10. Hukuk Dairesi 2019/600 E. , 2019/969 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8. maddesinin 1. fıkrasına göre karar tarihi itibariyle iş mahkemelerinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları hariç miktar veya değeri bin lirayı geçmeyen davalar hakkındaki nihaî kararlar kesindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, HUMK’un 427. maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, Hukuk Muhakemeleri Kanununda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesinde, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427. ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça düzenlenmiştir.
16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanunun geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
Temyiz kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının saptanmasında alacağın tamamının gözetilmesi, tümü dava konusu yapılan bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu Geçici 3. maddesi gereğince 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427"nci maddesi hükmü gereğidir.
21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2014 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 1.890,00 TL olarak değiştirmiştir.
Eldeki davada Mahkeme tarafından verilen 28.11.2014 tarihli hükmün tebliğ edilmediği, davacı ... tarafından verilen süre tutum dilekçesinin 4.12.2014 tarihinde davalıya tebliği üzerine, davalının da, 8.12.2014 tarihinde katılma yoluyla kararı temyiz ettiği,Mahkemenin 29.6.2015 tarihli Ek kararı ile kesinlik nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verildiği, ek kararın davacı ve davalı tarafından temyizi üzerine Mahkemece bu kez davalının süresinde temyiz talebinde bulunduğu gerekçesiyle ek kararın 9.7.2015 tarihli “Uyap Uygulamaları Düzeltme Talep formu” ile silindiği, anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda Mahkemenin 29.6.2015 tarihli Ek kararın kaldırılması talebine ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde,hüküm altına alınan miktar itibarıyla,kararın kesin olmadığı anlaşılmakla 29.6.2015 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA ,
Öte yandan davada, Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda davalı ..."in % 40, dava dışı ...’in %40 ve kazazede sigortalının %20 oranında kusurlu olduklarının kabulü ile karar verilmiş ise de ... Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan ceza yargılamasında davalı ... hakkında beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır. Ceza yargılamasıyla işbu davada yapılan yargılamada alınan kusur raporları arasında çelişki bulunmakta olup, öncelikle mevcut çelişki giderilmeli, davalının işverenlik sıfatı da araştırılıp belirlenmek suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir. Yapılacak araştırma sonucunda davalının işverenlik sıfatının bulunmadığı ve davalıya 3. kişi olarak da kusur atfedilmemesi durumunda davalı hakkındaki davanın reddi yoluna gidilmesi gerektiği de gözetilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 11.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.