Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2021/7831
Karar No: 2022/3464
Karar Tarihi: 26.05.2022

Danıştay 8. Daire 2021/7831 Esas 2022/3464 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 8. Daire Başkanlığı         2021/7831 E.  ,  2022/3464 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    SEKİZİNCİ DAİRE
    Esas No : 2021/7831
    Karar No : 2022/3464

    DAVACI : ...Üniversitesi
    VEKİLİ : Av. ...

    DAVALI : ...Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. ...

    DAVANIN KONUSU :
    Üniversitelerin tıp veya diş hekimliği fakültelerinin bulunduğu il merkezlerinin dışında açılmış olan ve sağlık hizmeti sunumu da yapılan uygulama ve araştırma merkezlerinin en geç bir yıl içinde kapatılmasına ilişkin ...gün ve ...sayılı Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu kararının iptali istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI :
    Davacı tarafından, işlemin sadece vakıf yükseköğretim kurumlarına dağıtımı yapıldığı için eşitlik ilkesine aykırı olduğu, davalı idarenin Kanunda yer alan yetkisini sebep göstermeden kamu yararı aleyhine kullandığı, bu merkezlerin eğitim kurumu olduğuna ilişkin yargı kararları bulunduğu öne sürülmüştür.

    DAVALININ SAVUNMASI :
    Davalı üniversiteye ait beş (5) adet uygulama-araştırma merkezinden sadece ikisinin bulunduğu beldede yüksekokul olduğu, diğer yerlerde sadece uygulama merkezinin bulunup, bunların da eğitim değil, ticari amaçlı olduğu, 08/01/2014 günlü Yürütme Kurulu kararı ile eğitim verilmeyen sağlık birimlerinin açılmasının uygun olmadığına karar verildiği, yetki ve usulde paralellik ilkesi uyarınca açılmasına izin verilen merkezlerin kapatılmasına da karar verileceği, işlemin 3359 sayılı Yasanın Ek-9. ve Ek-15. maddelerine uygun olduğu ve yerindelik denetimi yapılmaması gerektiği belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
    DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine ısrar olanağı tanınmadığından ve Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları'nın kararlarına uyulması mecburi olduğundan Dairemiz kararının bozulmasına dair Kurul kararında belirtilen gerekçeyle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI : ...
    DÜŞÜNCESİ : Dava, Üniversitelerin tıp veya diş hekimliği fakültelerinin bulunduğu il merkezlerinin dışında açılmış olan ve sağlık hizmeti sunumu da yapılan uygulama ve araştırma merkezlerinin en geç bir yıl içinde kapatılmasına ilişkin ...gün ve ...sayılı Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46'ncı maddesinin 1'inci fıkrasında; Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 49’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın; görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı; 4’üncü fıkrasında, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı hükme bağlandığından; ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davaların temyiz incelemesi sonucu ilgili dava daireleri kurulunca; usul veya esas bakımından yeninden bir araştırma, inceleme yapılmasını veya maddi ve hukuki olayın yeninden yorumlanmasını gerektirmeyecek şekilde verilen bozma kararlarına karşı, ilk kararı veren Danıştay dava dairesine “ısrar hakkı” tanınmamıştır. Dolayısıyla, kararı bozulan Danıştay dava dairesi, bozma kararına uymak zorundadır.
    Dosyanın incelenmesinden, Üniversitelerin tıp veya diş hekimliği fakültelerinin bulunduğu il merkezlerinin dışında açılmış olan ve sağlık hizmeti sunumu da yapılan uygulama ve araştırma merkezlerinin en geç bir yıl içinde kapatılmasına ilişkin ...gün ve ...sayılı Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada dava konusu işlemin Danıştay Sekizinci Dairesinin 10/02/2020 gün ve E:2016/9904,K:2020/638 sayılı kararıyla iptal edildiği, davalı tarafından kararın temyiz edildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/06/2021 gün ve E: 2020/1424, K:2021/1253 sayılı kararıyla kararın bozulduğu anlaşılmaktadır.
    Buna göre, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun yukarıda sözü edilen maddeleri uyarınca Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların bozulması halinde ısrar olanağı bulunmadığından, İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararında yer alan gerekçelerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ SÜREÇ :
    Davacı, tıp ve diş hekimliği fakülteleri Ankara'da bulunan, Ankara dışında birden fazla ilde uygulama ve araştırma merkezi bulunan bir vakıf üniversitesidir.
    ...tarih ve ...sayılı Yükseköğretim Kurulu Yürütme Kurulu (Yürütme Kurulu) kararı ile; davacının da aralarında bulunduğu iki vakıf üniversitesinin talebi değerlendirilerek, tıp eğitimi-öğretimi, uygulama ve araştırma faaliyetlerinin tamamının ya da bir kısmının icra edilebilmesi amacıyla semt poliklinikleri ve ek hizmet binalarının açmalarında sakınca bulunmadığı, bununla birlikte tıp eğitiminin hiçbir şekilde icra edilmediği sağlık birimlerinin açılmasının uygun olmadığına karar verilmiştir.
    Sağlık Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve bazı valiliklerden gelen görüş talepleri kapsamında, vakıf yükseköğretim kurumlarına bağlı uygulama ve araştırma merkezleri ile semt polikliniklerinin faaliyetlerini yeniden değerlendiren Yürütme Kurulu, ...tarih ve ...sayılı kararı ile; tıp ve diş hekimliği fakültelerinin uygulama ve araştırma merkezleri adı altında faaliyet gösteren hastanelerinde mevcut olmayan klinik eğitiminin aynı il sınırları içinde olmak ve Yükseköğretim Kurulundan izin almak kaydıyla ek hizmet binalarında öğretim üyelerinin nezaretinde hizmet verebileceği, ancak semt polikliniklerinin lisans ve uzmanlık öğrencilerinin eğitimine yönelik olmaması ve yalnızca sağlık hizmeti sunumuna yönelik faaliyetlerde bulunması nedeniyle yukarıda belirtilen 08/01/2014 tarihli kararın kaldırılmasına ve semt polikliniklerinin faaliyetlerine son verilmesine karar verilmiştir.
    Dairemizin 10/02/2020 tarih, E:2016/9904, K:2020/638 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine İdari Dava Daireleri Kurulu 21/06/2021 tarih, E:2020/1424, K:2021/1253 sayılı sayılı karar ile Dairemiz kararını bozmuştur.

