11. Hukuk Dairesi 2018/4796 E. , 2019/7978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 10/05/2018 tarih ve 2018/140-2018/219 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili; davalının "... Panelleri ve Yenilenebilir Enerji Tasarım Yatırım San. ve Tic. Ltd. Şti." müdürü olduğunu, şirketin iştigal konusu ile ilgili pazarlama alanını kendi ve ortağı olduğu şirketleri lehine kullandığı ve haksız rekabette bulunduğunu, güneş enerjisi kolektörleri ve kurutucularının üretimini ve pazarlamasını yaparak bunlar için patent başvurularında bulunduğunu, öğrendiği bilgileri kendi ve ortağı olduğu “Polser Şeffaf Çatı Örtüleri San. ve Tic. A.Ş.”, “Yapımar Yapı Malzemeleri Tas. İnş. Turizm San. Tic. Ltd. Şti.”, “Polimar Yapı Malz. San. ve Tic. A.Ş.” lehine kullanarak şirketin müşteri ve pazar payını azalttığını, müvekkilini piyasada zor durumda bıraktığını, "... Panelleri ve Yenilenebilir Enerji Tasarım Yatırım San. ve Tic. Ltd. Şti."nin faaliyet göstermesini engellediğini ileri sürerek haksız rekabetin tespitini ve men"ini, önlenmesini, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili; müvekkili ile davacının “tekstil esaslı hava ısıtıcı güneş kolektörü” vb. ürünlerin araştırma, geliştirme, üretim ve tanıtım çalışmalarının 3 yıldır birlikte yürütüldüğünü, masrafların müvekkili şirketin de içinde yer aldığı “Çınar Grubu”
şirketleri tarafından üstlenildiğini, çalışmalar sonucunda bahsedilen ürünün en randımanlı halini aldığını ve seri üretimi yapılacak hale geldiğini; ürünün seri üretiminin ve pazarlamasının da müvekkili ile ortak aldıkları bir kararla birlikte yapılması konusunda anlaşıldığını, bu amaçla davacı ile davalının ortağı ve müdürü olduğu Yapımar Yapı Malz. Tas. İnş. Tic. Ltd. Şti."nin ortak olduğu "... Panelleri ve Yenilenebilir Enerji Tasarım Yatırım San. ve Tic. Ltd. Şti."nin kurulduğunu, davacı ve davalının her ikisinin birlikte adı geçen şirketin müdürü olduğunu, Çınar Grubu şirketleri yönetim kurulu başkanı ... ile tanıtım çalışmalarına devam edildiğini, Aydın ve civarında incir kurutma alanlarında denenerek çok başarılı sonuçlar alındığını; şirket ana sözleşmesinin 3. maddesine aykırı olarak davacının davalıya haber vermeden patent hakkını almak için patent enstitüsüne başvurduğunu, iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili; müvekkili şirketin üretip"Solarpol" markası ile piyasaya sürmeye karar verdiği "tekstil esaslı hava ısıtıcı güneş kollektörleri"nin pazarlamasını ve kurulumunu yapmak üzere, kollektör kutularını ve şeffaf CTP üst örtülerini temin ettiği Çınar Grubu Şirketlerinden olan Yapımar ile birlikte % 50"şer ortak olarak ... Firmasının kurulduğunu, 25/02/2011 tarihinde işe başlayan ..."i müşterek imzayla temsile yetkili müdürler olarak ... ve ..."ın seçildiklerini, bilahare Çınar Grubu şirketlerinden olan davalının, ..."in müdürü ..."ın pozisyonu sayesinde diğer müdür ..."ndan öğrendiği bilgi ve know-howla hava ısıtıcı güneş kollektörleri üretmekle kalmayıp bu kollektörleri sanki Teks-Tar"ın ürettiği Solarpol hava ısıtıcı güneş kollektörleriymiş gibi Solarpol markasıyla pazarlamaya başladıklarını ileri sürerek davalının haksız rekabetinin önlenmesini, davalı şirketin bastırmış olduğu "solarpol güneş kollektörleri ev uygulamaları" ve "solarpol güneş kollektörlerinin sanayide ve ziraatte kullanımı" prospektüslerinin toplatılıp imha edilmesini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; faydalı model belgesinin sahibinin ... olması sebebiyle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, 20/04/2011 tarihinde düzenlenen fuarda müvekkili şirketin standında dağıtımı yapılan broşürlerin içeriği ve resimlerin ... ve yanında çalışan makina mühendisi Koray Sevinç tarafından hazırlandığını ve tamamının dağıtıldığını, halihazırda bulunan bir broşür ve prokpektüsün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre asıl davada; haksız rekabetin mevcut olduğunun tespiti davasının organ sıfatıyla hareket eden kişilere karşı açılamayacağı, zira organın şirket adına hareket ettiği, dolayısıyla haksız rekabet iddiası bakımından asıl davaya ilişkin husumetin ..."a yöneltilemeyeceği gerekçesiyle pasif dava ehliyeti yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, birleşen davada ise; davacı Teks - Tar Güneş Enerjileri Isıtma Soğutma ve Tesktil San. Tic. Ltd. Şti. ve davalı Polser Şeffaf Çatı Örtüleri San ve Tic. A.Ş. arasında rekabet yasağını doğuran bir hukuki ilişkinin bulunmadığı, davalı şirketin ortağı ..."ın 03/08/2011 tarihli başvurusu üzerine 19/01/2012 tarihinde aldığı faydalı model belgesine konu ürünün çalışma prensibi ve kullanım alanları, dolayısıyla hitap ettiği müşteri kitlesinin tamamen aynı olmasından hareketle bu eylemin haksız rekabet teşkil ettiğinin söylenemeyeceği, davalının üretiminin faydalı model belgesine dayalı olduğu, davacı Teks - Tar Güneş Enerjileri Isıtma Soğutma ve Tesktil San. Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı Polser Şeffaf Çatı Örtüleri San ve Tic. A.Ş. hakkında açılan haksız rekabetin tespiti ve men"ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili asıl ve birleşen dava yönünden temyiz etmiştir.
1- Asıl dava yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; asıl dava davalı şirket müdürünün rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasıyla haksız rekabetin tespiti, men"i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemine ilişkin olup, şirket hesabına tazminat istemi içermeyen bu nitelikteki davayı davalı müdürün eylemlerinden zarar gören şirket tüzel kişiliğinin açması gerekmektedir. Bu durumda; davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, anılan eksiklik yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK"nın madde 370/4 hükmü uyarınca asıl dava yönelik hükmün yukarıda yazılı gerekçe düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
2- Birleşen dava yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; birleşen dava, tescilli markaya dayalı hakların ihlali nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi ve tecavüze konu materyallerin imhası istemine ilişkin olup, mahkemece, gerekçeli kararın 4. sahifesinde ""II-Birleştirilen davada:"" ibaresi ile başlayan bölümde, asıl dava ile birleştirilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/169 Esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde ileri sürülen tescilli markaya dayalı hakların ihlali nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi istemine ilişkin hususlar değil, asıl dava dosyasında asıl davanın davalısı olan şirket yönetim müdürüne karşı ileri sürülen şirket müdürünün rekabet yasağını ihlal ettiği iddiaları tartışılmış olup, bu durumda, mahkemece birleşen dosyaya ilişkin gerekçe bölümünde birleşen davadaki uyuşmazlıkla ilgisi olmayan asıl davaya ilişkin hususların tartışılarak hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, davacı birleşen davada tescilli markaya dayalı hakların ihlali nedeniyle haksız rekabetin önlenmesi ve tecavüze konu materyallerin imhasını istemiş, davalı vekili ürün tanımınındaki broşürlerin davacı şirketin çalışanları tarafından hazırlandığını savunmuş, mahkemece davalı şirketin kullanımının şirketin ortağı olan ..."ın faydalı model belgesine dayandığı gerekçesiyle birleşen davanın esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, bir kişi ticari ürünlerini kendine ait patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım belgelerinden herhangi birine dayalı olarak üretmiş olsa bile, başkasının tescilli markasından doğan haklarını ihlal edemeyeceği gibi, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler de alamaz. Davalının savunması uyarınca, davacı şirkete ait ""Solarpol"" ibareli markanın davalı tarafından tanıtım broşürlerinde kullanıldığı sabit olduğuna göre, mahkemece davacının tescilli markasının davalının tanıtım faliyetlerinde kullanımının haksız rekabet niteliğinde olup olmadığı tartışılması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi de isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl dava yönünden hükmün I bendinin ilk paragrafındaki ""pasif dava ehliyeti yokluğu"" ibaresinin ""aktif dava ehliyeti yokluğu"" olarak değiştirilmesine, asıl davada verilen hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/169 Esas sayılı dosyasında verilen kararın davacı şirket yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacılara iadesine, 09/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, pay sahibi ortağın şirket müdürü aleyhine açtığı dolaylı sorumluluk davasıdır.
6102 sayılı TTK’nın 644. maddesi yollamasıyla TTK 553. maddesi uyarınca, şirket yöneticilerinin Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı olarak şirkete verdikleri zarar sebebiyle hem şirkete, hem de pay sahiplerine karşı sorumlu oldukları, TTK 555. maddesi uyarınca pay sahiplerinin de şirkete ödenmesi şartıyla şirket yöneticilerine karşı tazminat davası açabilecekleri konusunda Daire heyeti üyeleri arasında bir görüş ayrılığı bulunmadığı gibi, sözkonusu zararın TTK 613. maddesi uyarınca şirket sırlarının korunmayarak sadakata aykırı davranış veya izin alınmaksızın şirketle rekabet yasağının ihlal edilmesi şeklinde de ortaya çıkabileceği konusunda da bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
Daire çoğunluğu şirket ortağının ancak ortada somut bir zarar olması ve şirkete bir tazminat istenmesi halinde şirket yöneticisine karşı sorumluluk davası açılabileceği kanaatindedir. Oysa kanaatimce, şirket ortakları sadece tazminat istenmesi halinde değil, şirkete verilen zararın durdurulması ve önlenmesi için de dava açma hak ve yetkileri bulunmaktadır. Zira TTK 553. maddesinde, şirket yöneticilerinin Kanun ve esas sözleşmeden doğan her türlü yükümlülüğün ihlali halinde pay sahiplerine karşı sorumlu olacakları kabul edilmiş, TTK 555. madddesinde ise, pay sahiplerinin sadece kendilerine değil şirkete verilmesi koşuluyla tazminat davası açabilecekleri kabul edilmiştir. Oysa şirkete verilen ve verilmeye devam eden zararın durdurulmasını ve önlenmesi amacıyla pay sahiplerinin yöneticilere karşı dava açmalarını engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır. Hem şirketin, hem de pay sahiplerinin sorumluluk davası açma hak ve yetkilerinin dayanağı TTK 553. maddesindeki düzenleme olduğu halde, Daire çoğunluğunca, TTK 613. maddesinde yer alan rekabet yasağının ve sadakat yükümlülüğünün ihlali eylemlerinin durdurulması ve önlenmesi davasını sadece şirketin açabileceğinin söylenmesi kanımca çelişkili olmuştur. Somut davayı pay sahibinin de açabileceği kanaatinde olduğumdan, davanın esasının incelenmesi gerekirken, asıl davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına dair Daire çoğunluğunun görüşlerinin bu kısmına katılmıyorum.