21. Hukuk Dairesi 2016/1911 E. , 2017/4287 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01/08/1999-13/07/2004 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 14/07/2004-01/08/2005 tarihleri arasında geçen çalışmasının 1035266 sicil sayılı işyerinden, 16/02/2007-30/06/2007 tarihleri arasındaki çalışmasının dava dışı........ Gıda Ltd. Şti."ne ait işyerinden, 20/09/2007-30/06/2011 ve 10/07/2011-12/10/2011 tarihleri arasında geçen çalışmasının ise davalıya ait işyerinden bildirildiği, davacı ve bordro tanıklarının dinlenildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
Somut olayda, Mahkemece davacının 14/07/2004-01/08/2005 tarihleri arasında geçen çalışmasının bildirildiği 1035266 sicil sayılı işyerinin davalıya ait olup olmadığı veya davalı ile organik bağının bulunup bulunmadığı araştırılmadığı ve davalıya ait olmadığının anlaşılması halinde hak düşürücü sürenin gerçekleşmiş olduğu dikkate alınmadığı gibi dinlenen tanıkların ihtilaf konusu sürenin tamamında çalışması bulunmamakta olup tanık beynları da hüküm kurmaya elverişli değildir.
Yapılacak iş, 14/07/2004-01/08/2005 tarihleri arasında geçen çalışmasının bildirildiği 1035266 sicil sayılı işyerinin davalıya ait olup olmadığı veya davalı ile organik bağının bulunup bulunmadığını araştımak, bu işyerinin davalıya ait olduğunun veya davalı ile organik bağı olan bir işverene ait olduğunun anlaşılması halinde hak düşürücü süre gerçekleşmeyeceğinden ihtilaf konusu sürenin tamamında kayıtlı tarafsız bordro tanıklarının gerekirse Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, aksi halde dava konusu dönemdeki sigortalı hizmet süresinin tespiti isteminin dava tarihine göre hak düşürücü süreye uğradığından davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ....Tur. Hayv. Ve İnş. San. Ltd. Şti. "ne iadesine, 23/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.