20. Hukuk Dairesi 2016/13720 E. , 2017/794 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA KONUSU : Güzelbahçe Merkez Mahallesi 5357 sayılı parsel
Taraflar arasındaki tazimanat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 22/02/2016 gün ve 2015/2189 - 2031 sayılı ilâmıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı birleştirilerek görülen her iki davasında da, kayden malik olduğu üç adet bağımsız bölümün mülkiyetini sahtecilik yolu ile kaybettiğini, açtığı tapu iptali ve tescil davası sonunda taşınmazların tekrar adına tescil edildiğini, mülkiyeti kaybettiği tarih ile tekrar kazandığı tarih arasındaki dönemde taşınmazı kullanamadığını, kira gelirlerinden mahrum kaldığını, bunun yanında Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürüp 19.11.2007 ilâ 01.06.2011 tarihleri arasındaki dönem için 2012/384 Esas sayılı dosyada 15.000.-TL tazminatın davalı ... ile Hazineden, 2012/385 Esas sayılı dosyada da 25.000.-TL tazminatın davalı ... ile davalı Hazineden müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, bilahare istediği miktarları ıslah yolu ile artırmıştır.
Mahkemece, davalı kişilerin taşınmazları yolsuz tescille edinip kullandıkları, davacının kullanma ve kira gelirinden mahrum kalmasına sebebiyet verdikleri, tapu müdürlüğünün gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle kusurlu olduğu gerekçesi ile davalı kişiler ile davalı Hazineyi tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutmuş, hüküm Dairemizce düzeltilerek onanmış, davalı Hazine vekili ile davalı gerçek kişiler vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden ... sayılı parseldeki 1, 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler davacıya aitken, davacının vekili ... tarafından 30.10.2007 tarihinde dava dışı ..."a satış suretiyle temlik edildiği, ..."ın da 19.11.2007 tarihinde 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri davalı ..."a, 3 nolu bağımsız bölümü aynı gün bir sonraki yevmiye ile diğer davalı ..."ya, yine satış suretiyle aktardığı, davacı tarafından ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2007/472 Esas sayılı dava sonunda taşınmazların sahtecilik yolu ile yolsuz tescil suretiyle ... ve ..."a geçtiği, davalıların TMK"nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gerekçesiyle her üç bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline dair verilen kararın 18.03.2011 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davalı ..."nın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2011/396 Esas sayılı davalı ..."ın ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2011/375 Esas sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı olarak Hazine aleyhine tazminat davası açtıkları, her iki davanın da kabulle sonuçlandığı ve anılan kişilerin mülkiyeti yitirmeden dolayı taşınmaz bedellerini aldıkları, yapılan bu sahte işlemler nedeniyle davalılar ... ve ..."ın ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/264 Esas sayılı davasında yargılandıkları, ancak müsnet suçları işlediklerine dair yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere maddi vakayı bildirmek taraflara, hukukî nitelemeyi yapıp uygun kanun maddesini bularak uygulamak hakime aittir. Öte yandan TMK"nın 1007. maddesine göre de "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."
Somut olayda, davacı tarafın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan taşınmaz mülkiyetin kaybetmesi nedeniyle uğradığı zararı daha önce açtığı tapu iptal ve tescil davasının lehine sonuçlanması ve taşınmazın tekrar kendi adına tescil edilmesi ile giderilmiştir. Mülkiyetin geri alınabilmesi için yapılan giderlerin de tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zarar olarak değerlendirilebileceği kuşkusuzdur. Ne var ki, davacı taraf görülen davada bu zararını değil, taşınmaz mülkiyetini kaybettiği tarih ile mülkiyeti tekrar kazandığı tarih arasındaki dönemde taşınmazı kullanamamaktan kaynaklanan zararının tahsilini istemektedir. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemekle yükümlü olduğu bir nevi haksız işgal tazminatıdır. İddianın içeriği ve ileriye sürülüş biçiminden davacının isteğinin tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zarar değil, taşınmazı haksız olarak kullanmaktan kaynaklanan zarar olduğu, bir başka deyişle davanın ecrimisil tazminatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Sahtecilikle yapılan tescil istemi başından beri yok hükmünde olduğundan sahteciliğe dayanılarak açılmış tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar verilebilmesi için ilk el alıcının iyiniyetli olup olmamasının önemi bulunmamakta ise de, sonradan yapılan satışlarda ikinci el konumundaki alıcının iyiniyetli olup olmadığı doğrudan davanın sonucunu etkilemektedir. Somut olayda davalı gerçek kişiler ikinci el konumunda iseler de, tapu iptal ve tescil davasında mahkeme davalıların iyiniyetli olmadıklarını, dolayısıyla TMK"nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacaklarını kabul edip tapularını iptal etmiştir. Kesin hükümle belirlenen bu olgu karşısında iyiniyetli olmadıkları anlaşılan davalı kişilerin işgalinin haksız olduğu anlaşıldığından ve 6098 sayılı Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca da hukuk hâkimi ceza mahkemesinin davalılar hakkında delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararı ile bağlı olmadığından mahkemece davalı kişilerin ecrimisil tazminatı ile sorumlu tutulmalarında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı Hazinenin zarardan sorumlu tutulup tutulamayacağına gelince, az yukarıda açıklanan olgular ve davada istenilen zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan ve mülkiyetin kaybı nedeniyle uğranılan zarar olmayıp, ecrimisil tazminatı olduğu gözetildiğinde somut olayda TMK"nın 1007. maddesi uygulanamayacağından doğan zarardan Hazinenin sorumlu tutulamayacağı, ecrimisil tazninatından sadece davalı gerçek kişilerin sorumlu olacağı açıktır.
Hal böyle olunca davalı Hazine hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken Hazinenin de zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması isabetsiz olduğundan yerel mahkeme hükmünün bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekirken hükmün düzeltilerek onanması isabetsiz olduğundan karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; davalı Hazine vekili ve davalı gerçek kişi vekillerinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile, Dairemizin 22.02.2016 gün ve 2015/2189 E.- 2016/2031 K. sayılı düzeltilerek onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 16.01.2014 gün ve 2012/384 - 2014/23 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.