11. Hukuk Dairesi 2019/1182 E. , 2019/8009 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2017 tarih ve 2016/440 E- 2017/487 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 13/12/2018 tarih ve 2018/542 E- 2018/1303 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin "GARANTİ" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin ise 2014/51678 sayılı "GARANTİ USTA" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin bu başvuruya yaptığı itirazın davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında görsel, fonetik ve anlamsal yönden iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, öte yandan başvurunun tescili halinde müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağı gibi itibarının da zedeleneceğini, ayrıca müvekkili şirketin ticaret unvanının ayırt edici kısmının da "GARANTİ" ibaresinden oluştuğunu, başvurunun bu nedenle de tescil edilemeyeceğini, söz konusu başvurunun müvekkilinin tescilli markalarına ve ticaret unvanına tecavüz ettiğini ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK"nın 2016-M-9658 sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPMK vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, markaların kapsadıkları ürün ve hizmetlerin de farklı olduğunu, kaldı ki başvurunun geri çekildiğini ve davanın konusuz kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı markalarının asıl unsurun "GARANTİ" ibaresi olduğu, dava konusu başvurunun ise "GARANTİ USTA" ibaresinden oluştuğu, bu işarette de "GARANTİ" ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olduğu, "GARANTİ" ibareli markalar ile "GARANTİ USTA" ibareli başvurunun anlamsal, görsel ve sescil olarak benzer nitelikte bulundukları, var olan eklerin ayırt edicilikte yeterli farklılık yaratmadığı, anlamsal, görsel ve sescil olarak iki işaret arasında var olan genel izleminden doğan benzerliğin etkilerini geri plâna atmaya elverişli olmadığı, başvuru kapsamında yer alan 35/1-4.sınıftaki "reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri; büro hizmetleri, sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri; iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri; ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri; açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri"; 37.sınıftaki "inşaat hizmetleri, inşaat araç - gereçlerinin ve iş makinelerinin kiralanması hizmetleri; temizlik hizmetleri, dezenfeksiyon hizmetleri, haşere ilaçlama hizmetleri, temizlik araçları ve makinelerinin kiralanması hizmetleri; kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu); deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri, gemi inşaatı hizmetleri; hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri; mobilyalara ilişkin döşeme, tamir, restorasyon hizmetleri; ısıtma, havalandırma ve su tesisatının kurulması (tesis edilmesi), bakımı ve tamiri hizmetleri; giysilerin temizliği, bakımı ve tamiri hizmetleri; sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri; asansör tamiri ve bakımı hizmetleri; saat tamiri hizmetleri; madencilik, maden çıkarma hizmetleri; ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri"; 41.sınıftaki "eğitim ve öğretim hizmetleri; sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri; spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil); dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil); film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri; haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri; fotoğrafçılık hizmetleri; tercüme hizmetleri" ile davacı markalarının kapsamında yer alan ürün ve hizmetlerin aynı türden olduğu, bu hizmetler yönünden 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleştiği, başvuru kapsamındaki diğer ürün ve hizmetlerin ise davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı türden olmadıkları, aynı tür sayılma kriterlerinin de bulunmadığı, bu mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesinin olmadığı, bir markanın mücerret tanınmış olmasının, aynı veya benzeri işaretin, farklı mallar için tesciline kendiliğinden engel olamayacağı, davacının "GARANTİ" biçimindeki markaları ile davalının "GARANTİ USTA" biçimli işareti arasında benzerlik bulunmasına rağmen, davacının tanınmışlık vakıasına dayalı olarak da farklı mal ve hizmetler için davalı başvurusunu engelleme olanağının bulunmadığı, çünkü başvuru konusu işaretin davacı markasından hem içerdiği ürünler ve hem de bütünsel olarak sözcük ve yazım biçimi itibariyle kısmen farklı olması karşısında davalının başvurusunun tescilinin, davacıya ait bankacılık sektöründe belli bir tanınmışlık yahut bilinirlik elde etmiş markanın itibarinden haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülemeyeceği, sırf marka başvurusunda bulunmanın haksız rekabet doğurmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK"nın 2016-M-9658 sayılı kararının, yukarıda sayılan 35/1-4, 37. ve 41.sınıftaki hizmetler yönünden iptaline, sair yönlerden iptal isteminin reddine, davalı başvurusu geri çekilmiş olduğundan hükümsüzlük istemi hakkına karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve başvuru kapsamında yer alan 35/1-4, 37. ve 41.sınıftaki hizmetler yönünden 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin olduğu, bunun dışında kalan mal ve hizmetler yönünden ise iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira bu mal ve hizmetler ile davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olmadıkları, öte yandan her ne kadar davacı markası bankacılık ve finans sektöründe tanınmış ise de işaretler arasındaki benzerlik düzeyi ile başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler gözetildiğinde ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, sırf marka başvurusunda bulunmanın haksız rekabet doğurmayacağı, davaya konu marka başvurusunun geri çekilmesinin işbu davanın görülmesine engel olmayacağı gibi davacının dava açmaktaki hukuki yararını da ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı ve davalı kurumdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.