17. Hukuk Dairesi 2016/20491 E. , 2019/9672 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın reddine ilişkin verilen hüküm, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl davada, davacı vekili; davacıya ait iş merkezinin davalı nezdinde sigortalı olduğunu; sigortalı yerde 02.02.2011 tarihinde hırsızlık, 21.03.2011 tarihinde ikinci hırsızlık ve 28.03.2011 tarihinde hırsızlık sonucu su baskını nedeniyle hasar oluştuğunu; zararın teminat dışı olduğu gerekçesiyle davalının ödeme yapmaktan kaçındığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL tazminatın olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen davada, davacı vekili; asıl davaya konu hırsızlık ve hırsızlık sonucu oluşan su baskını nedeniyle oluşan hasarlar ile kira kaybı zararından davalının sorumlu olduğunu, asıl davada yargılama sürdüğü ve zamanaşımı süreleri dolmak üzere olduğundan eldeki davanın açıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla
20.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 14.03.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 66.730,81 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davaya konu edilen hasarların teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; asıl davanın kısmen kabulü ile 21.538,00 TL tazminatın 14.313,00 TL"lik kısmının 05.04.2011 ve 7.225,00 TL"lik kısmının 29.05.2011 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine; birleşen dava yönünden ise, boş vaziyette ve elektriği kesik olan binanın 2. bodrum katına zaman içinde dolan suların hasara neden olduğu ve davaya konu dahili su hasarının ani ve beklenmedik olması şartı gerçekleşmediğinden zararın teminat dışı olduğu gerekçesiyle, birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; taraflar arasındaki poliçenin tanzim edildiği tarihin 2 ay öncesinden beri boş olan sigortalı iş merkezinin, sigorta süresi içinde kiraya verilemeyişinde davalının sorumluluğunu gerektirir bir sebep bulunmadığından, kira kaybına ilişkin tazminat talebinin reddi kararında bir isabetsizlik görülmemesine göre; asıl ve birleşen davada davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl ve birleşen dava, işyeri sigorta poliçesi kapsamında tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde, sigortalı işyerinde gerçekleşen 2 ayrı hırsızlık olayı ile su basması olayından kaynaklanan hasar bedellerinin tazmini talep edilmiş; mahkemece, benimsenen 21.10.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda, hırsızlık olaylarından kaynaklanan hasar bedeli olarak toplam 21.538,00 TL. hüküm altına alınmıştır. Anılan raporda; davacı tarafından talep edilen hasar bedellerinin belirlenmesi konusunda herhangi bir irdeleme yapılmadan, sadece davalı ... şirketi tarafından alınan eksper raporlarındaki bedellerin uygun bulunduğunun belirtilmesi ile yetinilmiştir. Bilirkişilerce esas alınan eksper raporlarında, hırsızlık olayları nedeniyle oluşan hasar bedelleri arasında elektrik tesisatına ait unsurlar ile
klima gibi demirbaşların da yer aldığı; ancak, mahkemenin hükme esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişi heyetinde, hasar gören sigortalı unsurlar konusunda uzmanlığı bulunan tüm bilirkişilerin yer almadığı görülmektedir. Bu haliyle, rapor hükme esas almaya elverişli olmadığı gibi elektrik ve makine mühendisi bilirkişilerin yer almadığı heyetin oluşumu da eksiktir.
3-Davacı taraf, su basması hasarından da davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş; mahkeme ise, boş vaziyette olan sigortalı binanın 2. bodrum katına zaman içinde dolan suların hasara neden olduğu, dahili su hasarının ani ve beklenmedik olması şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle, bu talebin reddine karar vermiştir.
Davacının olaydan sonra davalı sigortacıya yaptığı hasar ihbarında; Şubat ve Mart aylarında gerçekleşen aşırı yağışlar nedeniyle şehir şebekesinden geri tepen pis sular ile duvar diplerinden sızan suların bina bodrum katında 2 metre birikmesiyle hasar oluştuğu şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.
Davalının düzenlediği poliçenin ön yüzünde "dahili su" rizikosu yönünden standart teminat verildiğinin yazılı olduğu; poliçe içeriğine bu riziko bakımından herhangi bir özel şart ya da düzenleme konulmadığı dikkate alındığında, davacının iddia ettiği hasara ilişkin değerlendirmenin, Yangın Sigortası Genel Şartları"na göre yapılması gerektiği açıktır. YSGŞ"nın A.3. maddesinde ek teminat verilebilecek haller kapsamında dahili su hasarı da sayılmıştır. Anılan genel şartların dahili su hasarı özel klozunun 2. bendinde "yağmur sularının, kar veya buzların erimesi sonucu meydana gelen suların, çatı veya saçaktan sızması; su olukları veya yağmur derelerinin tıkanması veya taşması sonucunda bina içine giren suların doğrudan sebep olacağı zararlar" ve 6. bendinde "şehir su şebekesinin arızası nedeniyle sebep olacağı zararlar" dahili su hasarı kapsamında tazmini gereken zararlar olarak kabul edilmiştir.
Davacının hasar başvurusundaki oluşa ilişkin beyanları; davalının bu olaydan sonra aldığı eksper raporundaki tespitler ile dahili su hasarına ilişkin genel şartlardaki özel klozda ani ve beklenmedik olma gibi bir şartın bulunmadığı gözetildiğinde; mahkemenin su hasarına ilişkin değerlendirmesi de hatalı olmuştur.
Açıklanan tüm bu maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; davaya konu hırsızlık ve su basması olaylarında hasara uğrayan sigortalı unsurların niteliği dikkate alınarak, makine mühendisi ve elektrik mühendisi bilirkişilerin de dahil edileceği başka bir bilirkişi heyetinden, tüm dosya kapsamına (eksper raporları, davacının hasar başvurusundaki beyanları, ceza soruşturmasındaki olay yeri tespit tutanaklarında zarar gördüğü tespit edilen unsurlar vs) göre, davacının hırsızlık ve su basması nedeniyle talep edebileceği zarar bedellerinin belirlenmesi konusunda, denetime elverişli, gerekçeli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
4-Mahkemece, davaya konu ilk hırsızlık olayından sonra iş merkezinde güvenlik görevlisi bulundurmak suretiyle önlem almayan ve özensizliği ile ikinci hırsızlık olayının gerçekleşmesine neden olan davacının % 50 kusurlu olduğu kabul edilerek, ikinci hırsızlıktan doğan hasar bedelinden % 50 müterafik kusur indirimi yapılmıştır.
Davalının tanzim ettiği işyeri sigorta poliçesi, Yangın Sigortası Genel Şartları ile Hırsızlık Sigortası Genel Şartları"na tabi biçimde ve hırsızlık rizikosu bakımından poliçede ayrıca bir özel şart (davacı sigortalının alması gereken özel güvenlik önlemi vs.) konulmaksızın düzenlenmiştir. Sigortanın, genel ve özel şartlar dahilinde hırsızlık rizikosu bakımından koruma sağladığı; sigorta genel şartlarında ve poliçenin özel şartlarında davacıya ait sigortalı bina için özel koruma önlemi olarak güvenlik görevlisi tahsis etme yönünde bir yükümlülük bulunmadığı; davacının ilk hırsızlık olayından sonra bina kapı- camları gibi giriş noktalarında gerekli tamirleri yaptırdığının dosya kapsamından anlaşıldığı dikkate alındığında, güvenlik görevlisi bulundurmama sebebiyle davacının % 50 müterafik kusurlu olduğu gerekçesiyle tazminattan indirim yapılması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya geri verilmesine 21/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.