Esas No: 2021/1613
Karar No: 2022/6136
Karar Tarihi: 25.05.2022
Danıştay 6. Daire 2021/1613 Esas 2022/6136 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/1613 E. , 2022/6136 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/1613
Karar No : 2022/6136
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1-… 2- …
3-… 4- …
5-… 6- …
7-… 8-…
9- … 10-…
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık ıslah edilmek suretiyle belirlenen 961.500,00-TL'nin adli yargı dava tarihinden itibaren işletilecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 29/01/2018 tarih ve E:2018/299, K:2018/660 sayılı kararıyla onanması üzerine, davacılar tarafından yapılan bireysel başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesinin ... tarih ve ... sayılı kararı ile Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte kaldırılmasına, davacıların tazminat isteminin kabulü ile …, … ve … için ayrı ayrı 69.000,00-TL, …, … ve … için ayrı ayrı 31.500,00-TL, … için 190.500,00-TL, … için 195.750,00-TL, … için 177.750,00-TL ve … için 96.000,00-TL olmak üzere toplam 961.500,00-TL tutarındaki tazminatın, … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … sayılı esasına kayden görülen ilk davanın açıldığı tarih olan 21/07/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesi, Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, … Mahallesi'nde bulunan, … ada, … parsel sayılı taşınmazın tapuda davacılardan .., … ve …'ın muris …'ın mirasçıları olarak veraseten iştirakle adına kayıtlı olan 276/10049 oranında, …, … ve … adına kayıtlı olan her biri için 42/10049 oranında, … adına kayıtlı olan 257/10049 oranında, … adına kayıtlı olan 261/10049 oranında, …' adına kayıtlı olan 237/10049 oranında ve … adına kayıtlı olan … oranında hisselerinin tapu kaydının iptal edilerek davalı idare adına tapuya kayıt ve tescili yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun; davanın kabulü yolunda … İdare Mahkemesi'nce verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın; uyuşmazlık konusu taşınmazdaki davacıların hissesi için tespit edilen değerin karşılığı olan 961.500,00-TL tazminatın … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… esasına kayıtlı dosyasında dava açma tarihi olan 21/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacılara ödenmesine ilişkin kısmına yönelik istinaf başvurusunun reddine; Mahkeme kararının; hüküm kısmında yer alan "taşınmazın davacılar hissesine isabet eden kısmının davalı idare adına tapuya tesciline" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, bu yönden "Bu aşamada mahkeme kararının uygulanması aşamasında taraflarca yapılacak işlemlerin de açıklanması gerekmektedir" başlığı altında yer verilen açıklamalarla birlikte düzeltilmesine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazın imar durumu ile yapılaşma koşullarına yer verilmeksizin dava konusu taşınmazın değer tespitinin yapıldığından Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairelerince verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde, temyiz incelemesi sonucu Danıştay'ın kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan kamulaştırmasız el atma davalarından farklı olarak; 3194 sayılı Kanun kapsamında açılan davalar olduğundan hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibarıyla talep edilen miktar için dava tarihinden, miktar artırım (ıslah) dilekçesiyle artırılan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında istinaf incelemesi yapılan Mahkeme kararına dayanak alınan bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmazın değerinin adli yargı dava açma tarihi dikkate alınarak, 21/07/2011 tarihi itibarıyla hesaplandığı, ıslah dilekçesinin ise 19/11/2012 tarihinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi kaydına girdiği, İdare Mahkemesince hükmedilen bedelin tamamına adli yargı dava tarihinden itibaren (21/07/2011) yasal faiz işletilmesine hükmedildiği anlaşılmakla, dosyanın geldiği aşama dikkate alınmak suretiyle, temyiz incelemesi yapılan Bölge İdare Mahkemesi kararına, karardaki ''istinaf başvurusunun reddine'' ifadesinden önce gelmek üzere, ''...Mahkeme kararının hüküm kısmında yer alan '"..davacıların tazminat isteminin kabulü ile …, … ve … için ayrı ayrı 69.000,00-TL, …, … ve … için ayrı ayrı 31.500,00-TL, … için 190.500,00-TL, … için 195.750,00-TL, … için 177.750,00-TL ve … için 96.000,00-TL olmak üzere toplam 961.500,00-TL tutarındaki tazminatın, … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … sayılı esasına kayden görülen ilk davanın açıldığı tarih olan 21/07/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine..." ifadesi, '"... davacıların tazminat isteminin kabulü ile …, … ve … için ayrı ayrı 69.000,00-TL, …, … ve … için ayrı ayrı 31.500,00-TL, … için 190.500,00-TL, … için 195.750,00-TL, … için 177.750,00-TL ve … için 96.000,00-TL olmak üzere toplam 961.500,00-TL'nin 60.000-TL'lik kısmına adli yargı dava tarihi olan 21/07/2011 tarihinden itibaren, 901.500,00-TL'lik kısmına ise ıslah tarihi olan 19/11/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine..." şeklinde düzeltilerek'' ifadesinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesine, .. Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, anılan kararın belirtilen şekilde düzeltilerek ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 25/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin İmar Kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve Kamulaştırma Kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece Kamulaştırma Kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, tazminat isteminin esası hakkında da inceleme yapılarak karar verilmesi nedeniyle İdari Dava Dairesi kararının buna ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.