15. Hukuk Dairesi 2019/3422 E. , 2020/1576 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (T
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptâli ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkin olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekilleri tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, bina tadilatı konusunda davalı iş sahibi ile 19.09.2012 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereği üstlendiği edimleri tam ve eksiksiz olarak davalıya teslim ettiğini, yapılan iş karşılığında 03.06.2013 tarihli ve KDV dahil 349.280,00 TL bedelli fatura kesilmesine rağmen, davalının değişik tarihlerde toplam 288.000,00 TL ödeme yaptığını, 08.07.2013 tarihli ihtarname ile bakiye 61.280,00 TL alacağın ödenmesini talep ettiğini, ödenmemesi üzerine ... 2. İcra Müdürlüğü 2013/5471 sayılı dosyadan icra takibi başlatıldığını ancak icra takibine itiraz edildiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere davalı borçlunun itirazının iptâli ile takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20"sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, 19.09.2012 tarihli sözleşme ile yapılacak imalâtların birim fiyatlarının belirlendiğini, iş bitiminde tarafların bir araya gelmesi ile toplam imalât yerinde ölçülerek iş bedelinin belirleneceğini ve çıkan fiyat üzerinden %12 iskonto yapılacağını, işin işyeri açılış tarihi olan 23.11.2012 tarihinden 1 ay önce teslim edildiğini, iş bitiminde tüm imalât hesaplanarak ortaya çıkan iş bedelinin 283.483,00 TL olduğu hususunda anlaştıklarını, ek işlerle birlikte davacıya toplam 288.000,00 TL ödeme yapıldığını, çıkan metraj imzalanmak ve ibralaşmak üzere davacı şirkete gönderildiğini fakat
davacının evrakı imzalamadığını, işin tesliminden yaklaşık 7 ay sonra davacı tarafından kesilen faturanın davacıya iade edildiğini, bir an için davacı tarafın alacaklı olduğu kabul edilse dahi ödedikleri 288.000,00 TL"nin mahsubuyla 19.366,40 TL alacaklı olunabileceği, talep edilen alacak miktarının fahiş olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa borcunun olmadığını, davanın reddine, davacı tarafın %20"den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini savunmuştur.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamı sonrasında aldırılan bilirkişi raporunun gerekçeli, ayrıntılı ve denetime elverişli olması sebebiyle hükme esas alındığı, rapor doğrultusunda davacının davalıdan 44.361,42 TL asıl alacağının olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile borçlunun itirazının kısmen iptâline ve 44.361,42 TL asıl alacak ve 44.361,42 TL olan asıl alacağın takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte icra takibinin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının icra inkâr tazminatının reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı yüklenici şirket ile davalı iş sahibi şirket arasında imzalanan 19.09.2012 tarihli sözleşme, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Uyuşmazlığın bu hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve alacağa yasal faiz uygulanmıştır.
Davanın tarafları ticaret şirketi olmaları sebebiyle sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 16. maddesi gereğince tüzel kişi tacirdir. Uyuşmazlık konusu olan imâl ve inşa işi tarafların ticari faaliyetleri ile ilgili olduğundan, TTK"nın 19. maddesi gereğince ticari iştir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/II. maddesi hükmünce davacı iş sahibi avans faizi talep edebileceğinden ve davada ticari faiz istenildiğinden, mahkemece yasal faiz uygulanması doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekir ise de; yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın faiz yönünden düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacının temyiz itirazının kabulüyle mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1 numaralı bendi üçüncü satırında "işletilecek" kelimesinden sonra gelen “yasal” kelimesinin çıkarılmasına, yerine “avans” kelimesinin yazılmasına, kararın değiştirilen bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.272,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa
fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 15.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.