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'Temyiz' başlıklı 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının Danıştay'da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 'İdari ve vergi dava daireleri kurullarının görevleri' başlıklı 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun'un 'Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar' başlıklı 49. maddesinin 4. fıkrasında da, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
    Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması durumunda ısrar olanağı tanınmamıştır.
    Bu nedenle, bozma kararı gözönünde bulundurularak, yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

    İlgili Mevzuat:
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Yükseköğretim kurumları" başlıklı 130. maddesinde;
    "Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.
    Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.
    Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir.
    ...
    Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.
    ...
    Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir." hükmüne yer verilmiştir.
    Anayasa'nın "Yükseköğretim üst kuruluşları" başlıklı 131. maddesinde ise; yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulacağı hüküm altına alınmıştır.
    Bütün yükseköğretim kurumlarını kapsayan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 3. maddesinin (j) bendinde uygulama ve araştırma merkezi; yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim-öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumu olarak tanımlanmıştır.
    Anılan Kanun'un 6. maddesinde 'Yükseköğretim Kurulu' düzenlenmiş, 7. maddesinin (d) bendinde, Devlet kalkınma planlarının ilke ve hedefleri doğrultusunda ve yükseköğretim planlaması çerçevesi içinde; yükseköğretim kurumları içinde bölüm, anabilim ve anasanat dalları ile uygulama ve araştırma merkezi açılması, birleştirilmesi veya kapatılması; konservatuvar, meslek yüksekokulu veya destek, hazırlık okul veya birimleri kurulması ile ilgili olarak doğrudan veya üniversitelerden gelecek öneriler üzerine karar vermek, Kurulun görevleri arasında sayılmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    26/06/2001 tarih ve 4689 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 3. maddesiyle değiştirilen 04/11/1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun Ek 18. maddesinin 2. fıkrasının ikinci cümlesi ile aynı maddede önceden bulunan "Vakıf üniversiteleri, merkezleri dışındaki illerde yükseköğretim kurumları kurabilirler" kuralının yer almamasının Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülerek açılan iptal davasında; Anayasa Mahkemesinin 28/12/2002 tarih ve 24977 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/07/2002 tarih ve E:2001/380, K:2002/69 sayılı kararıyla; "Anayasa'nın 130. maddesinde vakıf üniversiteleri ile devlet üniversiteleri arasında temel olarak bir fark gözetilmemiş, yalnızca, vakıf üniversiteleri malî ve idarî yönden kendilerine özgü bir sistem içinde bulunmaları ve kurucularının farklılığı nedeniyle değişik kurallara bağlı tutulmuşlardır. Bunun sonucu olarak, yasada engelleyici bir hüküm bulunmadıkça devlet üniversiteleriyle vakıf üniversitelerinin merkezleri dışında yüksek öğretim kurumları açmaları olanağı bulunmaktadır. Bu bağlamda, vakıf üniversitelerinin merkezleri dışındaki illerde yükseköğretim kurumları açabilmelerine izin veren önceki düzenlemeye dava konusu kuralda yer verilmemesi bu konuda bir yasaklama getirildiği biçiminde yorumlanamaz. Tersine bir uygulama, idari ve malî konular dışında aynı kurallara bağlı tutulan devlet üniversiteleriyle vakıf üniversiteleri arasında Anayasa'nın öngörmediği bir eşitsizliğe yol açacağından, kabul edilemez."
    gerekçesine yer verilmek suretiyle vakıf üniversitelerinin bulundukları merkez dışında uygulama ve araştırma merkezi açmalarına ilgili kanunda bir yasaklama hükmü yoksa herhangi bir engel bulunmadığı belirtilerek, bu merkezlerin açılma imkanına Kanun'da yer verilmemesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve anılan Kanun'un iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
