13. Ceza Dairesi 2019/3448 E. , 2019/14060 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme, konut dokunulmazlığının ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
14/04/2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun"un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000. TL"ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, sanık hakkında mala zarar verme suçundan dolayı tayin edilen adli para cezasına ilişkin hükmün, cezanın türü ve miktarı itibariyle temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince sanık ...’un temyiz itirazlarının tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Sanık ... hakkında konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre sanık ...’un temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
III-Sanıklar ... hırsızlık ve ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Dosya içerisinde mevcut 03/02/2014 tarihli olay yeri tespit tutanağına göre, sanıkların müştekinin konutunun eklentisi olan ahırdan müştekiye ait hayvanları çalmaları şeklindeki eylemleri nedeniyle suç tarihi itibarıyla TCK"nın 142/1-b maddesine göre uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanık ...’ın hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarını iştirak halinde diğer sanık ... ile birlikte işledikleri somut olayda; sanık ...’un adli sicil kaydına göre, farklı suçlardan sabıkalarının bulunduğu anlaşılmakla beraber, bu hususun 5237 sayılı TCK"nın 50, 51 ve 62. maddeleri ile 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde düzenlenmiş cezanın kişiselleştirilmesi normlarının tatbiki sırasında değerlendirilebileceği, sanıkların suç işlemek için önceden anlaşarak TCK"nın 37/1. maddesi kapsamında suça doğrudan katıldıklarının anlaşılması karşısında, benzer gerekçeler ile sanık ... hakkında hırsızlık suçundan TCK’nın 142/2-g maddesi uyarınca alt sınırdan hüküm kurulmasına rağmen, sanık ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından hüküm kurulurken “suçun işleniş şekli, sanığın kastı meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı ile sanığın tekerrüre esas ilamı dikkate alınarak” şeklinde yeterli olmayan şekilde gerekçe gösterilmek suretiyle alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve sanık ...’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen aykırı olarak BOZULMASINA,
IV- Sanık ... hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın aşamalarda değişmeyen inkara yönelik savunmaları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, sanığın yüklenen suçu işlediğine ilişkin hakkında mahkumiyet kararı verilen diğer sanıklar ... ve ...’un beyanları dışında her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı ve yeterli bir delil elde edilemediği gözetilmeden beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 08/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.