14. Hukuk Dairesi 2015/7439 E. , 2018/1437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.10.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine, şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ... Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, elatmanın önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı ...’nün mülkiyetinde olan ve diğer davalı ... Dinlenme Tesisleri, Pet.Nak. Tur.İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından işletilen tesisten gelen zehirli atık ve pis suların müvekkillerinin paydaşı olduğu 1197 parsel sayılı taşınmaza ve taşınmazdaki ağaçlara zarar verdiğini belirterek elatmanın önlenmesi ve 60.000,00 TL. tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, mülkiyetin kendilerine ait olmadığını, kendilerine husumet düşmeyeceğini, yasaya uygun atık arıtma tesisinin bulunduğunu, atıkların tehlikeli atık su sınıfına girmediğini, kanalizasyon sisteminin bulunduğunu, gerekli önlemleri aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava konusu yerin kamulaştırıldığı, kamulaştırmasız elatmanın söz konusu olmadığı, davanın reddini olmazsa elatıldığı iddia olunan kısmın yol olarak terkinini istemiştir.
Mahkemece, davalılardan ... hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davalı ... Dinlenme Tesisleri Pet. Nak. Tur. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın kısmen kabulüne; teknik bilirkişinin 06/05/2013 tarihi krokili raporunda yeşil alan olarak A harfi ile gösterilen toplam 6908.25 m2 alanındaki ve davacıya ait 1197 parsel nolu taşınmaza müdahalesinin önlenmesine, 15.783,89 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili, davalı ... vekili ve davalı ... Dinlenme Tesisleri Pet. Nak. Tur. İnş. San. Tic. Ltd. Şti vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılması mümkün olmayan, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde, mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırılması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengelerini gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Bunun için de mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında davanın niteliğine, tarafların iddia ve savunmalarına göre, en uygun ihtisas grubu ve meslek erbabından seçilecek bilirkişiler hazır bulundurulmalı; düzenlenecek bilirkişi raporlarında, alınması gereken önlemler ile tazminat, ecrimisil, yıkım ve eski hale getirme istekleri varsa, bunlar gerekçeli olarak gösterilmelidir. Davacının zararının önlenmesi esas olmakla birlikte, davalıya da en az zarar verecek veya külfet yükleyecek önlem veya önlemler belirtilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonunda bilirkişilerden alınan raporlardan davacının taşınmazına müdahalede bulunulduğu belirlenmiş ise de, bu müdahale veya verilen zararların ne şekilde giderileceği ve zararın giderilmesi için ne gibi tedbirler alınması gerektiği belirtilmemiştir. Her ne kadar mahkemece elatmanın önlenmesine karar verilmiş ise de hüküm infaza elverişli değildir.
Mahkemece; yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda, verilen zararın ne şekilde giderileceği, zararın giderilmesi için hangi tedbirlerin alınması gerektiği bilirkişiler vasıtası ile saptanarak, infaza elverişli bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde, zararın nasıl giderileceği tespit edilmeden hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına; peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
26.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.