Esas No: 2021/6025
Karar No: 2022/6144
Karar Tarihi: 25.05.2022
Danıştay 6. Daire 2021/6025 Esas 2022/6144 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/6025 E. , 2022/6144 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/6025
Karar No : 2022/6144
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACILAR) 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
II- (DAVALI) … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
2- …
3- …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi… İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara İli, Çankaya İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık ıslah edilmek suretiyle belirlenen 445.900,00-TL'nin adli yargı dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verilmesi üzerine, davacılar tarafından yapılan bireysel başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesinin 12/12/2018 tarih ve 2017/24116 sayılı kararı ile Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde, … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; dosya içerisinde bulunan ve … . Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:… sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda, adli yargı dava tarihi olan 30/12/2011 tarihi itibarıyla davaya konu taşınmazın m² birim değerinin 4.900,00 TL/m² olarak belirlendiği, davacıların hissesine düşen değerin toplam 445.900,00-TL olduğunun belirtildiği, davacıların mülkiyet haklarının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı, buna göre davacılara toplam 445.900,00-TL'nin ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince, 30/12/2011 tarihi itibarıyla davaya konu taşınmazın m² birim değerinin 4.900,00 TL/m² olarak belirleyen bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davacılara toplam 445.900,00 TL'nin ödenmesine karar verildiği, … İdare Mahkemesinde aynı parselden kaynaklı olarak başka bir hissedarın açtığı kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tam yargı davasında, davanın ilk olarak açıldığı … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dava dosyasında yer alan bilirkişi raporunda taşınmazın m² birim değerinin Mayıs 2011 itibariyle 2.950,00 TL olarak belirlendiği, Mahkemece bu değerlemeye dayalı olarak … tarih ve E:… , K:… sayılı kararla tazminata hükmedildiği, yine, … İdare Mahkemesinin E:… , E:… , E:… sayılı dosyalarında ise, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında yer alan bilirkişi raporunda yer verilen taşınmaza ait m² birim değerlerinin anılan dava dosyalarındaki dava tarihine yeni bir bilirkişi incelemesi neticesinde güncellenmek suretiyle belirlenen değere göre tazminat istemlerinin kabulüne karar verildiği, gelinen noktada, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında uyuşmazlığa konu taşınmazın m² birim değerinin Aralık 2011 itibarıyla 4.900,00 TL, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında uyuşmazlığa konu taşınmazın m² birim değerinin Mayıs 2011 itibariyle 2.950,00 TL olarak belirlendiği, bahse konu değerlemeler arasında uyumsuzluk bulunduğu, bu nedenle söz konusu bilirkişi raporlarının gerek bilirkişi incelemesinin ve değerlemenin yapıldığı tarih itibariyle güncelliğini yitirmesi, gerekse de değerleme açısından uyumsuzluk içermesi nedeniyle hükme esas alınmasının mümkün görünmediği sonucuna varıldığı, öte yandan, uyuşmazlığa konu parselin başka bir hissedarı tarafından … İdare Mahkemesinde açılan davada ise 22/10/2019 tarihinde mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda taşınmazın m² birim değerinin Mayıs 2015 itibariyle 3.000,00 TL olarak belirlendiği, söz konusu bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda anılan Mahkemece verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı karara karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusunun Dairelerinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile (tapuya tescile ilişkin açıklama yapılmak suretiyle) reddedildiği, … İdare Mahkemesinin E: … sayılı dosyasında uyuşmazlık konusu parselin değerini Mayıs 2015 itibariyle 3.000,00 TL/m² olarak belirleyen bilirkişi raporu bakılan dava dosyasında hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğünden, davacıların hisseleri için belirlenen 273.000,00 TL'nin değerlemenin yapıldığı Mayıs 2015'den itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmesi gerektiği, İdare Mahkemesi kararının, davanın 273.000,00 TL'lik kısmının kabulüne (Mayıs 2015'den itibaren işletilecek yasal faiziyle tazmini) ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından bu kısma yönelik davalı idarenin istinaf başvurusunun reddi, kalan kısımlar yönünden ise davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü ile bu kısım yönünden davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın 273.000,00 TL'lik kısmının kabulü ile anılan tutarın Mayıs 2015'den itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte hisseleri oranında davacılara ödenmesine ilişkin kısma yönelik istinaf başvurusunun reddine, davanın 172.900,00 TL'lik kısmının kabulüne ilişkin kısma yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bu kısmının kaldırılmasına, davanın bu kısmının reddine karar verilmiştir.
TARAFLARIN İDDİALARI : 1- Davacılar tarafından; Bölge İdare Mahkemesinin re'sen müdahaleyle bilirkişi raporu takdirini düşürüp yükseltmeye yetkisinin bulunmadığı, davacı tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada hazırlanan bilirkişi raporunda 4.900 TL/m² bedel tespit edildiği, Bölge İdare Mahkemesince başka bir Mahkemede daha düşük değer tespiti yapıldığı gözönüne alınarak bedelin indirilerek hüküm kurulmasının yanlış olduğu, soyut biçimde düşük değerli başka bir Mahkeme kararına üstünlük tanınmasının açıkça Kanuna aykırı olduğu, işbu dosyada hazırlanan bilirkişi raporunda emsal taşınmaz irdelemelerinde ve tespitlerinde hata bulunmadığı ileri sürülmektedir.
2- Davalı idare tarafından; taşınmazın Hazine adına tescili yapılacağından husumetin Maliye Hazinesine yöneltilmesi gerektiği, düzenleme ortaklık paylarının yeterli olmadığı durumlarda kamulaştırma yükümlülüğünün mücavir alan sınırları içinde belediyeye, mücavir alan sınırları dışında Valiliğe ait olduğu, davacıların taşınmazı kullanma imkanının kısıtlanmadığı, bedelin yüksek belirlendiği, davacının tapu hissesinin denetlenebilir şekilde tespit edilmediği, hüküm kurulmadan önce güncel tapu kaydının istenilmesi gerektiği, tescil hükmü kurulmadığı, davalı idare Harçlar Kanununun 13. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan harçların yargılama giderlerine dahil edilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ankara İli, Çankaya İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık ıslah edilmek suretiyle belirlenen 445.900,00-TL'nin adli yargı dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle davacı tarafından adli yargıda 10.000,00 TL'nin ödenmesi istemiyle 30/12/2011 tarihinde dava açılmış, 05/02/2013 tarihinde miktar 445.900,00 TL olarak ıslah edilmiş, anılan davada verilen görev ret kararının kesinleşmesi üzerine, süresi içerisinde 05/04/2016 tarihinde idari yargıda bakılmakta olan dava açılmış ve işbu dosyada, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince istinaf incelemesi aşamasında davaya konu taşınmazın m² birim değeri 2015 yılı Mayıs ayı itibarıyla 3.000,00 TL/m² olarak belirlenmiştir.
Dava konusu taşınmaz … tarih ve … sayılı Çankaya Belediye Meclisi kararıyla kabul edilen 1/1000 ölçekli "Yıldız Ticaret Bölgesi ve Hilal Mahallesi Islah İmar Planı"nda eğitim tesisi alanı olarak belirlenmiştir.
Davaya konu … ada, … parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarları tarafından taşınmazın imar planında eğitim tesisi olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık olan bedelin ödenmesi istemiyle açılan başka bir davada, … İdare Mahkemesinin E:… , K:… sayılı dosyasında bilirkişi incelemesi sonucunda davaya konu taşınmazın m² birim değeri 22/05/2015 tarihi itibarıyla 3.000,00 TL/m² olarak belirlenmiş ve anılan karar istinaf incelemesinden geçerek istinaf aşamasında kesinleşmiştir.
Davaya konu … ada, … parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarları tarafından taşınmazın imar planında eğitim tesisi olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık olan bedelin ödenmesi istemiyle açılan ve Dairemizin E:2022/1321 sayılı dosyasındaki davada, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… dosyasındaki bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve anılan bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın m² birim değeri olarak 17/05/2011 tarihi itibarıyla belirlenen 2.950,00 TL/m²'nin güncellenmesi suretiyle hüküm kurulmuştur.
Davaya konu … ada, … parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarları tarafından taşınmazın imar planında eğitim tesisi olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık olan bedelin ödenmesi istemiyle açılan ve Dairemizin E:2022/2253 sayılı dosyasındaki davada, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… dosyasındaki bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve anılan bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın m² birim değeri olarak 17/05/2011 tarihi itibarıyla belirlenen 2.950,00 TL/m²'nin güncellenmesi suretiyle hüküm kurulmuştur.
Davaya konu … ada, … parsel sayılı taşınmazın diğer hissedarları tarafından taşınmazın imar planında eğitim tesisi olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık olan bedelin ödenmesi istemiyle açılan ve Dairemizin E:2020/8580 sayılı dosyasındaki davada, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2011/233 sayılı dosyasındaki bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve anılan bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın m² birim değeri olarak 17/05/2011 tarihi itibarıyla belirlenen 2.950,00 TL/m²'nin güncellenmesi suretiyle hüküm kurulmuştur.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Görevli olmayan yerlere başvurma" başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; "Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun 15. maddesinde; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur...
Bilirkişilerce yapılan değer tespitinde, idare tarafından belgelerin mahkemeye verildiği gün esas tutulur." hükmü, Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
işbu dosya, … ada, … parsel parselin diğer hissedarları tarafından taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık olan bedelin ödenmesi istemiyle açılan davalara ilişkin Dairemizin E:2022/1321, E:2022/2253 ve 2020/8580 esasına kayıtlı dosyalar ile birlikte incelenmiştir.
Taşınmazın kısıtlandığından söz edilebilmesi için, taşınmazın uygulama imar planıyla kamusal kullanıma ayrılması, taşınmaz üzerinde özel kullanımın ve yapılaşmanın uygulama imar planı gereği hiçbir şekilde mümkün olmaması, uygulama imar planının onayından itibaren en az beş yıl süre geçmiş olması ve taşınmazın bu süre zarfında kamulaştırılmamış olması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru üzerine verdiği 05/10/2017 tarihli, Başvuru No: 2014/13547 sayılı sayılı kararında; "2942 sayılı Kanun’un 10. ve 11. maddeleri gereğince tarafların kamulaştırma kararı sonrasında bedel hususunda anlaşamamaları hâlinde taşınmazın bedeli adil ve hakkaniyete uygun bir şekilde mahkemece dava tarihi itibariyle tespit edilmelidir. Değer tespitinin dava tarihine göre yapılması, kanun gereği olduğu gibi dava sürecinde taşınmazın değerinde meydana gelecek artış veya azalışların bedele etki etmemesi ve bu şekilde bedel tespitine belirlilik kazandırmanın da gereğidir. Aksi hâlde taşınmazın değeri uzun süren davalarda artabileceği gibi azalabileceğinden, idare veya vatandaşlara olumsuz etkide bulunabilir." değerlendirmesine yer verilerek, taşınmazın değerinin dava tarihi itibarıyla yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
2577 sayılı Kanunun 9. maddesi hükmü uyarınca, adli yargıda açılan davanın görev yönünden reddi halinde, bu husustaki kararın kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde idari yargı mercilerinde dava açılması durumunda görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, idari yargı mercilerine başvurma tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Satış tarihi, dava tarihinden sonraki tarihli satış olan taşınmazların emsal taşınmaz olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Değer tespitinin gerçeğe en yakın şekilde yapılabilmesi için değer tespiti yapılmak üzere emsal alınan taşınmazın satış tarihinin, taşınmaz değerinin belirlendiği dava tarihine yakın olmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Taşınmazın değer tespiti yapılırken taşınmazın çevresinin imar durumu özellikleri dikkate alınarak, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan; mümkün olduğunca dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların emsal olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; davaya konu taşınmazın 1990 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlendiği ve uygulama imar planının onaylanmasının üzerinden beş yıl geçtiğinin görüldüğü, İdare Mahkemesince hükme esas alınan … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında alınan 21/11/2011 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın imar durumu ile yapılaşma koşulları yer almadığından emsal taşınmazın, dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan taşınmaz olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Ayrıca anılan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazın satış tarihinin 31/12/2002 tarihli olduğu, davanın adli yargıda 30/12/2011 tarihinde, görev ret kararı üzerine idari yargıda 05/04/2016 tarihinde açıldığı, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince hükme esas alınan … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda değer tespitinin 2015 yılı Mayıs ayı itibarıyla yapıldığı, ve raporun işbu dosyanın taraflarına tebliğ edilmediği, emsal taşınmazların satış tarihinin 22/05/2015 tarihi olduğu, emsal taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın değerini olumlu yada olumsuz yönde etkileyen hususlara ilişkin değerlendirmelerin somut olmadığı görülmüştür.
Bu durumda, dava tarihinden sonraki tarihli satışın emsal taşınmaz olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca adli yargı dava tarihi itibarıyla dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesi gerektiğinden, raporun bu nedenle hükme esas alınması mümkün olmadığından, İdare Mahkemesince, öncelikle dava konusu taşınmazın en son yürürlükte olan uygulama imar planındaki güncel hali ile davacının söz konusu taşınmazla mülkiyet ilişkisinin devam edip etmediği tespit edilerek ve sorumlu idare/idareler belirlenerek, taşınmazın uygulama imar planındaki güncel fonksiyonuna göre; dava konusu taşınmaza yakın mesafede, aynı yapılaşma koşullarına sahip, eş değer özellikleri olan; mümkün olduğunca adli yargı dava tarihine en yakın tarihli satışı gerçekleşmiş ve satış bedeli belirli olan taşınmazların seçilmesi suretiyle, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın adli yargı dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; temyize konu İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer yandan, İdare Mahkemesi kararı yargılama giderleri yönünden de temyiz edilmiş ise de, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda bu husus hakkında yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı İdarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 25/05/2022 tarihinde, kesin olarak, esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin İmar Kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve Kamulaştırma Kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece Kamulaştırma Kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, tazminat isteminin esası hakkında da inceleme yapılarak karar verilmesi nedeniyle İdari Dava Dairesi kararının buna ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.