7. Hukuk Dairesi 2013/25568 E. , 2014/4505 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 18. İş Mahkemesi
Tarihi : 06/12/2012
Numarası : 2012/25-2012/939
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 28.05.2013 günü belirlenen saatte temyiz eden davalı Anadolu Ajansı T.A.Ş. vekili Av.F. C.. ve karşı taraftan davacı V.. G.. vekili Av.M. S.. geldiler, gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi.Gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili dava dilekçesinde kıdem tazminatına, en yüksek banka mevduat faizi işletilmesini talep etmiş olup, mahkemece de kıdem tazminatının en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Davacı Basın İş Kanununa tabii olup Basın İş Kanununda kıdem tazminatına en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi yönünde bir düzenleme mevcut değildir. Dosyaya fotokopisi sunulmuş olan, Toplu İş Sözleşmesini 13/5 maddesinde kıdem tazminatı ve en yüksek banka mevduat faizi işleteceği düzenlenmiş ise de bu Toplu İş Sözleşmesinin hangi döneme ait olduğu anlaşılamamaktadır. En son Toplu İş Sözleşmesi getirtilerek gerek yasal düzenleme gerekse Toplu İş Sözleşmesinde ki düzenleme birlikte değerlendirilerek kıdem tazminatına işletilecek faiz üzerinden değerlendirme yapılarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf yararına takdir olunan 1100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 25/02/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Muhalefet Şerhi
Somut olayda davacının, geri çevirme kararı üzerine dosyaya sunulan belgelerden Van depremini izlemekle görevlendirildiği, 28 Ekim 2011 günü Van"dan ayrıldığı, 4 Kasım 2011 günü işveren tarafından 5-7 Kasım 2011 tarihlerinde bir derneğin Uganda"daki faaliyetini izlemek üzere görevlendirildiği, bunun akabinde 7 Kasım"dan itibaren Somali"ye geçerek bu ülkedeki çalışmaları takip etmesinin istendiği,
Ancak; davacının “beni kimse bu göreve gönderemez” tarzında etrafındakilere bağırıp çağırarak bu görevlendirmeyi kabul etmeyerek görev yazısını tebellüğ etmemek için, izinsiz ve habersiz bir şekilde, saat 12.47 sıralarında işyerinden ayrıldığı, aynı içerikli görevlendirmenin bu defa noter kanalı ile aynı gün kendisine tebliğ edildiği, davacının ayrıca 7-8-9 Kasım 2011 günlerinde Uganda ve Somali"ye gitmediği, bu haliyle işverenin yaptığı görevlendirmenin gereğini yerine getirmediği, 10 Kasım 2011 tarihinden 17 Kasım 2011 tarihine kadar doktor raporu alarak işe gitmediği, sunulan hizmet sözleşmesine göre kendisine verilen işleri yapmakla yükümlü olduğu ve hizmet akdinin en temel unsurlarından biri olan "hizmet edimini" hiçbir mazereti olmadan yerine getirmediği, taraflar arasında mevcut TİS(Toplu İŞ Sözleşmesi)"nde dini bayramlarda ve diğer tatil günlerinde çalıştırılmasının yasaklandığına ya da görevlendirilemeyeceğine dair hüküm bulunmadığı, görev tanımında da baş muhabirin verdiği görevleri yerine getirmesi gerektiğinin açıkça yazılı olduğu,
Disiplin Kurulu"nun toplanarak 10.11.2011 günü bu nedenlerle iş sözleşmesini feshettiği, fesih ihbarının davacının işyerinde bulunmaması nedeniyle 16.11.2011 tarihinde de kendisine noterden gönderildiği, yukarıda özetlenen sürece göre davacının iş sözleşmesinin işverence haklı nedenlerle feshedildiği, kaldı ki; 2010 yılında işverence, hakedişi hatırlatılarak emekliye ayrılmayı isteyip istemediği kendisine sorulduğunda yaklaşık 2 yıl emekli olmayı düşünmeyip, çalışmak istediğini, 31.03.2012 tarihine kadar emekli olmak istemediğini bu şekilde açıkça bildiren davacının işçi ile işveren arasında hizmet akdinin kurulması ve devamı esnasında karşılıklı olarak bulunması gereken "karşılıklı güven, bağlılık ve sadakat ilkesine" aykırı olacak şekilde ve özellikle iş akdinin davacıya bakan yönüyle en temel yükümlülüğü olan emek ve hizmet edimini hiçbir meşru mazereti de olmadığı halde, yerine getirmekten kaçınma ve işverence kendisine verilen görevi bu şekilde kabul etmeme şeklinde dile getirilen davranışları nedeniyle işyeri disiplin kurulunca 10.11.2011 günü alınan "fesih kararını" bertaraf etmek amacıyla, serbest iradesiyle daha önce beyan ettiği iradesine açıkça aykırı bir şekilde bu defa, emekli olmak istediğini ve bu nedenle iş akdini kendisinin feshettiğini son çare olarak beyan etmiş olması karşısında, işverenin her türlü iyiniyetli girişim ve çabasına rağmen her hakkın "iyiniyet kurallarına aykırı bir şekilde kullanılamayacağı" kuralına aykırı bir biçimdeki davranışının, samimiyet ve dürüstlük kurallarına uygun olduğundan ve gerçek iradesinin samimi olarak emekli olma isteğine bağlı olduğundan söz edilemez.
Ayrıca; davacının emeklilik nedeniyle feshi ihbarda bulunması, işverenin haklı nedenle feshinden sonra olduğu, zaten bu şekilde işverence feshedilmiş iş sözleşmesinin ikinci kez feshedilemeyecek olması nedeniyle davacının kıdem tazminatı talebinin reddi yerine, yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olup, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının yerinde olduğu değerlendirilip, kararın özellikle bu gerekçeyle bozulması gerekirken, sadece yazılı şekilde eksik gerekçeyle bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum.