14. Hukuk Dairesi 2017/5900 E. , 2018/1346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.06.2012 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında noterde yapılan 13.10.1994 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalının, adına tapu tahsis belgesi bulunan 10025 parsel sayılı taşınmazın 40/520 payını ve bu paya tekabül eden apartman dairesini müvekkiline satmayı vadettiğini, daire bedeli olarak sözleşmede belirlenen bedelin ödendiğini ve dairenin teslim alındığını, davalının tapu tahsis belgesine dayalı olarak açtığı tapu iptali ve tescil davasında davanın kabulüne dair verilen karara istinaden dava konusu taşınmazın 208/245 payını tapuda devralmasına rağmen müvekkiline teslim edilen daireye isabet eden arsa payının halen devredilmediğini belirterek dava konusu taşınmazın 40/520 payının iptaliyle müvekkili adına tescilini, olmadığı taktirde dairenin rayiç bedeli ile müspet ve menfi zararlarına karşılık tespit edilecek tazminatın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş; davacının taşınmazın bedelini tamamen ödemediğini, dava tarihi itibariyle rayiç değerinin ödenmesi halinde tapuyu devredebileceklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile imar uygulaması sonucu yeni oluşan 6555 ada 13 parselde davalı adına kayıtlı 208/245 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesi uyarınca hakim, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez.
Somut olaya gelince, davacı ile davalı arasında yapılan 13.10.1994 tarihli satış vaadi sözleşmesine göre davalı, dava konusu eski 10025 parsel sayılı taşınmazda adına kayıtlı olan paydan giriş kat sağ tarafta bulunan daireye isabet eden 40/520 oranındaki payını davacıya satmayı vaadetmiş olup, davacı da sözleşmeye konu daireye isabet eden 40/520 payın iptali ile adına tescilini talep etmesine rağmen mahkemece, satış vaadi sözleşmesine konu giriş kat sağ taraftaki daireye isabet eden 40/520 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken davacının talebi aşılmak suretiyle dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı 208/245 payın tümünün iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.