1. Hukuk Dairesi 2017/972 E. , 2019/2334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararına karşı davalının yaptığı istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 02.04.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babasının tek malvarlığı olan dava konusu meskenini ölünceye kadar bakım aktiyle davalı ikinci eşine temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, temlik işleminde muvazaa bulunmadığını, bakım görevini de yerine getirdiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararına karşı davalının yaptığı istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden; dava konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki 1 no"lu meskenin mirasbırakan ... adına kayıtlı iken, 27.04.2007 tarihli noterde düzenlenen ölünceye kadar bakım akti ile ikinci eşi ..."ya verildiği; ..."nın da, 04.03.2014 tarihinde tapuya başvurarak taşınmazı ölünceye kadar bakım aktine dayalı olarak adına tescil ettirdiği görülmektedir.
Diğer taraftan, 1932 doğumlu mirasbırakan ..."ın 22.02.2014 tarihinde öldüğü, geride ilk eşinden olma oğlu 1956 doğumlu davacı ... ile 1982 yılında evlendiği ikinci eşi 1952 doğumlu davalı ..."nın kaldığı sabittir.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir (818 sayılı Borçlar Kanununun m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmelidir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat sorumluluğunun kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
Somut olayda, açıklanan olgular ve tanık anlatımları yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın ölünceye kadar bakım şartıyla yaptığı taşınmaz temlikinin bakım amacını taşıdığı diğer mirasçıdan mal kaçırma iradesiyle gerçekleştirildiğini söyleyebilme olanağı bulunmadığı kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 373/1. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 02/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.