MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 13/07/2010 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/06/2016 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 30/05/2017 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi. Karşı taraftan davacılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, komşu taşınmazda inşa edilen binanın kazı çalışmaları sırasında, davacıların maliki olduğu binanın bulunduğu toprak zeminde kaymalar ve sıkışmalar meydana geldiğini, buna bağlı olarak bina duvar ve kolonlarında çatlakların oluştuğunu, binalarının ağır hasar gördüğünü iddia ederek maddi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, olayda bir kusuru olmadığını, tazminatla sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme tarafından verilen ilk karar Dairemizin; 08/12/2015 gün ve 2015/10637-2015/14316 sayılı ilamıyla, davacılara ait binanın 2009 yılı itibari ile yaklaşık 17 yaşında olduğu, yeni bir yapı olmadığı, mevcut binanın yaşı ve teknik özellikleri gözetilerek hesaplanan tazminattan yıpranma payının düşülmesi gerektiği, yine binanın yıkılıp yeniden yapılması halinde, bina enkazı davacı yana ait olacağından enkaz bedelinin de tazminattan tenzil edilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş ancak enkaz bedeli davalı lehine davacı aleyhine tazminattan tenzil edilecek ise bu durumda davacı lehine de bina yıkım bedeli ve enkaz taşıma bedelinin de hesaplanması gerektiği ve toplam bedelden enkaz (hurda) bedelinin tenzil edilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin; 08/12/2015 gün ve 2015/10637-2015/14316 sayılı bozma kararına uyulmasına karar verilmiş ise de, bozmanın gereği yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; yerel mahkeme kararı davalı tarafından temyize getirilmiş ve Dairemizce, tazminat miktarı hesaplanırken binanın yıpranma payı ve yıkılıp yeniden yapılması halinde, bina enkazı davacı yana ait olacağından enkaz bedelinin tazminattan indirilmesi gerektiği belirtilerek davalı yararına bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma kapsamı dışına çıkılarak, davacı lehine de bina yıkım bedeli ve enkaz taşıma bedelinin tazminata eklenmesi, bozma kapsamının davalı aleyhine genişletilmesi sonucunu doğurmuş olup, usul ve yasaya aykırı bu durum, kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 1.480,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.