22. Hukuk Dairesi 2016/30762 E. , 2019/20868 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili davacının davalıya ait işyerinde 01.03.2005 tarihinden iş sözleşmesinin haksız feshedildiği 01.04.2009 tarihine kadar çalıştığını, sigortaya bildirimin yapılmadığını, 2005 ve 2006 yıllarının ücretinin tamamen, 2007 yılının 11 ve 12. Ayları hariç 2008 yılının 3. Ayı hariç ve 2009 yılının ilk iki ayı hariç geriye kalan tüm aylıklarının ödenmediğini belirterek davalı belediyedeki hizmetinin tespiti ile kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunarak, davacı ile aralarında hizmet ilişkisi bulunmadığını, geçmiş dönemde davacıya yaptırılan bazı işlerin karşılığının ödendiğini, taleplerin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, hizmet tespitine yönelik talep tefrik edilerek bekletici mesele yapılmış, kesinleşen hizmet tespiti davasının sonucuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının ödenmeyen ücret alacağının miktarı konusunda uyuşmazlık vardır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.Somut olayda, davacının çalıştığı süre içerisinde 5 aylık ücreti dışında ödeme yapılmadığının kabulü ile 2009/4 aydaki asgari ücrete göre geriye doğru tüm aylar için hesaplama yapılmıştır.Öncelikle ücretin ödendiğinin ispat yükü davalıdadır. Ancak yaklaşık 4 yılı bulan çalışma süresi içerisinde hiç ücret ödenmeksizin çalışmaya devam ettiğinin kabulü de hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacıyı işe alan ve çalıştıran eski Belediye Başkanı tanık Fahrettin Kılınçkıran “davacının ücretini kendi aylığımdan elden veriyordum, buna ilişkin kayıt falan tutmuyorduk, davacıya çalıştığı süre boyunca aylıkları ödendi, ancak ödenmeyen aylar da olmuş olabilir, bunu tam olarak hatırlamıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Hizmet tespiti ile birlikte açılan bu davada yeminli dinlenen davacı tanıkları 10-12 aylık ücretinin kaldığını davacının kendisinden duyduklarını dile getirmişlerdir. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, yaklaşık 4 yıllık çalışma süresi boyunca davacıya ücret ödenmediğinin kabulü hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacı asilin tanıkların beyanına karşı beyanı alındıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre de ücret alacağının ait olduğu dönem asgari ücret tutarı esas alınarak hesaplanması gerekirken tüm aylar için 2009/4.ay 666.00 TL brüt asgari ücretten hesaplama yapılması da isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Bu nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,12.11.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.