11. Hukuk Dairesi 2019/1255 E. , 2019/7966 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/12/2017 tarih ve 2016/297 E- 2017/468 K. sayılı kararın davalı TPMK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 13/12/2018 tarih ve 2018/565 E- 2018/1297 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı TPMK vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı gerçek kişinin 2015/48189 sayılı “EPİNORM” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli "EPİ" ve "EPİ NATURAL" ibareli markalara dayalı olarak anılan başvuruya yapılan itirazın davalı kurum tarafından reddedildiğini, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin bulunduğunu, Kurum kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek YİDK"nın 2016-M-5538 sayılı kararının 3. sınıftaki tüm mallar ile bu malların 35. sınıftaki mağazacılık hizmetleri yönünden iptalini, aynı mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; markalar arasında karıştırılmaya neden olacak düzeyde benzerliğin bulunmadığını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı gerçek kişinin "EPİNORM+Şekil" ibareli marka başvurusu ile davacının "EPİ NATUREL" ve "EPİ" ibareli markaları arasında dava konusu edilen 3. sınıftaki tüm mallar ile 35. sınıftaki "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için ağartma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri: diş majunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları. Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks. Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)" hizmetleri yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunduğu, her iki markanın aynı işletmenin markası ve idari-ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği, bu açıdan markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK"nın 2016-M-5538 sayılı kararının 3. sınıftaki tüm mallar ile bu malların 35. sınıftaki mağazacılık hizmetleri yönünden iptaline, dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun, her ne kadar mahkemece verilen kısa kararda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına karşın gerekçeli kararda davanın kabulü şeklinde hüküm kurulmuş ise de esasen kısa kararda da davacının taleplerinin tamamının kabul edildiği, davacının reddedilen bir talebinin bulunmadığı, kısa kararda da 3. sınıfın tamamı ile 35. sınıftaki sayılan hizmetler yönünden YİDK kararı iptal edildiğinden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısa kararın ancak yargılama giderleri bakımından farklılık yaratacağı, mahkemece ise yargılama giderlerinin doğru olarak hesaplandığı gibi bu hususta davalı vekilinin bir istinaf itirazının da bulunmadığı, dolayısıyla yapılan yanlışlığın esasa etkili olmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı TPMK vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.