Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/16223
Karar No: 2022/6169
Karar Tarihi: 25.05.2022

Danıştay 6. Daire 2019/16223 Esas 2022/6169 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/16223 E.  ,  2022/6169 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2019/16223
    Karar No : 2022/6169

    DAVACI : ... Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. ...
    DAVALILAR : 1- ...
    2- ... Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. ..

    DAVANIN KONUSU : İzmir İli, Çiğli İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti hazine adına kayıtlı, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin Cumhurbaşkanlığının 16/04/2019 tarih ve 941 sayılı kararıyla onaylanarak 17/04/2019 tarih ve 30748 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI :Yapılaşma ve nüfus yoğunluğunu arttıran, parçacıl bir yaklaşımla ele alınan dava konusu imar planı ve imar planı değişikliğinin meri imar planlarının bütünselliğini zedeleyici nitelikte olması nedeniyle uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alandaki sosyal ve teknik alt yapı alanları dengesi ile merkez fonksiyonunun bozulduğu, dava konusu imar planı ve imar planı değişikliği ile uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alana ilave edilen nüfusa hizmet etmek üzere gerekli sosyal ve teknik alt yapı alanları ayrılmadığı gibi kaldırılan sosyal kültürel tesis alanına karşılık mahiyetindeki eş değer yerin ayrılmadığı ileri sürülmüştür.

    DAVALILARIN SAVUNMASI : Davanın süresinde açılmadığı ve davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı, dava konusu imar planı ve imar planı değişikliğinin planların kademeli birliktelik ilkesine uygun olarak hazırlandıkları, uyuşmazlık konusu taşınmazın çevre imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde planlandığı, taşınmazın üzerindeki ağaçların yerinde incelendiği, bu ağaçlara zarar verilmeyecek şekilde ağaçların yoğun olduğu bölgenin park olarak planlandığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının plan yapma yetkisinin özelleştirme kapsamındaki uyuşmazlık konusu taşınmazla sınırlı olması ve taşınmazın çevresinde boş kamu arazisinin bulunmaması nedeniyle eş değer sosyal donatı alanı ayrılamadığı, dava konusu imar planı ve imar planı değişikliği ile üst ölçekli planlarla uyumun sağlanması, uyuşmazlık konusu taşınmazın etkin ve verimli kullanılması amacıyla fiziksel ve teknik eşikler, mülkiyet durumu, çevredeki kullanımlar ve üst ölçekli plan kararları da göz önünde bulundurularak planlama yapıldığı, taşınmazın gelişme konut alanı olarak belirlenen kısmında yaşayacak nüfusa hizmet edecek park alanının taşınmazın geriye kalan kısmında ayrıldığı, kentsel bir kullanımı olmayan, atıl durumda bırakılan ve bu nedenle de güvenlik sorunu oluşturan uyuşmazlık konusu taşınmaza etkin ve verimli fonksiyonlar verilerek ekonomiye kazandırılmasının amaçlandığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ: Dosyanın, bilirkişi raporunun ve ek bilirkişi raporu ile raporlara yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucunda, plan açıklama raporunun yeterli ayrıntıda olmadığı, imar planı ve imar planı değişikliğinin gerekçesinin plan açıklama raporunda ortaya konulmadığı, bölgede konut gereksinimi olup olmadığı hususu analiz edilmeyerek verilerle desteklenmeksizin dava konusu imar planları ile e:1.40, yükseklik en çok (yençok):6 kat yapılaşma koşullarıyla belirlenen "gelişme konut alanı" fonksiyonun nesnel ve teknik bir gerekçesinin bulunmadığı, Mekânsal Planlar Yönetmeliğinin Ek-2 tablosuna göre kişi başına 10 m2 yeşil alan ayrılması gereken alanda ilave 180 kişi için 1800 m2 yeşil alan ayrılması gerekirken 1203,87 m2 ayrılan park alanın yetersiz olduğu, meri 1/1000 ölçekli uygulama imar planı paftası incelendiğinde, uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kendi içinde bütüncül planlama anlayışıyla oluşturulan yeşil, eğitim, resmi tesis, sağlık, dini tesis alanları ve dava konusu sosyal tesis alanın varlığı görülmekte olup esasen sosyal konut alanı olarak konut kooperatifleri kurulmasına yönelik alanda düşük ve dar gelirli halk kesiminin hizmetine açık, erişilebilir bir donatı merkezi oluşturulduğu, böylesi bir alanda yeniden konut gereksinimi bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığa konu planların şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI ... 'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, İzmir İli, Çiğli İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti hazine adına kayıtlı, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin Cumhurbaşkanlığının 16/04/2019 tarih ve 941 sayılı kararıyla onaylanarak 17/04/2019 tarih ve 30748 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
    Davalı idarenin usule yönelik itirazlarına itibar edilmemiştir.
