
Esas No: 2017/4299
Karar No: 2019/9686
Karar Tarihi: 21.10.2019
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/4299 Esas 2019/9686 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 10.06.2007 tarihinde, yaya müvekkilinin, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları aracın çarpması sonucu yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan ve 50.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili ve davalı ... şirketi vekili, davanın reddini savunmuş; diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
a)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 91/1. maddesinde, "İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur."; 85/1 maddesinde, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen
biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar."; 85/son maddesinde ise, "İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur." hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-l. maddesinde de, "Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder." şeklinde ifade edilmiştir.
Somut olayda, davacı taraf gerçekleşen trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle davacıya çarpan aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından maddi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece; makine mühendisi bilirkişinden alınan 11.10.2012 tarihli raporda, davalı sürücünün %40 oranında kusurlu olduğu belirtilmesine karşın davalı sürücünün tali kusurunun tazminatı gerektirecek ölçüde olmadığı gerekçesiyle hatalı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece, öncelikle davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan, Adli Tıp Şube Müdürlüklerinden veya üniversitelerin adli tıp kürsülerinden olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun rapor alınarak sonucuna göre de gerçek zararın tespiti için aktüerya uzmanından rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
b) Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, (818 sayılı BK"nun 47. maddesi) 6098 sayılı B.K.’nun 56.maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Belirtilen hususlar dikkate alındığında, olay tarihi, olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur durumu dikkate alındığında davacı için manevi tazminat verilmemesi doğru görülmemiş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozmanın kapsam ve şekline göre davacı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1-a-b) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.