8. Ceza Dairesi 2017/22393 E. , 2018/4692 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5464 sayılı Yasaya aykırılık
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın aslı ele geçmeyen sahte kimlikle başvurup kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi suretiyle bankadan sahte kredi kartı ürettirmesi şeklindeki eyleminin, mağduru banka olup TCK.nun 245/2. maddesindeki suç kapsamında cezalandırılması gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek 5464 sayılı Yasaya muhalefet suçundan karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.04.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında açılan kuma davasının yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda 5464 sayılı Kanunun 37/2 maddesi gereğince mahkumiyetine ilişkin hükmün bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Banka ve kredi kartının tanımı, 5464 sayılı Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yapılmıştır.
Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı,
Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını şeklinde, aynı maddenin (g) bendinde kart çıkaran kuruluş olarak da, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
5464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de kartlı sistem kurma, kart çıkarma, üye işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan izin almaları gerektiği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 37/2. maddesine göre de, kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eklerinde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile mahkum edileceklerdir.
5464 sayılı Kanunun 3, 4 ve diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde banka veya kredi kartı çıkarmanın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşunun izin verdiği banka veya kredi kuruluşlarına aittir.
Banka ve kredi kartlarını ancak BDDK’dan izin alan kuruluşlar çıkartabileceklerdir.
TCK.nun 245/2. maddesinde “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden..” şeklinde tanımlanan suçun oluşumu için, sahte oluşturulan kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmesi gerekir.
İlişkilendirmenin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük karşılığı “ilişkili duruma getirmek” olarak tanımlanmıştır.
Burada önemli olan unsur, karta, başkasının hesap numarasını ve hesap bilgilerini aktararak kartın oluşturulmasıdır.
Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir.
Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.
Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK.nun 245/2. maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması halinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK.nun 245/2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.
Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup, kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanunun 37/2. maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK.nun 204, 207. maddelerindeki suçu oluşturacaktır.
Başkasına ait hesapla ilişkilendirme sonucu, hesap sahibinin bilgileri kopyalanmak suretiyle sahte kartın üretilmesinden sonra bu şekilde oluşturulan kart ile yarar sağlanması halinde hem TCK.nun 245/2, hem de TCK.nun 245/3. maddesindeki suç oluşabilecektir.
Diğer yandan TCK.nun 245/2. maddesinde tanımı yapılan suçun konusu sahte üretilen banka veya kredi kartı olup ancak sahte üretilen kart sayısınca suç oluşacağı veya zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir. Sahte kartın üretilmesine dayanak belgelerin, sahte kart üretilmesi suçu yönünden zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına esas alınması hukuken olanaklı değildir.
Ayrıca TCK.nun 212 maddesindeki “Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” hükmü karşısında sahte kart üretilmesi aşamasında kullanılan belgelerin türüne göre özel veya resmi belgede sahtecilik suçlarından hüküm kurulmalıdır. Zira sahte kart üretilmesine dayanak sahte belge TCK.nun 245/2. maddesindeki suçun unsuru değildir.
Somut olayda, sanığın kardeşi olan katılanın kimlik bilgileri ile oluşturduğu sahte nüfus hüviyet cüzdanı ile ... Bankası Yeldeğirmeni Şubesine başvurarak kredi kartı sözleşmesi imzaladığı, bankaca kartın üretilip katılanın aranması üzerine sanığa teslim edilemediği, bu şekilde oluşan olayda sanık tarafından doğrudan bankaya başvurularak kredi kartı çıkarılmış olması karşısında TCK.nun 245/2. maddesi kapsamında kart sahibinin önceden açılan hesabı ile ilişkilendirme söz konusu olmadığından TCK.nun 245/2 maddesinde tanımı yapılan suçun unsurları oluşmayacağından yerel mahkeme kararının onanması gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme kararının bozulması yöndeki sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 25.04.2018