği ve bu tutara talep gibi 08.01.1999 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek, bilirkişiden 1.071,77 TL asıl alacağın 08.01.1999 tarihi ile davalı tarafın ödemede bulunduğu 21.03.2013 tarihi arasındaki işlemiş faiziyle ilgili rapor alınıp, dava konusu edilen alacağın konusuz kalan bölümü ve varsa ödenmeyen alacak tutarı belirlenerek, infazı kabil nitelikte hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, 10.07.2002 olan dava tarihinin, gerekçeli karar başlığında 03.12.2013 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.