Abaküs Yazılım
18. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5840
Karar No: 2016/10716
Karar Tarihi: 27.09.2016

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2016/5840 Esas 2016/10716 Karar Sayılı İlamı

18. Hukuk Dairesi         2016/5840 E.  ,  2016/10716 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak ... İli.... İlçesi 109 ada 35 parsel sayılı taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü:
    Dava, kamulaştırmasız el konularak taşınmazda enerji nakil hattı tesis edilmesi nedeniyle irtifak hakkı tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir
    1-11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun yeniden düzenlenen Geçici 6. maddesinde; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan taleplere ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.
    Yukarıda belirtilen Geçici 6. madde uyarınca; malik olan kişiler taşınmazlarına fiilen el konulması nedeniyle istedikleri tazminat şeklini belirterek (nakdi ödeme, idareye ait taşınmazın trampası, idareye ait taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tanınması veya imar mevzuatı çerçevesinde başka bir yerde imar hakkı kullandırılması) öncelikle idare ile uzlaşma yoluna başvurması, idarenin de kanunda belirtilen esaslar dahilinde oluşturulan kıymet takdir komisyonu marifetiyle taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak suretiyle idareye müracaat tarihindeki değerini tespit ettirmesi, müracaat tarihinden en geç 6 ay içerisinde 7201 sayılı Kanun hükümleri kapsamında bir tebligat ile talep sahibini uzlaşma görüşmelerine davet etmesi öngörülmüştür.
    Müracaat tarihinden itibaren 6 ay içerisinde talep sahibinin hiç uzlaşmaya çağrılmaması, uzlaşma görüşmelerine başlandıktan sonra 6 ay içerisinde sonuçlandırılmaması veya görüşmeler sırasında taraflar arasında uzlaşmazlık tutanağı tanzim edilmesi durumunda, bu tarihlerden itibaren 3 aylık süre içerisinde mahkemede dava açılması gerekmektedir.
    Yapılan yasal düzenlemelere göre uzlaşmak için idareye başvuru hususunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114.maddesi kapsamında sonradan giderilemeyecek bir dava şartı ve getirilen 3 aylık sürenin de hak düşürücü bir süre olduğu görülmektedir.
    2942 sayılı Kanuna eklenen Geçici 6.maddenin ilk tesis edildiği dönemde (30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa Geçici 6.madde eklenmiştir.} aynı metin yer almış olup bu yasa maddesine karşı, uzlaşmak için idareye başvurma hususunun dava şartı olarak öngörülmesi ve 3 aylık süre tanınmasına ilişkin getirilen düzenlemelerin hak arama özgürlüğüne ve mülkiyet hakkının kullanımına engel olduğu gerekçesiyle iptali istenilmiş, ...Mahkemesinin 01.11.2012 gün 2010/83-2012/169 sayılı kararında özetle;
    Dava dilekçesinde, malikin dava açma hakkını uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık sürenin uzlaşmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kullanmasını zorunlu tutan kuralın, hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği ve Anayasanın 36. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
    Altıncı fıkrada, taşınmazına kamulaştırma olmaksızın el atılan maliklerin öncelikle uzlaşma amacıyla idareye başvurmaları, altı ay içinde uzlaşma sağlanamaması ya da idarenin uzlaşmaya davet etmemesi halinde üç ay içinde dava açmaları öngörülmüştür. Buna göre, idare ile malik arasında uzlaşma sağlanamazsa, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık sürenin uzlaşmaya davet olmaksızın sona ermişse bu tarihten itibaren üç ay içinde malik tarafından dava açılabilecektir.
    Anayasanın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Bu hak, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne taşınması hakkını da kapsar. Anayasanın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte, bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da, Anayasanın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanarak bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir. Dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu açıktır. Ancak bu sınırlamalar Anayasanın 13. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz.
    Anayasanın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi, hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz. Dava konusu kural 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında meydana gelen kamulaştırmasız el atmalar nedeniyle açılacak davalar için malikin başvurusu üzerine idare ile malik arasında uzlaşma sağlanamazsa, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık süre uzlaşmaya davet olmaksızın sona ermişse bu tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre öngörmektedir.