    2547 sayılı Kanun'da yer alan uygulama ve araştırma merkezi tanımına ve anılan Kanun'a bir bütün olarak bakıldığında; bu merkezlerin, yükseköğretim kurumunun bulunduğu merkez dışında açılamayacağına ilişkin bir yasak bulunmadığı da görülmektedir.
    Bu durumda, yükseköğretim kurumlarından olan vakıf üniversiteleri tarafından bulundukları merkez dışında araştırma ve uygulama merkezi açılmasına bir engel bulunmamaktadır.
    Ancak anılan Kanun'un 3. maddesinin (j) bendinde de vurgulandığı üzere, bu merkezlerin, yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için açılması ve bu amaçla eğitim-öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürülmesi gerekmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, 2547 sayılı Kanun'un 7. maddesinde, uygulama ve araştırma merkezlerinin açılması ve kapatılması konusunda açıkça yetkili kılınan Yükseköğretim Kurulu tarafından yukarıda da belirtildiği üzere muhtelif tarihli Yürütme Kurulu kararlarında, tıp veya diş hekimliği lisans ve uzmanlık öğrencilerinin eğitimine yönelik olmayan ve sadece sağlık hizmeti sunumu amacıyla faaliyet gösteren uygulama ve araştırma merkezlerinin kapatılması yönünde kararlar alındığı, dava konusu karar ile de tıp ve diş hekimliği fakültelerinin bulunduğu il merkezleri dışında bulunan ve sağlık hizmeti sunan merkezlerin kapatılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Yukarıda aktarılan süreç ve mevzuat birlikte değerlendirildiğinde; bir birimin, 2547 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (j) bendinde tanımlanan ve kanunen korunan anlamda uygulama ve araştırma merkezi olarak kabul edilebilmesi için, bu yerde fiilen eğitim-öğretim faaliyetinde bulunulması, bu faaliyetin desteklenmesi ve uygulama ihtiyacının giderilmesi amacıyla bu merkezlerin açılarak uygulama ve araştırmaların devam ettirilmesi gerektiği; somut uyuşmazlığa konu olduğu haliyle tıp veya diş hekimliği fakültelerinin bulunduğu illerde bu yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin uygulamaya yönelik ihtiyacının karşılanması amacıyla uygulama ve araştırma merkezlerinin açılabileceği sonucuna varılmaktadır.
    Aksi halde, bir vakıf üniversitesi tarafından, eğitim-öğretim faaliyetinde bulunulmaksızın 2547 sayılı Kanun'da verilen imkandan yararlanılarak 'uygulama ve araştırma merkezi' adıyla fiilen yalnızca sağlık hizmeti sunan kuruluşlar açılması, anılan Kanun'da öngörülen uygulama ve araştırma merkezlerinin 'eğitim-öğretimi destekleme amacı'na aykırı olacağı gibi Anayasa'nın 130. maddesinde yer alan vakıf üniversitelerinin kazanç amacına yönelik olmama şartına da aykırılık oluşturacaktır.
    Bu durumda, eğitim-öğretim faaliyetinde bulunmak amacıyla ve kazanç sağlama amacı olmamak kaydıyla kurulan vakıf üniversitelerinin, mevcut eğitimin desteklenmesi amacıyla uygulama ve araştırma merkezi açmaları mümkün olmakla birlikte eğitim-öğretim faaliyeti bulunmayan ve yalnızca sağlık hizmeti veren uygulama ve araştırma merkezlerinin kapatılmasına ilişkin dava konusu kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

    Ayrıca, bir vakıf üniversitesinin tıp veya diş hekimliği fakültesinde lisans veya uzmanlık düzeyinde öğrenim gören ve ilgili mevzuatı kapsamında uygulama/staj yapması gereken öğrencilerin, fakültenin bulunduğu il dışındaki farklı bir ilde bulunan uygulama ve araştırma merkezinde bu uygulamayı sürdürmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu haliyle, dava konusu kararda, kamu yararı ve hizmet gereklerine de aykırılık görülmemiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. DAVANIN REDDİNE,
    2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ....-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
    3. Aşağıda dökümü yapılan ve davacı tarafından sarf edilen ....-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı idarece yapılan ....-TL temyiz yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
    4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
    5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 26/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi