Esas No: 2017/8078
Karar No: 2022/6155
Karar Tarihi: 25.05.2022
Danıştay 6. Daire 2017/8078 Esas 2022/6155 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2017/8078 E. , 2022/6155 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/8078
Karar No : 2022/6155
DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 18.10.2017 tarih ve 30214 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Kayadan Oyma Yapıların Tasarım, Hesap ve Yapım Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6. maddesinin 5 ve 6. fıkralarının, 7. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki “varsa” ibarelerinin ve eksik düzenleme yapıldığı iddiasıyla aynı maddenin 5. fıkrasının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu yönetmelik düzenlemelerinin aşağıda aktarılan iddialarla hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Usule ilişkin olarak davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Esasa ilişkin ise, davaya konu Yönetmeliğin 6. maddesinin 5 ve 6. fıkraları yönünden, deprem riskine karşı yapıların statik hesaplarının yapıldığı 1996 tarihli (mülga) Bakanlar Kurulu Kararı eki Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasının halihazırda yürürlükte olduğu ve kullanıldığı, ayrıca yönetmelik maddesinde öngörülen araştırmada gerektiğinde jeofizik yöntemlerin de uygulanacağı, kayadan oyma yapılar için ayrı bir deprem risk haritasının oluşturulmasına gerek olmadığı anlaşıldığından söz konusu yönetmelik düzenlemelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. ve 3. fıkraları yönünden, yönetmeliğin genel düzenlemesinden gerekmesi halinde sondaj yerlerinin jeofizik yöntemlerle de saptanabileceği ve yönetmelikte bu durumu engelleyen bir hüküm bulunmadığı halde sondaj yerlerinin tespiti için jeofizik çalışmalar yapılmasını zorunlu kılmanın kamu yararıyla bağdaşmayacağı görüldüğünden davaya konu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı, Yönetmeliğin 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki “varsa” ibareleri yönünden, kaya kütle etüdünün jeofizik analiz ve araştırmaları da içermesi nedeniyle, jeofizik araştırma verileri ve sonuçlarının da değerlendirilerek kaya kütle etüdünün hazırlanmasının gerekmesine rağmen, "varsa" ifadeleriyle bu hususun tercihe bırakıldığı ve bu gereğin göz ardı edilmesine yol açılabileceği görüldüğünden, fıkra hükümlerinde geçen "varsa" ibarelerinde hukuka ve mevzuata uyarlık görülmediği, Yönetmeliğin 10.maddesinin 5.fıkrası yönünden, gerek görülmesi halinde jeofizik etüt kaya kalite testlerinin uygulanabileceği, yönetmelikte bunu engelleyen bir hükmün bulunmadığı, diğer bir deyişle yönetmeliğin bu yöntemlerin kullanılmasına da cevaz verdiği ancak gerekmediği halde jeofizik etüt kaya kalite testleri yapılmasını zorunlu kılmanın kamu yararı ile bağdaşmayacağı, ayrıca davaya konu düzenlemeye jeofizik etüt kaya kalite testleri ifadesi eklenmesinin neden zaruri olduğunun davacı tarafından somut olarak ortaya konulamadığı anlaşıldığından mezkur maddede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu yönetmeliğin 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki “varsa” ibarelerinin iptaline, yönetmeliğin davaya konu 6. maddesinin 5 ve 6. fıkraları ile 7. maddesinin 2. ve 3. fıkraları ve 10.maddesinin 5.fıkrası yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI … 'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 18.10.2017 günlü, 30214 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kayadan Oyma Yapıların Tasarım, Hesap ve Yapım Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6. maddesinin 5 ve 6. fıkralarının, 7. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki “varsa” ibarelerinin ve 5. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinden, ülkemizde özellikle Nevşehir İli ve çevresinde yaygın olarak bulunan kayadan oyma yapıların ne şekilde tasarlanacağına, taşıyıcı sistemine dair hesap ve analizlerin nasıl yapılacağına ve yapım kurallarına ilişkin ulusal standartlarımızda ve meri mevzuatımızda herhangi bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, gerek proje hazırlanması gerekse yapım aşamalarında çıkan idari ve teknik sorunların giderilebilmesine yönelik olarak 644 sayılı Kanun Hükmünde kararnamenin 2. ve 33. maddelerine dayanılarak dava konusu yönetmeliğin hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu Yönetmelik, doğal kayaların oyulması suretiyle teşkil edecek yapıların, yeterli bir güvenlikle tasarımına ve yapımına ilişkin yöntem, kural ve koşullara dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmış olup, yönetmelik hükümlerinin kayadan oyma depo ve yaşam alanları ile sınırlı olarak uygulanacağı belirtilmiştir.
03.07.2017 günlü, 30113 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin "Yapı projeleri" başlıklı 57.maddesinin 6.fıkrasında, "Statik proje; mimari projeye ve zemin ve temel etüdü raporuna uygun olarak, ilgili mevzuat çerçevesinde inşaat mühendislerince hazırlanan, ölçekleri yapının büyüklüğüne ve özelliğine göre belirlenen, betonarme, yığma, çelik ve benzeri yapıların türlerine göre taşıyıcı sistemlerini gösteren, bodrum kat dâhil olmak üzere bütün kat planları, çatı planları, iskele sistemi ile bunların kesitleri, detayları ve hesaplarıdır.
a) Statik projeye esas teşkil edecek zemin ve temel etüdü raporu;
1)(Değişik:RG-30/9/2017- 30196) Yer altının dinamik esneklik direnişleri ve yerin dayanımı, taşıma gücü, yer altı suyu varlığı, yer altı yapısı, deprem bölgelenmesi, yer kırıklıklarının hareketleri, oturma, sıvılaşma ve yer kaymalarının boyutları gibi zeminin fizikî özelliklerini belirleyen çalışmalar yönünden jeofizik mühendislerince,
2) Sondajlar, arazi çalışmaları, zemin ve kaya mekaniği, laboratuvar deneylerini ihtiva eden zemin-yapı etkileşiminin analizinde kullanılacak temel-zemin, zemin profili ve zemini oluşturan birimlerin fizikî ve mekanik özelliklerini konu alan çalışmalar yönünden jeoloji mühendislerince,
3)(Değişik:RG-30/9/2017- 30196) Zemin mekaniği, zemin dinamiği ve zemin emniyet gerilmesi hesaplaması gibi çalışmalar yönünden inşaat ve jeoloji mühendislerince, (...) Bakanlıkça belirlenen formata göre hazırlanan ve imzalanan belgedir." hükmüne yer verilmiştir.
Danıştay Altıncı Dairesinin 27/11/2018 ve 20/03/2019 günlü, E:2017/8078 sayılı ara kararları ile Üniversitelerarası Kurul Başkanlığından, iptali istenilen hükümler kapsamında jeofizik mühendisliğinin jeoloji mühendisliğinden farklılaştığı hususlar ile dava konusu hükümlerde yer alan yetkilendirmenin jeoloji mühendisliğinin müfredatı ile uyumlu olup olmadığının ve davacının iddiaları doğrultusunda jeofizik mühendisliğinin davaya konu hükümler kapsamında yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip olup olmadığı sorulmuş, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığının 07.10.2019 tarihli yanıtında, jeofizik mühendisliğinin sığ ve derin yeraltı yapısının araştırılmasında yerbilimlerinin ayrılmaz bir parçası olduğu, yeraltı yapı araştırması faaliyetlerinin (ön, genel ve detay arama) raporlama işlemlerinin (fizibilite ve kapsamlı raporlar) her aşamasında jeofizik mühendislerinin yer alması gerektiği, zira dava konusu yönetmeliğin 7. maddesinin 5., 6. ve 7. fıkralarında tanımlanan konu ve işlemlerde jeofizik yöntemlerin kullanılması gerektiği belirtilerek sonuç olarak Jeoloji ve Jeofizik bilim dallarının "Sığ ve derin yeraltı yapısının araştırılması faaliyetleri"nin her aşamasında birbirlerini bütünler nitelikte veri/bilgi üretmekte olup raporlama aşamasında her iki disiplinin mühendislerinin yer alması ve çalışmayı birlikte onaylamasının uygun olduğu kanaatine varıldığı açıklanmıştır.
Üniversitelerarası Kurul Başkanlığının görüşünde dava konusu hükümler kapsamında jeofizik mühendisliğinin yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip olduğu konusu açıklanmamışsa da; görüşte jeofizik mühendisliğinin yeraltı yapı araştırmalarında yer alması gerektiği belirtilerek, yönetmelikle yapılan nitelendirmelerin irdelendiği ve bu kapsamda yönetmeliğin yeraltı araştırmaları başlığı altında düzenlenen, ancak hangi mühendislik disiplini tarafından uygulanacağı belirtilmeyen yöntemlerden 7. maddenin 5., 6. ve 7. fıkralarında yer alan konularda jeofizik yöntemlerin kullanılması gerektiğinin ifade edilerek yönetmelik kapsamında hangi konuların jeofizik mühendisliği alanına girdiğinin örneklendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı tarafından, dava konusu yönetmelik hükümleri ile genel olarak jeofizik mühendisliğinin çalışma alanında olan konularda yetkisinin sınırlandırıldığının iddia edildiği göz önünde bulundurulduğunda, iptali istenilen hükümlerin Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin yukarıda yer verilen hükmü ile Üniversitelerarası Kurul Başkanlığının görüşünde yer verilen jeofizik yöntemlerin uygulanma konuları kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kayadan Oyma Yapıların Tasarım, Hesap ve Yapım Esaslarına Dair Yönetmeliğin kaya parametrelerinin belirlenmesi başlıklı üçüncü bölümünde yer alan arazi incelemesi başlıklı 6.maddesinin dava konusu 5.fıkrasında "Bölgenin genel jeolojik birimleri tespit edildikten sonra, kayadan oyma yapının inşa edileceği alana ait 1/5000 veya 1/1000 ölçekli haritalar üretilir. Bu haritalarda sahanın jeolojik unsurlarının tümü gösterilir ve sahanın jeomorfolojik, jeodinamik ve hidrojeolojik durumları ile sahadaki kayaçların fiziksel ve mekanik özellikleri ortaya konulur."
6.fıkrasında "Proje sahasındaki kayaçların fiziksel ve mekanik özelliklerinin tek bir haritada gösterilememesi halinde birden fazla harita yapılır, kesitler ve blok diyagramlar hazırlanır." düzenlemesi yer almıştır.
Davacı tarafından, anılan hükümlerde jeofizik çalışmalara ilişkin çevrenin sismik özellikleri(deprem riski), kayacın sismik sökülebilir özelliklerinin ve deprem risk haritası bilgilerinin de yer alması gerektiği iddia edilmektedir.
Dava konusu maddenin yer aldığı bölümde kaya parametrelerinin belirlenmesi kapsamında arazi incelemeleri, yeraltı araştırmaları, kayaçların özelliklerinin belirlenmesi, laboratuvar deneyleri ve kaya kütle sınıflandırması ile kaya kütle etüdü düzenleme esaslarına yer verilerek her başlık altında yapının inşa edileceği alan, çevresi, yeraltı yapısı, kayaç özelliklerinin belirlenmesine yönelik araştırma, inceleme ve deneylere ayrıntılarıyla yer verilmiş, elde edilen ve mevcut verilerin değerlendirilerek kaya kütle etüdünün düzenleneceği hükme bağlanmış olup, düzenlemelerde öngörülen araştırmada gerektiğinde jeofizik yöntemlerin de uygulanacağı anlaşıldığından, iptali istenilen hükümlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu yönetmeliğin 7.maddesinin 2.fıkrasında "Sondaj çalışmaları kayadan oyma yapıların inşa edileceği en alt seviyeyi en az 5 m geçecek şekilde gerçekleştirilir ve hazırlanan sondaj logları jeolojik birimlerin düşey değişimlerini gösterir."
3.fıkrasında "Kayaçların litolojik ve yapısal özelliklerini belirlemek için açılan sondajlar, yatay, düşey veya eğik olarak yapılabilir. Bu kapsamda açılan sondaj kuyusunun karotiyer çapı 47,6 mm’den az olamaz. Sondaj sayısı, kayadan oyma yapının formu göz önünde bulundurularak projeyi temsil edecek şekilde planlanır. Kayadan oyma yapının izdüşüm alanına göre minimum sondaj sayısını gösteren tablo Ek-1 ’de yer almakta olup, değişen jeolojik koşullara göre sondaj sayıları artırılabilir." hükümleri yer almıştır.
Davacı tarafından, sondaj öncesi jeofizik çalışmaların sondaj yerlerinin belirlenmesi için gerekli olması nedeniyle, bu çalışmalara yer verilmeyen hükümlerin iptali istenilmektedir.
Yönetmeliğin yeraltı araştırmaları başlıklı 7. maddesi kaya parametrelerinin belirlenmesi başlıklı üçüncü bölümde düzenlenmiş ve maddenin ilk fıkrasında kayadan oyma yapılar için yeraltı araştırma sürecinde izlenecek adımların arazide yapılacak mühendislik jeolojik haritası, sondajlar, arazi ve laboratuvar deneyleri ile gerekli durumlarda jeofizik çalışmalar olduğu belirtilmiş, devamı fıkralarda da, yapılacak çalışmalar ayrıntılandırılmıştır. Maddede sondaj çalışmalarının nasıl yapılacağı, açılacak sondaj sayısının tespiti hususları düzenlenmiş, ancak sondaj yerlerinin saptanma yöntemi belirtilmemiş olup, yönetmeliğin genel düzenlemesinden gerekmesi halinde sondaj yerlerinin jeofizik yöntemlerle de saptanabileceği anlaşıldığından, hükümlerin bu yönüyle eksik düzenlenmediği sonucuna varılmıştır.
Yönetmeliğin 10.maddesinin 3.fıkrasında "Kaya kütle etüdünde; sondaj ve varsa jeofizik ölçüm yerleri harita üzerinde gösterilir; boyut, şekil, yönelim (doğrultu), kaya destekleme özellikleri belirlenir; herhangi bir jeolojik tehlike (kaya düşmesi, kaya kayması ve benzeri) olasılığına karşı mühendislik verileri temin edilir."
4.fıkrasında "Kaya kütle etüdü; yapılan arazi gözlemlerini, açılan sondaj/araştırma çukurlarına ve varsa jeofizik çalışmalara ait verileri, arazi ve laboratuvar deneylerinin prosedürleri ile sonuçlarını içerir."
5.fıkrasında "Kaya kütle etüdünde, toplanan tüm veriler değerlendirilerek Jeolojik dayanım Endeksi (GSI) değeri tespit edilir ve projenin uygulanıp uygulanmayacağına dair hüküm belirtilir." düzenlemeleri yer almıştır.
Davacı tarafından, maddenin 3 ve 4. fıkralarında yer alan "varsa" ibareleriyle jeofizik verilerin keyfi uygulamalara bırakıldığı, bu ifadenin çıkarılması gerektiği, 5 nolu fıkrada da jeofizik kaya kalite testlerine yer verilmemesinin eksiklik olduğu iddia edilmektedir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğine göre zeminin fiziki özelliklerini belirleyen çalışmaların jeofizik mühendislerince yapılması gerekmektedir.
Dava konusu yönetmeliğin tanımlar başlıklı 4. maddesinde, kaya kütle etüdünün "kayadan oyma yapıların yapılacağı alanda yer alan kayaçların kaya kütle parametrelerinin belirlenmesi için gerekli analiz ve araştırmaları içeren etüdü" ifade ettiği; genel esaslar başlıklı 5. maddesinin 3. fıkrasında, kayadan oyma yapıların proje ve tasarımının üç aşamadan oluştuğu, birinci aşamayı oluşturan kaya kütle etüdünün de jeoloji, jeofizik, sondaj, arazi ve laboratuvar çalışmalarını içerdiği belirtilmiştir. Maddede yer alan kaya kütle etüdü çalışmaları kaya parametrelerinin belirlenmesi bölümünde düzenlenmiş ve bu bölüm başlığı altında yer alan maddelerde ilgili mühendislik disiplinlerinin ismi belirtilmemişse de, yönetmeliğin 6. maddesinde kayaçların fiziksel özelliklerinin ortaya konulacağının hükme bağlandığı, 7. madddesinde de üniversitelerarası kurul başkanlığı görüşünde belirtildiği üzere jeofizik yöntemlerin kullanılması gereken araştırmalara yer verildiği anlaşıldığından, kaya kütle etüdünde jeofizik çalışmaların da yer alması gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim yönetmeliğin 10. maddesinin 6. fıkrasında kaya kütle etüdünün, Planlı Alanlar İmar yönetmeliğinin zemin ve temel etüt raporuna ilişkin maddelerinde adı geçen disiplinlere mensup mühendislerce, mühendislik hizmetleri esasına uygun olarak hazırlanacağı belirtilmiştir.
Bu durumda, kaya kütle etüdünün jeofizik analiz ve araştırmaları da içermesi nedeniyle, jeofizik araştırma verileri ve sonuçlarının da değerlendirilerek hazırlanmasının gerekmesine karşın, yönetmeliğin 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında yer alan "varsa jeofizik ölçüm yerleri" ve "varsa jeofizik çalışmalara ait veriler" ifadeleri bu gereğin göz ardı edilmesine yol açabileceğinden, fıkra hükümlerinde geçen "varsa" ibarelerinde hukuka ve mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Maddenin 5. fıkrasında jeofizik kaya kalite testlerine yer verilmemesi iddiası yönünden; bir parselde yönetmelik kapsamında kayadan oyma yapı yapılmasına izin verilip verilmeyeceğinin tespiti için düzenlenen kaya kütle etüdünün kayaçların kaya kütle parametrelerinin belirlenerek hazırlandığı ve bu aşamada kayacın fiziksel ve mekanik özelliklerinin ortaya konmasının gerektiği, bu amaçla yapılacak analiz ve araştırmalarda diğer disiplinlerle birlikte jeofizik yöntemlerin de uygulanacağı göz önünde bulundurulduğunda, anılan fıkrada "jeofizik kaya kalite testleri" ifadesine yer verilmemesinin eksik düzenleme niteliğinde olmadığı değerlendirildiğinden, fıkra hükmünde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Kayadan Oyma Yapıların Tasarım, Hesap ve Yapım Esaslarına Dair Yönetmeliğin 10. maddesinin 3 ve 4. fıkralarında yer alan "varsa" ibarelerinin iptaline, yönetmeliğin iptali istenilen diğer hükümlerine yönelik olarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilen 25/05/2022 tarihinde, davacı vekili Av. … 'nun ve davalı idare vekili Av. … 'nin geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. 29/10/2021 tarih ve 31643 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2. maddesi ile de aynı Kararnamenin 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Çevre ve Şehircilik" ibaresinin "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiği görüldüğünden, davalı idarenin isminin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirilmesi suretiyle Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Ülkemizde özellikle Nevşehir İli ve çevresinde yaygın olarak bulunmakta olan kayadan oyma yapıların ne şekilde tasarlanacağına, taşıyıcı sistemine dair hesap ve analizlerin nasıl yapılacağına ve yapım kurallarına ilişkin ulusal standartlarımızda ve meri mevzuatımızda herhangi bir düzenleme bulunmaması, gerek proje hazırlanması gerekse yapım aşamalarında; Belediyeler ve İl Özel İdareleri, yapı sahipleri, sorumlu mühendis ve mimarlar ile yüklenicilerin birçok idari ve teknik sorunla karşılaşmalarına ve yeterli mühendislik hizmeti görmemiş ve güvenli olarak nitelendirilemeyecek bir yapı grubu ortaya çıkmasına sebep olduğundan bu konuda bir düzenleme yapılması kararlaştırılmış olup bu doğrultuda (mülga) 644 sayılı KHK'nın 2.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendindeki yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair yapı mevzuatını hazırlama ibaresine dayanılarak dava konusu yönetmelik kabul edilmiştir. Yönetmeliğin kapsamı depo ve yaşam alanları ile sınırlı olup amacın doğal kayaların oyulması suretiyle teşkil edecek yapıların, yeterli bir güvenlikte tasarımına ve yapımına ilişkin yöntem, kural ve koşullara dair usul ve esasları düzenlemek olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu yönetmeliğin 18.10.2017 tarih ve 30214 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanması üzerine davacı tarafından genel olarak jeofizik mühendisliğinin çalışma alanında olan konularda yetkisinin sınırlandırıldığı ve jeofiziğe ilişkin ölçüm yerleri ve çalışma verilerinin zorunlu tutulması gerekirken "varsa" ifadesi ile keyfiyet getiren tercihe açık bir durum oluşturulduğu bu durumun ise yönetmeliğin amacı ile bağdaşmadığı iddialarıyla 14.12.2017 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu Kayadan Oyma Yapıların Tasarım, Hesap ve Yapım Esaslarına Dair Yönetmeliğin "Genel esaslar" başlıklı 5.maddesinin 3.fıkrasında, "Kayadan oyma yapıların proje ve tasarımı; jeoloji, jeofizik, sondaj, arazi ve laboratuvar çalışmalarını içeren kaya kütle etüdü, kayadan oyma yapı tasarım ve analizi ile gerekmesi durumunda güçlendirme olmak üzere üç aşamadan oluşur." düzenlemesine,
Aynı Yönetmeliğin "Kaya kütle etüdü düzenleme esasları" başlıklı 10.maddesinin 1.fıkrasında, "Kayadan oyma yapılar için gerekli araştırma ihtiyacı ve kapsamı; tasarımın boyutu, jeolojik yapının karmaşıklığı ve jeolojik model içerisindeki belirsizlikler göz önünde bulundurularak projeden sorumlu mühendis tarafından belirlenir." düzenlemesine,
2.fıkrasında, "Kayadan oyma yapılar tasarlanmadan önce kaya kütle etüdü düzenlenir. Yapı alanında yüzeylenen kayaçların incelenmesi sonucunda insan sağlığını tehdit eden mineralojik bileşimlere rastlanılması durumunda tıbbi jeolojik rapor hazırlanır." düzenlemesine,
6.fıkrasında "Bu Yönetmelik kapsamındaki kaya kütle etüdü; 03/07/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin zemin ve temel etüt raporuna ilişkin maddelerinde adı geçen disiplinlere mensup mühendislerce, mühendislik hizmetleri esaslarına uygun olarak hazırlanır." kuralına,
Bu maddede yollama yapılan 03/07/2017 tarih ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin "Yapı projeleri" başlıklı 57. maddesinin 6. fıkrasında:
"a) Statik projeye esas teşkil edecek zemin ve temel etüdü raporu;
1) (Değişik:RG-30/9/2017- 30196) Yer altının dinamik esneklik direnişleri ve yerin dayanımı, taşıma gücü, yer altı suyu varlığı, yer altı yapısı, deprem bölgelenmesi, yer kırıklıklarının hareketleri, oturma, sıvılaşma ve yer kaymalarının boyutları gibi zeminin fizikî özelliklerini belirleyen çalışmalar yönünden jeofizik mühendislerince,
2) Sondajlar, arazi çalışmaları, zemin ve kaya mekaniği, laboratuvar deneylerini ihtiva eden zemin-yapı etkileşiminin analizinde kullanılacak temel-zemin, zemin profili ve zemini oluşturan birimlerin fizikî ve mekanik özelliklerini konu alan çalışmalar yönünden jeoloji mühendislerince,
3) (Değişik:RG-30/9/2017- 30196) (2) Zemin mekaniği, zemin dinamiği ve zemin emniyet gerilmesi hesaplaması gibi çalışmalar yönünden inşaat ve jeoloji mühendislerince,
4) Mühendislik hizmetleri standartlarına uygun, detaylı olarak hazırlanan ve parselin bulunduğu zeminin durumunu bu fıkrada belirtilen çalışmalar ve analizler ile açıklayan, çalışmanın içeriği bakımından ilgili mühendislik disiplinlerine mensup mühendislerce,
Bakanlıkça belirlenen formata göre hazırlanan ve imzalanan belgedir."