    3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planlarında Bakanlığın Yetkisi"ni düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrada: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan (Belediye) gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumları; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan Kanun'un Ek:3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
    Kanun'un 5. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
    Kanun'un 6.maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanun'un 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
    Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapmak Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisi dahilinde olmakla beraber; bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde ve mevzuata uygun olarak yapılması gerektiği açıktır.
    İmar planları, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda mevzuatta öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir.
    Dosyanın incelenmesinden dava konusu taşınmazın 25.03.1985 tarihinde onaylanan Egekent Toplu Konut Alanı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "sosyal kültürel tesis alanı" olarak kullanım kararı belirlendiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 16.11.2015 tarihinde onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "kentsel yerleşik alan" olarak belirlenen bölgede kaldığı, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararı ile kabul edilerek 08.10.2012 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında "kentsel yerleşik (meskun) alan" olarak düzenlendiği, Cumhurbaşkanlığının 16/04/2019 tarih ve 941 sayılı kararıyla 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin onaylandığı anlaşılmıştır.
    Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda ve ek bilirkişi raporunda dava konusu imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkeleri ,planlama esasları ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı görüşüne yer verilmiştir.
    Taşınmazın bulunduğu alanda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma yetkisinin olduğu, davaya konu edilen imar planı yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı açıktır
    Dosyanın, bilirkişi raporunun ve ek bilirkişi raporu ile raporlara yapılan itirazların değerlendirilmesinden, bu alanın yukarıda açıklanan önceki kullanımlarının değerlendirildiği, 3194 sayılı İmar Yasasının 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden özelleştirmenin amacına uygun olarak taşınmazın verimli olarak kullanımının sağlanması için sınırlı olarak parsel bazlı değişiklik yapılan alanda sosyal teknik altyapı alanı ayrılmasının mutlaka gerekli ve zorunlu olmadığı, bilirkişi raporundaki planlama alanının imar planı paftalarından da anlaşıldığı üzere bölgedeki yapılaşma koşulları göz önünde bulundurulduğunda imar planı ve imar planı değişikliğinin çevre imar bütünlüğünü ayrıcalıklı haklar verilerek bozmadığı, çevresindeki taşınmazların yapılaşma oranından daha yüksek bir yapılaşma koşulu getirilmediği ve üst ölçekli plan kararlarına aykırılık içermediği sonucuna varılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı İDari Yargılama Usulü Kanununun 20/A maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    Dosyadaki bilgilere göre dava konusu alana ilişkin planlama süreci incelendiğinde,
    - 25.03.1985 tarihinde onaylanan Egekent Toplu Konut Alanı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "sosyal kültürel tesis alanı" olarak kullanım kararı belirlendiği,
    - Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 16.11.2015 tarihinde onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "kentsel yerleşik alan" olarak belirlenen bölgede kaldığı,
    - İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin ... tarihli, ... sayılı kararı ile kabul edilerek 08.10.2012 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında "kentsel yerleşik (meskun) alan" olarak düzenlendiği,
    - Son olarak, Cumhurbaşkanlığının 16/04/2019 tarih ve 941 sayılı kararıyla 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin onaylandığı görülmüştür.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanununun 1. maddesinde:" Bu Kanunun amacı; A) Bu maddede belirtilen ve Kanunun uygulanmasında "kuruluş" adı ile anılacak olan;
    a) İktisadi devlet teşekküllerinin, bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ile varlıklarının ve iştiraklerindeki kamu paylarının,
    b) Kamu iktisadi teşebbüsleri statüsü dışında kalmakla beraber sermayesinin tamamı veya yarısından fazlası devlete ve/veya diğer kamu tüzelkişilerine ait olan ticari amaçlı kuruluşlardaki kamu payları ile bu kuruluşlara ait müessese, bağlı ortaklık, işletme, işletme birimleri ve varlıklarının, iştiraklerindeki kamu paylarının,
    c) Devletin diğer iştiraklerindeki kamu payları ile Hazineye ait payların,
    d) Genel ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların ve kamu iktisadi teşebbüslerinden kamu iktisadi kuruluşlarının gördükleri kamu hizmetleri ile doğrudan doğruya ilgili olmayan varlıklarının ve iştiraklerindeki paylarının,
    e) Belediye ve il özel idarelerine ait ticari amaçlı kuruluşlar ile pay oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının,
    f) Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıkları (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları, limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri) ile bu Kanunun 35 inci maddesinin (B) fıkrasında belirtilen kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin işletilmesi haklarının, ekonomide verimlilik artışı, kamu giderlerinde azalma sağlamak, Hazineye ait taşınmazları değerlendirmek suretiyle kamuya gelir elde etmek gerekçelerinden birisi ile özelleştirilmelerine ilişkin esasları düzenlemektir. "kuralına yer verilmiştir.
    3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planlarında Bakanlığın Yetkisi"ni düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrada: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan (Belediye) gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumları; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan Kanun'un Ek:3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
    Kanun'un 5. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
    Kanun'un 6.maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanun'un 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Usul yönünden;
    Ehliyet itirazına ilişkin olarak, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir.
    Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
    İmar planlarına karşı açılan davalarda "ilgili" kavramından, taşınmazların bağlı bulunduğu idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi niteliğindeki büyükşehir belediyelerince de dava açabileceği sonucuna varıldığından, davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
    Süreaşımı itirazına ilişkin olarak, dava konusu işlemin Cumhurbaşkanlığının 16.04.2019 tarihli, 595 sayılı kararıyla onaylanarak 17.04.2019 tarihli, 30651 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, 10.05.2019 tarihinden itibaren bir ay süre ile askıya çıkarıldığı, 16.06.2019 tarihinde askıdan indirildiği, askıdan indirilme tarihinden itibaren otuz gün içinde,08.07.2019 tarihinde açılan davada süreaşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    Esas Yönünden;
    Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapmak Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisi dahilinde olmakla beraber; bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde ve mevzuata uygun olarak yapılması gerektiği açıktır.
    İmar planları, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda mevzuatta öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir.
    Uyuşmazlık konusu imar planının ve imar planı değişikliğinin dava konusu taşınmazlar açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, dava konusu imar planını ve imar planı değişikliğini gerekli kılan nesnel ve teknik gerekçelerin bulunup bulunmadığı, kendi aralarında uyumlu ve üst ölçekli plan kararlarına uygun olup olmadıkları, planlama alanına ilave edilen nüfusun ihtiyaç duyacağı sosyal ve teknik alt yapı alanlarının ayrılıp ayrılmadığı, ayrılmadıysa, planlama sahasındaki mevcut donatı alanlarının yeterli olup olmadığı, uyuşmazlık konusu taşınmaz için öngörülen yapılaşma koşullarının taşınmazın çevresindeki mevcut yapılaşma ile uyumlu olup olmadığı incelenerek, belirlenen konut ve park kullanımlarının planlama esasları ve şehircilik ilkeleri yönünden uygunluğunun, imar planı değişikliklerinin imar mevzuatı uyarınca zorunlu olup olmadığının tespiti amacıyla 19/09/2019 tarihli Dairemiz kararı üzerine, 01/10/2020 tarihinde naip üye ... niyabetinde Prof. Dr. ... , Doç. Dr. ... ve Doç. Dr. ... 'den oluşan bilirkişi kurulunun katılımıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda;
    - Plan açıklama raporu çerçevesinde planlamanın gerekçesinin planlar arası uyum ve taşınmazın etkin kullanılması amacıyla fiziksel ve teknik eşikler, mülkiyet durumu ve çevredeki kullanımların dikkate alınarak değişiklik yapıldığı,
    -Bölgede konut gereksinimi olup olmadığı hususunun analiz edilmeyerek verilerle desteklenmediği,
    -25.03.1985 tarihinde onaylanan Egekent Toplu Konut Alanı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında donatı olarak ayrılan "sosyal kültürel tesis alanı" yerine dava konusu imar planlarıyla "gelişme konut" ve "park alanı" düzenlenmesi getirildiği,
    -25.03.1985 onay tarihli Egekent Toplu Konut Alanı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında emsal oranının 1,05 olarak belirlendiği ve 251 ki/ha olan yoğunluğun, dava konusu imar planlarıyla emsal oranının 1,40' a çıkmasıyla yoğınluğun 330 kişiye yükseldiği, 1985 yılı onaylı imar planı karalarında ise yoğunluğun 250 ile 400 kişi olarak hesaplandığı,
    - Dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı, plan notları aracılığıyla yapılaşma koşullarının belirlendiği,
    -Aile kurumu ortalama dört kişi kabul edildiğinde, alana 24 daire inşaa edilmesi durumunda180 kişi ilave nüfusun bölgeye yerleşeceği,
    - Mekânsal Planlar Yönetmeliğinin Ek-2 tablosuna göre kişi başına 10 m2 yeşil alan ayrılması gereken alanda ilave 180 kişi için 1800 m2 yeşil alan ayrılması gerekirken 1.203,87 m2 ayrılan park alanının yetersiz olduğu,
    -Dava konusu imar planı değişiklerini gerekli kılan teknik, nesnel ve bilimsel gerekçelerin bulunup bulunmadığı hususu değerlendirildiğinde; dava konusu imar planı değişikliklerinden önce 25.03.1985 onay tarihli imar planında "sosyal kültürel tesis alan"ında kalan alanın üst ölçekli imar plan kararlarıyla ve çevresiyle uyumlu bir planlama kararı olması nedeniyle imar planı değişiklikleri ile belirlenen "gelişme konut" ve "park" alanı kararlarının teknik, nesnel ve bilimsel gerekçesinin ortaya konulamadığı, salt taşınmazın boş ve atıl durumda olması gerekçesi ile "gelişme konut alanı"na alınmasının nedenlerinin somutlaştırılamadığı,
    -Dava konusu imar planlarının kendi aralarında uyumu ve üst ölçekli plan kararlarına uygun olup olmadıkları bakımından yapılan değerlendirmede; imar planı değişikliklerinin üst ölçekli 1/100.000 ölçekli ve 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planlarına uygun oldukları, taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım imar planında kısmen "park alanı", kısmen "251-400 ki/ha yüksek yoğunluklu konut alanı" olarak belirlenerek önlem statüsünün (ÖA) olarak ifade edildiği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinde ise yine kısmen "park" ve "e:1,40, yençok: 6 kat" yapılaşma koşullarıyla gelişme konut alanı fonksiyonu verilerek önlem statüsünün (ÖA) olarak gösterildiği anlaşılmakta olup planlar arası uyum ve tutarlığın bulunduğu,
    Diğer yandan, 1/5000 ölçek düzeyindeki imar planında yapılaşmaya ilişkin koşullar belirlenmesinin Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 23. maddesinde yer verilen yapılaşmaya ilişkin koşulların uygulama imar planı hükümleri ile belirlenebileceğine yönelik kural ile bağdaşmadığı,
    -Dava konusu imar planları ile planlama alanlarına ilave edilen nüfusun ihtiyaç duyacağı sosyal ve teknik alt yapı alanlarının ayrılıp ayrılmadığı hususu değerlendirildiğinde; Mekânsal Planlar Yönetmeliğinin Ek-2 tablosuna göre kişi başına 10 m2 yeşil alan ayrılması gereken alanda ilave 180 kişi için 1800 m2 yeşil alan ayrılması gerekirken 1.203,87 m2 ayrılan park alanın yetersiz olduğu,
    -Dava konusu imar planları ile uyuşmazlık konusu taşınmaz için öngörülen yapılaşma koşullarının taşınmazın çevresindeki mevcut yapılaşma dokusu ile uyumlu olup olmadığı hususu değerlendirildiğinde; Egekent Toplu Konut Alanı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da e:1,40 ve yençok:6 kat olan yapılaşma koşullarının dava konusu imar planlarıyla da muhafaza edilmesi nedeniyle çevredeki mevcut yapılaşma dokusu ile uyumlu olduğu görüş ve tespitlerine yer verilmiştir.
    Bilirkişi raporuna davalı idarece yapılan itirazın değerlendirilmesi sonucunda 03/03/2020 tarihli, E:2019/14595 sayılı Dairemiz ara kararı ile alanda ne büyüklükte bir nüfusun yaşamasının öngörüldüğü, bu nüfusa oranla ayrılan sosyal kültürel tesis alanının nüfusa oranla yeterli olup olmadığı, ayrılmış diğer bir sosyal kültürel tesis alanının bulunup bulunmadığı, dava konusu imar planı değişiklikleri ile öngörülen sosyal kültürel tesis alanın kaldırılması ile nüfus ile arasındaki dengenin nasıl etkileneceği hususlarının somut ve bilimsel verilerle ortaya konulmak üzere ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
    Dosyaya sunulan 03.06.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda;
    -Dava konusu planlama alanında ne büyüklükte bir nüfusun yaşamasının öngörüldüğü konusu değerlendirildiğinde; konut alanı büyüklüğü 3.877,13 m2 kabul ediliğinde bu değerin emsal değerle çarpılması sonucunda 5.427 m2 toplam inşaat alanı bulunacağı, "gelişme konut alanı" için kişi başına 30 m2 inşaat alanı kabul edildiğinde 180 kişi ilave nüfus yaşayacağı,
    -Dava konusu imar planları kapsamında sosyal- kültürel tesis alanı olarak ayrılan alanların öngörülen nüfusa yeterli olup olmadığı konusu değerlendirildiğinde; 180 kişi ilave nüfus için yönetmelik gereğince 1800 m2 park alanı ayrılması gerektiği, ancak fiziken 1.203,87 m2 oluşturulan park alanının yeterli ve gerekli düzeyde olmadığı, planlama sahasında ayrılmış başka bir sosyal kültürel tesis alanının bulunmadığı, meri imar planı notlarında sosyal kültürel tesis alanının içeriğinin kütüphane olarak belirlendiği, yürürlükteki imar planının kapsadığı alanda başka bir kütüphane bulunmaması sebebiyle dava konusu imar planları ile yaşaması öngörülen nüfus ile geriye kalan meri planlama alanı bütünü nüfusu yönünden sosyal kültürel tesis alanın yeterli olmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
    Dairemizce yapılan değerlendirme;
    İmar planlarında çok büyük zorunluluk olmadıkca değişiklik yapılmaması imar planı yapımı aşamasında gözetilecek önemli kriterlerden birisidir. Ancak, kamu yararının gerektirmesi halinde plan değişikliği yapılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
    İmar planlarının yargısal denetimi sırasında şehircilik ilkeleri, planlama esaslarının yanısıra "kamu yararı" ilkesinin de gözetilmesi zorunludur.
    Özelleştirme programına alınan taşınmazların bulunduğu alanda her tür ve ölçekteki imar planını yapma yetkisinin 3194 sayılı yasanın 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme İdaresine ait olduğu ve bu yetkinin yalnızca dava konusu parseller ile sınırlı olması nedeniyle, planlamaya ilişkin plan açıklama raporunun ve plan değişikliğinin gerekçelerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Dosyanın, bilirkişi raporunun ve ek bilirkişi raporu ile raporlara yapılan itirazların değerlendirilmesinden, taşınmazın bulunduğu alanda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma yetkisinin olduğu, davaya konu edilen imar planı yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı, 3194 sayılı İmar Yasasının 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden özelleştirmenin amacına uygun olarak taşınmazın verimli olarak kullanımının sağlanması için sınırlı olarak parsel bazlı değişiklik yapılan alanda sosyal teknik altyapı alanı ayrılmasının mutlaka gerekli ve zorunlu olmadığı, bilirkişi raporundaki planlama alanının imar planı paftalarından da anlaşıldığı üzere bölgedeki yapılaşma koşulları göz önünde bulundurulduğunda, imar planı ve imar planı değişikliği ileayrıcalıklı haklar verilerek çevre imar bütünlüğünü bozmadığı, çevresindeki taşınmazların yapılaşma oranından daha yüksek bir yapılaşma koşulu getirilmediği, diğer taraftan tek parselle sınırlı yapılan değişikliğin sosyal ve teknik altyapı dengesini etkileyecek oranda olmadığı ve dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin, üst ölçekli plan niteliğindeki dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı kararlarıyla örtüştüğü, meri üst ölçek niteliğini haiz 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planında yerleşik konut alanı, 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ise kentsel yerleşik alanda kalan uyuşmazlık konusu taşınmaza yönelik kabul edilen dava konusu imar planı ve imar planı değişikliklerinde üst ölçekli plan ana kararlarına, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İvedi Yargılama Usulü" başlıklı 20/A maddesi kapsamında kalan DAVANIN REDDİNE,
    2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
    3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
    4. Keşif ve bilirkişi incelemesi giderinden artan ...-TL'nin davacıya iadesine, posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
    5. 2577 sayılı Kanununun 20/A maddesinin 2.fıkrasının (g) bendi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 25/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X)KARŞI OY :
    Dava, İzmir İli, Çiğli İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti hazine adına kayıtlı,... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin Cumhurbaşkanlığının 16/04/2019 tarih ve 941 sayılı kararıyla onaylanarak 17/04/2019 tarih ve 30748 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
    Dosyanın, bilirkişi raporunun ve ek bilirkişi raporu ile raporlara yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucunda, plan açıklama raporunun yeterli ayrıntıda olmadığı, imar planı ve imar planı değişiklikliğinin gerekçesinin plan açıklama raporunda ortaya konulmadığı, bölgede konut gereksinimi olup olmadığı hususu analiz edilmeyerek verilerle desteklenmeksizin dava konusu imar planları ile e:1.40, yençok:6 kat yapılaşma koşullarıyla belirlenen gelişme konut alanı fonksiyonun nesnel ve teknik bir gerekçesinin bulunmadığı, Mekânsal Planlar Yönetmeliğinin Ek-2 tablosuna göre kişi başına 10 m2 yeşil alan ayrılması gereken alanda ilave 180 kişi için 1800 m2 yeşil alan ayrılması gerekirken 1203,87 m2 ayrılan park alanın yetersiz olduğu, meri 1/1000 ölçekli uygulama imar planı paftası incelendiğinde, uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kendi içinde bütüncül planlama anlayışıyla oluşturulan yeşil, eğitim, resmi tesis, sağlık, dini tesis alanları ve dava konusu sosyal tesis alanının varlığı görülmekte olup esasen sosyal konut alanı olarak konut kooperatifleri kurulmasına yönelik alanda düşük ve dar gelirli halk kesiminin hizmetine açık, erişilebilir bir donatı merkezi oluşturulduğu anlaşıldığından uyuşmazlığa konu planların şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varılması nedeniyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi