5. Ceza Dairesi Esas No: 2014/9363 Karar No: 2017/4888 Karar Tarihi: 09.11.2017
Görevi kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2014/9363 Esas 2017/4888 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir avukatın vekalet ilişkisi kapsamında bir müvekkilinin icra dosyası hakkında bilgi vermediği ve bono aslını iade etmediği için görevini ihmal ettiği ve başka bir sanığın da müvekkilinin alacağını tahsil etmek için başlattığı icra takibi sırasında yapılan haciz işlemlerinin kaldırılması eylemini gerçekleştirdiği gerekçesiyle görevi kötüye kullanma suçundan mahkum edilmişti. Ancak Yargıtay, sanıkların savunmaları ve vekalet ilişkisi nazara alınarak hukuki durumlarının ayrı ayrı irdelenip tayin edilmesi gerektiği kanaatine varmıştır. Bu nedenle mahkeme kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, davada CMUK'nın 318. maddesi ve 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmiştir.
5. Ceza Dairesi 2014/9363 E. , 2017/4888 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Görevi kötüye kullanma HÜKÜM : Beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi; Katılanın hak ve yetkisi bulunmadığından katılan ve vekilinin duruşmalı inceleme istemlerinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 318. maddesi gereğince reddi ile incelemenin duruşmasız olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü: ....Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanıklardan ...’ün katılan tarafından vekalet ilişkisi kapsamında 14/12/2009 tarihinde keşide edilen ihtarnameye rağmen katılana icra dosyası hakkında bilgi vermediği gibi bono aslını da iade etmediği ve bu şekilde görevini ihmal ettiği hususunun sübut bulduğu, ayrıca katılan tarafından sanık ...’in vekil tayin edilmesi üzerine alacağın tahsili için Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğünün 2007/11581 E. sayılı dosyasında icra takibi başlattığı ve takip borçlusunun gayrimenkullerine haciz işlemi tesis ettiği ancak bir süre sonra katılanın bilgisi ve talimatı olmaksızın söz konusu gayrimenkuller üzerindeki hacizlerin yanında çalışan diğer sanık ... tarafından kaldırıldığı ve bu suretle alacağın tahsilinin güçleştirilerek katılanın mağduriyetine sebebiyet verdiklerinin iddia edildiği ve bu fiilin de sübut bulduğu, ancak sanık ...’in savunmasında; yanında çalışan ....’e dosyadaki hacizlerin kaldırılması hususunda “aşkın hacze göre işlem yap” demesine rağmen ....’in gayrimenkuller üzerindeki hacizlerin tamamını sehven kaldırdığını belirttiği, diğer sanık ...’in savunmasında ise; suç tarihinde adliyede bulunduğu esnada işvereni ....’in kendisini telefon ile aradığı ve “tapudaki haczi kaldır” demek suretiyle dosyadaki tüm hacizlerin fek edilmesine dair talimat verdiği şeklindeki beyanları birbiriyle çeliştiğinden, gayrimenkuller üzerindeki hacizlerin kaldırılması eylemine ilişkin olarak sanıkların konumları ve katılan ile aralarındaki vekalet ilişkisi nazara alındığında bu savunmalardan hangisine neden itibar edildiğinin karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre sorumluluklarının ayrı ayrı irdelenip hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması, Dosya içeriğine göre 30/05/2008 olan suç tarihinin karar başlığında 12/04/2010 olarak yanlış gösterilmesi, Kanuna aykırı, katılan ve vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.