kuralına yer verilmiştir.
Kayadan Oyma Yapıların Tasarım, Hesap ve Yapım Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6.maddesinin dava konusu 5.fıkrasında, "Bölgenin genel jeolojik birimleri tespit edildikten sonra, kayadan oyma yapının inşa edileceği alana ait 1/5000 veya 1/1000 ölçekli haritalar üretilir. Bu haritalarda sahanın jeolojik unsurlarının tümü gösterilir ve sahanın jeomorfolojik, jeodinamik ve hidrojeolojik durumları ile sahadaki kayaçların fiziksel ve mekanik özellikleri ortaya konulur." kuralı,
6.fıkrasında, "Proje sahasındaki kayaçların fiziksel ve mekanik özelliklerinin tek bir haritada gösterilememesi halinde birden fazla harita yapılır, kesitler ve blok diyagramlar hazırlanır." kuralları düzenlenmiştir.
Anılan Yönetmeliğin 7. maddesinin dava konusu 2. fıkrasında, "Sondaj çalışmaları kayadan oyma yapıların inşa edileceği en alt seviyeyi en az 5 m geçecek şekilde gerçekleştirilir ve hazırlanan sondaj logları jeolojik birimlerin düşey değişimlerini gösterir." hükmü,
Aynı maddenin dava konusu 3.fıkrasında, "Kayaçların litolojik ve yapısal özelliklerini belirlemek için açılan sondajlar, yatay, düşey veya eğik olarak yapılabilir. Bu kapsamda açılan sondaj kuyusunun karotiyer çapı 47,6 mm’den az olamaz. Sondaj sayısı, kayadan oyma yapının formu göz önünde bulundurularak projeyi temsil edecek şekilde planlanır. Kayadan oyma yapının izdüşüm alanına göre minimum sondaj sayısını gösteren tablo Ek-1 ’de yer almakta olup, değişen jeolojik koşullara göre sondaj sayıları artırılabilir." hükümleri yer almaktadır.
Yine anılan Yönetmeliğin 10.maddesinin dava konusu 3. fıkrasında, "Kaya kütle etüdünde; sondaj ve varsa jeofizik ölçüm yerleri harita üzerinde gösterilir; boyut, şekil, yönelim (doğrultu), kaya destekleme özellikleri belirlenir; herhangi bir jeolojik tehlike (kaya düşmesi, kaya kayması ve benzeri) olasılığına karşı mühendislik verileri temin edilir." kuralı,
Aynı maddenin dava konusu 4.fıkrasında; "Kaya kütle etüdü; yapılan arazi gözlemlerini, açılan sondaj/araştırma çukurlarına ve varsa jeofizik çalışmalara ait verileri, arazi ve laboratuvar deneylerinin prosedürleri ile sonuçlarını içerir." kuralı
Aynı maddenin dava konusu 5.fıkrasında, "Kaya kütle etüdü; yapılan arazi gözlemlerini, açılan sondaj/araştırma çukurlarına ve varsa jeofizik çalışmalara ait verileri, arazi ve laboratuvar deneylerinin prosedürleri ile sonuçlarını içerir." kurallarına yer verilmiştir.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin "Kuruluş" başlıklı 4.maddesinde, "Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununa uygun olarak kurulan, tüzel kişiliği haiz ve kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Jeofizik Mühendisleri Odası bu Yönetmelik hükümlerine bağlı olup, merkezi Ankara’dadır." hükmüne,
Aynı Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 5.maddesinde, "Jeofizik Mühendisliği: Petrol, maden ve benzeri doğal kaynakların aranması, araştırılması, bulunması, rezerv özelliklerinin saptanması, içme ve kullanma amaçlı yeraltı ve yerüstü suları, jeotermal enerji, çevre ve çevre sorunları ve arkeolojik amaçlı araştırmalar ile her türlü mühendislik yapılarının yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerinin yürütüldüğü, fizik, matematik, bilgisayar, elektronik teknolojisine dayalı, dili matematik olan mühendislik dalını,
Jeofizik mühendisliğinin uzmanlığı: Yerkürenin incelenen bölümüne ve olayına göre ya da belirli fiziksel özelliklerinden yola çıkılarak, sismoloji (deprembilim), yer içi fiziği, hidroloji, deniz jeofiziği, jeomanyetizma, aeronomi, meteoroloji, atmosfer fiziği, volkanoloji, yer içi kimyası, fiziksel oşinografi, jeofizik bilimi ve jeofizik mühendisliği ile ilgili araştırmalarını, ifade eder." düzenlemesine yer verilmiştir.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Serbest Müşavirlik Mühendislik Hizmetleri Büro Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliğinin "Jeofizik Mühendisliği Uzmanlık Alanları ve Hizmetlerin Yürütülmesi Jeofizik Mühendisliği Uzmanlık Alanları
" başlıklı 5.maddesinin 1.fıkrasında "Mühendislik yapılarının zemin araştırmaları, kent planlamalarına esas yer seçimi, jeoteknik çalışmalar kapsamında jeofizik mühendisliği hizmet alanları/dalları" başlıklı (c) bendinin 15.alt bendinde, "
Yeraltı-yerüstü kaya oyma yapıları için hazırlanacak projeler, arazi uygulamaları ve gerçekleştirilecek etütler kapsamında yapılacak jeofizik mühendisliği hizmetleri" jeofizik mühendisliği hizmet alanları arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usule ilişkin olarak:
Davalı idare tarafından, davacı Oda'nın subjektif dava açma ehliyeti bulunmadığı yönünde itirazda bulunulmuş ise de, meslek odalarının faaliyet alanına giren konularda oda mensuplarının hak ve çıkarlarını korumak amacıyla dava açabileceği hususunda Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazandığından faaliyet alanlarına giren dava konusu işleme karşı meslek mensuplarının hak ve çıkarlarını korumak amacıyla davacı Oda'nın dava açılabileceğinde kuşku bulunmadığından davalı idarenin itirazına itibar edilmemiştir.
Esasa ilişkin olarak:
Jeofizik; yeryuvarının ve diğer gezegenlerin fiziksel yapısını, yerin davranışını, depremleri inceleyen, yeraltı kaynaklarını (su, petrol, doğalgaz, maden yatakları, jeotermal alanlar), arkeolojik ve kültürel kalıntıları arayan, mühendislik yapıları ile kentsel yer seçimini belirleyen, fizik yasaları uyarınca matematiği ve jeolojiyi kullanarak yeraltının anlaşılmasını sağlayan, görüntüleyerek araştıran ve yeryuvarının dinamik davranışlarını belirleyen bilim dalıdır.
Jeofizik Mühendisliği ise, yeryuvarının ve diğer gezegenlerin fiziksel yapısını, yerin davranışını, depremleri inceleyen, yeraltı kaynaklarını (su, petrol, doğalgaz, maden yatakları, jeotermal alanlar), arkeolojik ve kültürel kalıntıları arayan, mühendislik yapıları ile kentsel yer seçimini belirleyen, fizik yasaları uyarınca matematiği ve jeolojiyi kullanarak yeraltının anlaşılmasını sağlayan, görüntüleyerek araştıran ve yeryuvarının dinamik davranışlarını belirleyen bir mühendislik dalıdır. (İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü tanıtım sayfasından alınmıştır.)
Jeofizik Mühendisi, yeraltında bulunan derin ham madde yatakları ve enerji kaynaklarının yerlerini, kayaların birbirlerine göre konumlarını, fiziksel yöntemler yardımıyla inceleyen kişidir.
Dava konusu yönetmelik maddelerine yönelik davacının iddiaları farklı olduğundan Dairemizce yargısal inceleme, davacının dava dilekçesindeki iddiaları, davalı idarenin savunması maddeler yönünden ayrı başlıklar altında yapılacaktır.
Dava konusu yönetmelik hükmü:
“Arazi incelemeleri” başlıklı 6.madde
5.fıkra : “Bölgenin genel jeolojik birimleri tespit edildikten sonra, kayadan oyma yapının inşa edileceği alana ait 1/5000 veya 1/1000 ölçekli haritalar üretilir. Bu haritalarda sahanın jeolojik unsurlarının tümü gösterilir ve sahanın jeomorfolojik, jeodinamik ve hidrojeolojik durumları ile sahadaki kayaçların fiziksel ve mekanik özellikleri ortaya konulur.”
6.fıkra : “Proje sahasındaki kayaçların fiziksel ve mekanik özelliklerinin tek bir haritada gösterilememesi halinde birden fazla harita yapılır, kesitler ve blok diyagramlar hazırlanır.”
Dava dilekçesinde;
Ülkemizde deprem riskinin yüksek olduğu, çevrenin sismik özellikleri (deprem riski) ile kayacın sismik sökülebilir özelliklerinin mutlaka incelenmesi gerektiği, çevrenin sismik özelliklerini belirten ve ancak jeofizik çalışmalar sonucu elde edilebilen deprem risk haritasının mutlaka yapılması ve ayrıca yönetmelikte açık bir şekilde düzenlenmesi gerektiği iddia edilmektedir.
Davalının savunmasında;
Yapıların deprem riskine karşı analiz ve statik hesabının Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası kullanılarak yapıldığı, dava konusu Yönetmeliğin 13.maddesinde kayadan oyma yapıların tasarımının 50 yılda aşılma olasılığı %10 (tekrarlanma periyodu 475 yıl) olan deprem yer hareketi düzeyine karşılık gelen en büyük yer ivmesi (PGA) dikkate alınarak yapıldığı, bu ivme değerinin söz konusu harita kullanılarak belirlendiği belirtilmektedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede;
Deprem riskine karşı yapıların statik hesaplarının yapıldığı 1996 tarihli (mülga) Bakanlar Kurulu Kararı eki Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasının halihazırda yürürlükte olduğu ve kullanıldığı, davaya konu düzenlemede yapının inşa edileceği alan, çevresi, yeraltı yapısı, kayaç özelliklerinin belirlenmesine yönelik araştırma, inceleme ve deneylere ayrıntılarıyla yer verildiği, yönetmelik maddesinde öngörülen araştırmada gerektiğinde jeofizik yöntemlerin de uygulanacağı, kayadan oyma yapılar için ayrı bir deprem risk haritasının oluşturulmasına gerek olmadığı anlaşıldığından söz konusu yönetmelik düzenlemelerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu yönetmelik hükmü :
“Yer altı araştırmaları” başlıklı 7.madde
2.fıkra : “Sondaj çalışmaları kayadan oyma yapıların inşa edileceği en alt seviyeyi en az 5 m geçecek şekilde gerçekleştirilir ve hazırlanan sondaj logları jeolojik birimlerin düşey değişimlerini gösterir.”
3. fıkra : “Kayaçların litolojik ve yapısal özelliklerini belirlemek için açılan sondajlar, yatay, düşey veya eğik olarak yapılabilir. Bu kapsamda açılan sondaj kuyusunun karotiyer çapı 47,6 mm’den az olamaz. Sondaj sayısı, kayadan oyma yapının formu göz önünde bulundurularak projeyi temsil edecek şekilde planlanır. Kayadan oyma yapının izdüşüm alanına göre minimum sondaj sayısını gösteren tablo Ek-1 ’de yer almakta olup, değişen jeolojik koşullara göre sondaj sayıları artırılabilir.”
Dava dilekçesinde;
Sondajın en uygun nerede yapılmasını belirleyen çalışmaların sondaj öncesi jeofizik çalışmalar olduğu, maliyet azaltıcı ve zaman kazandırıcı olduğu, yönetmelikte açık bir şekilde yer alması gerektiği iddia edilmektedir.
Davalının savunmasında;
Yönetmelik kapsamındaki yapıların parsel bazında ruhsatlandırılacağı, parselde kayadan oyma yapının yapılıp yapılamayacağının tespit edilebilmesi için öncelikli olarak Jeolojik Dayanım İndeksi (GSI)nin hesaplanması zorunlu arz ettiğinden bu indeksin hesaplanmasında kullanılan parametrelerin elde edilebilmesi için proje alanında sondaj yapılması ve teste tabi tutulmasının gerektiği, Yönetmeliğin ekinde yer alan Sondaj sayıları tablosunda iz düşüm alanı 2000 m2’den az olan yerlerde en az 3 adet sondaj açılmasının zorunlu olduğunun düzenlendiği, böyle küçük bir alanın zemin yapısında afaki değişiklikler olmayacağı değerlendirildiğinde, sondaj yerlerinin tespiti için ayrıca jeofizik metotların kullanılmasına gerek olmadığı belirtilmektedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede;
Davaya konu yönetmeliğin kayadan oyma yapılacağı alanda sondajlar ile arazi ve labaratuvar deneylerinin yapılmasını zorunlu kıldığı, sondaj yerlerinin saptanma yöntemi belirtilmemiş ise de, yönetmeliğin genel düzenlemesinden gerekmesi halinde sondaj yerlerinin jeofizik yöntemlerle de saptanabileceği ve yönetmelikte bu durumu engelleyen bir hüküm bulunmadığının anlaşıldığı, kaldı ki Yönetmeliğin gerekmesi halinde jeofizik yöntemlerin kullanılmasına da cevaz verdiği ancak sondaj yerlerinin tespiti için jeofizik çalışmalar yapılmasını zorunlu kılmanın gerekli olmadığı anlaşıldığından anılan düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu yönetmelik hükmü :
“Kaya kütle etüdü düzenleme esasları” başlıklı 10.madde
3. fıkra : “Kaya kütle etüdünde; sondaj ve varsa jeofizik ölçüm yerleri harita üzerinde gösterilir; boyut, şekil, yönelim (doğrultu), kaya destekleme özellikleri belirlenir; herhangi bir jeolojik tehlike (kaya düşmesi, kaya kayması ve benzeri) olasılığına karşı mühendislik verileri temin edilir.”
4. fıkra : “Kaya kütle etüdü; yapılan arazi gözlemlerini, açılan sondaj/araştırma çukurlarına ve varsa jeofizik çalışmalara ait verileri, arazi ve laboratuvar deneylerinin prosedürleri ile sonuçlarını içerir.”
Dava dilekçesinde;
Yönetmelikte belirtilen amacı gerçekleştirmek için ilgili tüm mühendislik çalışmalarından yararlanmak gerektiği, oysa bu maddede “varsa jeofizik ölçüm yerleri” ifadesinin keyfilik getirdiği, “varsa” ifadesinin anılan fıkralardan çıkartılması gerektiği iddia edilmektedir.
Davalının savunmasında;
Yapının inşa edileceği yakın çevre ile oyulacak kayacın tüm özelliklerinin belirleneceği açık olup bu sebeple, yönetmeliğin kayadan oyma yapılacağı alanda sondajlar ile arazi ve labaratuvar deneylerinin yapılmasını zorunlu kıldığı, dava konusu maddenin 1.fıkrasında, kayadan oyma yapılar için gerekli araştırma ihtiyacı ve kapsamının; tasarımın boyutu, jeolojik yapının karmaşıklığı ve jeolojik model içerisindeki belirsizlikler göz önünde bulundurularak projeden sorumlu mühendis tarafından belirleneceğinin belirtildiği, projeden sorumlu mühendisin gerek görmesi halinde jeofizik çalışmalar da dahil olmak üzere, literatürde yer alan genel kabul görmüş yöntemlerin uygulanmasını isteyebileceği, bunu engelleyen bir düzenlemenin bulunmadığı belirtilmektedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede;
Danıştay Altıncı Dairesinin 27/11/2018 ve 20/03/2019 tarihli, E:2017/8078 sayılı ara kararları ile Üniversitelerarası Kurul Başkanlığından, davacının iddiaları doğrultusunda jeofizik mühendisliğinin davaya konu hükümler kapsamında yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip olup olmadığı hususu sorulmuş, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığının 07.10.2019 tarihli yanıtında, jeofizik mühendisliğinin sığ ve derin yeraltı yapısının araştırılmasında yerbilimlerinin ayrılmaz bir parçası olduğu, yeraltı yapı araştırması faaliyetlerinin (ön, genel ve detay arama) raporlama işlemlerinin (fizibilite ve kapsamlı raporlar) her aşamasında jeofizik mühendislerinin yer alması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğine göre de zeminin fiziki özelliklerini belirleyen çalışmaların jeofizik mühendislerince yapılması gerektiği, kaya kütle etüdünün "kayadan oyma yapıların yapılacağı alanda yer alan kayaçların kaya kütle parametrelerinin belirlenmesi için gerekli analiz ve araştırmaları içeren etüdü" ifade ettiği, kayadan oyma yapıların proje ve tasarımının üç aşamadan oluştuğu, birinci aşamayı oluşturan kaya kütle etüdünün de jeoloji, jeofizik, sondaj, arazi ve laboratuvar çalışmalarını içerdiği, kayaçların fiziksel özelliklerinin tespitinde Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı görüşünde de belirtildiği üzere jeofizik yöntemlerin kullanılması gereken araştırmalara yer verildiği anlaşıldığından, kaya kütle etüdünde jeofizik çalışmaların da yer alması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Kaldı ki, yönetmeliğin 10. maddesinin 6. fıkrasında kaya kütle etüdünün, Planlı Alanlar İmar yönetmeliğinin zemin ve temel etüt raporuna ilişkin maddelerinde aralarında Jeofizik mühendislerinin de bulunduğu meslek mensuplarınca, mühendislik hizmetleri esasına uygun olarak hazırlanacağı belirtilmiştir.
Bu durumda, kaya kütle etüdünün jeofizik analiz ve araştırmaları da içermesi nedeniyle, jeofizik araştırma verileri ve sonuçlarının da değerlendirilerek anılan etüdün hazırlanmasının gerekmesine rağmen, yönetmeliğin 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında yer alan "varsa jeofizik ölçüm yerleri" ve "varsa jeofizik çalışmalara ait veriler" ifadeleriyle belirtilen bu gerekliliğin tercihe bırakılarak göz ardı edilmesine yol açılabileceği görüldüğünden, fıkra hükümlerinde geçen "varsa" ibarelerinde hukuka ve mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Dava konusu yönetmelik hükmü :
“Kaya kütle etüdü düzenleme esasları” başlıklı 10.madde
5. fıkra : “Kaya kütle etüdünde, toplanan tüm veriler değerlendirilerek Jeolojik Dayanım İndeksi (GSI) değeri tespit edilir ve projenin uygulanıp uygulanamayacağına dair hüküm belirtilir.”
Dava dilekçesinde;
Yönetmelikte belirtilen amacı gerçekleştirmek için ilgili tüm mühendislik çalışmalarından yararlanmak gerektiği, oysa bu maddede jeofizik etüt kaya kalite testlerinin ayrıca düzenlenmemesinin önemli bir eksiklik olduğu, dava konusu fıkraya jeofizik etüt kaya kalite testleri ibaresinin eklenmesi gerektiği iddia edilmektedir.
Davalının savunmasında;
Dava konusu yönetmelikte hiçbir meslek grubu lehinde ya da aleyhinde hüküm bulunmadığı, hiçbir meslek grubunun yetkili meslek grubu olarak nitelendirilmediği, yapılacak analiz ve araştırmalarda diğer disiplinlerle birlikte gerekmesi durumunda jeofizik yöntemlerin de uygulanacağı belirtilmektedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede;
Yönetmelikte kaya kütle etüdünün hangi mühendislik disiplinlerince hazırlanacağına dair istisnai ve özel bir hüküm bulunmadığı, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinin 6.fıkrasında da, jeofizik mühendislerinin söz konusu çalışmalarda yetki sahibi olduğunun ortaya konulduğu, gerek görülmesi halinde jeofizik etüt kaya kalite testlerinin uygulanabileceği, yönetmelikte bunu engelleyen bir hükmün bulunmadığı, diğer bir deyişle yönetmeliğin bu yöntemlerin kullanılmasına da cevaz verdiği ancak gerekmediği halde jeofizik etüt kaya kalite testleri yapılmasını zorunlu kılmanın kamu yararı ile bağdaşmayacağı, ayrıca davaya konu düzenlemeye jeofizik etüt kaya kalite testleri ifadesi eklenmesinin neden zaruri olduğunun davacı tarafından somut olarak ortaya konulamadığı anlaşıldığından mezkur maddede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu yönetmeliğin 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarındaki “varsa” ibarelerinin İPTALİNE,
2. Dava konusu yönetmeliğin 6. maddesinin 5 ve 6. fıkraları ile 7. maddesinin 2. ve 3. fıkraları ve 10.maddesinin 5.fıkrası yönünden DAVANIN REDDİNE,
3. Dava kısmen iptal, kısmen ret ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … -TL yargılama giderinin yarısı olan … -TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı … -TL yargılama giderinin ise davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Davalı idare tarafından yapılan ve ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin yarısı olan … -TL'nin davalı idare üzerinde bırakılmasına, … -TL'nin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … -TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, … -TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
6. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra aidiyetine göre yatıran taraflara iadesine,
7. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 25/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.