14. Hukuk Dairesi 2015/12070 E. , 2018/1362 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.07.2008 gününde verilen dilekçe ile imar ihyaya dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, dava konusu ... Köyü 1200 (228) parsel sayılı taşınmazın ihdasen Hazine adına tescil edildiğini ve ... Belediyesince birçok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğunu, daha sonra aynı bölgede ... Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesi yapıldığını; ancak, anılan şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek, imar uygulamaları sonucu park alanında kalıpta 1200 sayılı kadastral parsele isabet eden 640 m²"lik kısmının tapu kaydının iptali ile düzenleme öncesi kök parsele dönüştürülerek Hazine adına tescili suretiyle eski hale iadesinin sağlanmasını talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece ... Belediyesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine dair verilen ilk karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 08.02.2011 tarihli ve 2010/10852 Esas, 2011/1059 Karar sayılı ilamı ile “ ... Davacı hazine adına ihdas yoluyla tescil edilen taşınmazın davalı ... Belediyesine devri ile anılan taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak münferit imar parsellerinin oluştuğu ve bir kısım bölümlerin de park, yeşil alan, orman özelliği ile sicil harici bırakıldığı ve ... belediyesinin 37 nolu imar uygulamasının İdari yargı yerinde iptal edilerek kesinleştiği, böylece imar ile oluşan gerek imar parseline ilişkin sicil kayıtlarının ve gerekse park, yeşil alan, orman gibi imarla tescil harici bırakılma işleminin hukuki dayanaktan yoksun kaldığı ve imar işlemine dayanan hukuki durum ile sicil kayıtlarının yolsuz hale düştüğü, böylesi bir durumda da kadastro parselinin mülkiyet ve geometrik duruma ihyasının gerekeceği, bu duruma göre park, yeşil alan ve orman nitelikli yerlerin kadastro parseli kapsamında kaldığı keşfen belirlendiğine ve bu işlemlerin dayanağı idari tasarruf iptal edildiğine göre, taşınmazın niteliğinin park, yeşil alan ve orman olması neticeye etkili olmayıp davanın kabul edilerek kadastro parselinin ihyasına karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin doğru olmadığı, kabul tarzı itibarıyla da imar ile oluşan dava dışı imar parsellerinin malikleri var ise onların da böylesi bir davada yer almaları zorunlu iken bu parsel maliklerine davada yer verilmeksizin neticeye gidilmesinin de isabetsiz olduğu ” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, ... Belediyesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dahili davalı ... hakkında husumet yokluğundan davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise eski hale ihya isteğinin kabulüne dair verilen hükmün davalı ... vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.02.2013 tarihli ve 2012/13158 Esas, 2013/2015 Karar sayılı ilamı ile “ ... Ancak, mahallinde yapılan uygulama neticesinde alınan 29.01.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda; çekişmeye konu kök parselin imar planı uygulaması sonunda 8 m2"lik ve 22 m2"lik bölümlerinin 5627 ada 4 nolu imar parselinde, 29 m2"lik bölümünün ise 5627 ada 5 nolu imar parseline isabet ettiğini bildirdiği halde, bu raporu düzenleyen bilirkişilerden harita mühendisi ..."dan alınan 05.2012 tarihli ek raporda ise; bu defa yeniden yapılan incelemede 8 ve 22 m2"lik bölümlerin 5627 ada 2 nolu imar parseline, 29 m2"lik bölümünün ise 5627 ada 3 nolu imar parseline isabet ettiğini belirttiği, ne var ki, kök parselin isabet ettiği imar parselleri yönünden çelişkili iki rapor düzenlemesine rağmen, raporlar arasındaki bu çelişki giderilmeden ve ek rapora neden üstünlük tanındığı belirtilmeden, öte yandan iptaline karar verilen 5627 ada 2 ve 3 nolu imar parsellerinin sicil kayıtlarının getirtilip, maliklerinin davada taraf olarak yer alıp almadıkları denetlenmeden sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca; imar düzenlemesi konusunda uzman harita mühendisi olan üç kişilik bilirkişi marifeti ile mahallinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu kök parselin, imar uygulamaları neticesinde oluşan hangi imar parselleri içerisinde kaldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, bu konuda bilirkişilerden infaza elverişli krokili rapor alınması, ondan sonra kök parselin isabet ettiği imar parsellerinin sicil kayıtlarının eksiksiz getirtilerek, davada taraf olarak yer almayan imar parsel maliklerinin davada yer almalarının sağlanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uymasıyla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re"sen gözetilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; dava konusu ihyası talep edilen 1200 parsel sayılı taşınmazın ihdasen Hazine adına kaydedilerek farklı bir ifadeyle mülkiyeti kayden Hazine"ye ait iken imar uygulamasına tabi tutulduğu tartışmasızdır. Davadaki istek de, anılan ihdas parselinin ihyasına yöneliktir.
O halde, dava konusu 1200 parsel sayılı taşınmazla davacı Hazine"nin mülkiyet ilişkisi açık olup, somut olayda 775 sayılı Yasanın mülga 3. maddesinin uygulama yeri yoktur.
Hal böyle olunca; mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle, dava konusu 1200 sayılı parsel hakkında gerek ... Belediyesi gerekse de ... Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulamalarının iptal edildiği ve oluşturulan imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanaklarının kalmadığı gözetilmek suretiyle; anılan kadastral parsel sınırları üzerinde, iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar ile miktarları açıkça belirlenerek, bu kısımlara ilişkin imar sicil kayıtlarının iptali ile 1200 sayılı kök parsel sınırları içinde kalan park alanıyla birlikte kök parselin ihyası ve Hazine adına tesciline hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.