    Hak arama özgürlüğü demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olup tüm bireyler açısından mümkün olan en geniş şekilde güvence altına alınmalıdır. Diğer taraftan hukuki işlem ve kuralların sürekli dava tehdidi altında bulunması hukuk devletinin unsurları olan hukuki istikrar ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmaz. Bu nedenle hak arama özgürlüğü ile hukuki istikrar ve hukuki güvenlik gerekleri arasında makul bir denge gözetilmelidir. Dava konusu kuralla getirilen süre sınırlamasının amacının geçmişte meydana gelen hukuka aykırılıklarla ilgili uyuşmazlıkların tasfiye edilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönüyle kural geçici bir nitelik taşımaktadır. Getirilen süre sınırlamasının amacının kamulaştırmasız el atma yoluyla kamu hizmetine tahsis edilmiş olan taşınmazlara ilişkin ihtilafların belli bir süre içinde çözümlenerek mülkiyet durumunun açıklığa kavuşturulmasını sağlamak olduğu açıktır. Kamu hizmetine tahsis edilen taşınmazların her an dava tehdidi altında bulunması kamu hizmetlerinin aksamasına neden olacağından açılacak davalar için bir süre sınırı getirilmesinde kamu yaran bulunmaktadır. Öngörülen hak düşürücü süre malikin başvurusu üzerine başlayan uzlaşma sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine işlemeye başlamaktadır. Üç aylık hak düşürücü süre bireyler açısından dava açmak için yeterli düşünme ve hazırlanma imkânı tanımaktadır. Bu nedenle, dava konusu kuralla getirilen sürenin hak arama hürriyetine ölçüsüz bir müdahale olduğu söylenemez. Ayrıca, bu sürenin hak aramayı aşırı derecede zorlaştıran ya da ortadan kaldıran, dolayısıyla hakkın özüne dokunan bir sınırlama olmadığı da açıktır." gerekçeleri ile yasal düzenlemelerin iptal talepleri reddedilmiş, böylece uzlaşma yoluna gidilmesi zorunlu bir unsur, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edilmesi veya altı aylık süre uzlaşmaya davet olmaksızın sona ermesi halinde bu tarihlerden itibaren işleyecek üç aylık sürede dava açılması da hak düşürücü süre olarak benimsenmiştir.
    Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava konusu taşınmaza fiilen el konulmasına ilişkin yer teslim tutanağı olmadığı ancak yanında enerji nakil hattı yapımına ilişkin 31/03/1982 tarihinde geçici kabul raporunun tanzim edildiği ayrıca 27/04/1983 tarihinde kesin kabul tutanağı düzenlendiği anlaşıldığından 04/11/1983 tarihinden önce taşınmaza fiilen el konulduğu anlaşılmıştır.
    Her ne kadar davacı vekilince uzlaşmak için idareye başvurulduğu belirtilmişse de mahkemece idareye yapılan başvurunun yukarıda açıklanan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6.maddesinde belirtilen nitelikleri taşıyıp taşımadığı, hangi tarihte müracaat edildiği, idarenin hangi tarihte cevap verdiği, uzlaşma görüşmelerine davet edip etmediği, taraflar arasında uzlaşmazlık tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, varsa hangi tarihte yapıldığı gibi hususları ayrıntılı olarak araştırıp tespitler yaptıktan sonra davanın yasada belirtilen 3 aylık süre de açılıp açılmadığı belirlenmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile bu yönde bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması,
    Kabule göre de;
    2-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6.maddesi uyarınca 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen el konulan taşınmazlarla ilgili bedel talep edilmesi halinde el atma tarihindeki nitelikleri esas alınarak değeri tespit edilmelidir. Dava konusu taşınmaza da bu tarihler arasında el konulduğu anlaşıldığından el koyma tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın imar planı içinde
    olup olmadığı, imar planı içinde ise ilk olarak imara alınış tarihi, ölçeği ve türü (nazım- uygulama), belediye ve diğer altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma gibi) yararlanma durumu, etrafının meskûn bulunup bulunmadığı, nazım imar planı içinde ise bu plandaki konumu, hangi amaçla plan kapsamına alındığı, yerleşim merkezine uzaklığı, belediye sınırları içinde bulunup bulunmadığı, beldenin gelişme yönünde olup olmadığı ilgili belediye başkanlığından sorularak taşınmazın niteliği (arsa-arazi) tespit edilerek arazi niteliğinde ise net gelir metoduna göre, arsa niteliğinde ise emsal satış karşılaştırması yapılmak suretiyle bedel tespit edilmesi gerekirken bu hususlar araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi