Esas No: 2021/3309
Karar No: 2022/3490
Karar Tarihi: 26.05.2022
Danıştay 8. Daire 2021/3309 Esas 2022/3490 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2021/3309 E. , 2022/3490 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/3309
Karar No : 2022/3490
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Balıkesir İli, Edremit İlçesi, … İlkokulu'nda okul öncesi öğretmeni olarak görev yapmakta iken 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile görev yaptığı özel öğretim kurumunun kapatılması sonucu çalışma izninin iptali üzerine iptal edilen çalışma izninin iptal edilmesi istemiyle Milli Eğitim Bakanlığı'na yapılan 19/08/2019 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin Bakanlık işleminin iptali ve çalışma izninin verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Balıkesir İli Edremit İlçesi … İlkokulu'nun 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılması sonucu davacının çalışma izninin Edremit Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün … tarih ve E….. sayılı yazısı ve Kaymakam Olur'u ile iptal edildiği, davacı tarafından söz konusu "çalışma izni iptali" konulu …tarih ve E.…sayılı Kaymakamlık Olur'u üzerine CİMER üzerinden 09/10/2017, 28/08/2018 ve 31/05/2019 tarihlerinde defaten çalışma izninin geri verilmesi talebiyle başvurularda bulunulduğu, bununla birlikte aynı şekilde "çalışma izninin iptal edildiğinden bahisle çalışma izninin geri verilmesi yönünde" 17/10/2017 tarihinde Balıkesir Valiliği'ne başvurularda bulunulduğu görülerek, dava konusu edilen "zımnen reddedildiği" iddiasına dayanak 19/08/2019 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Makamına yapılan başvuru ile de "667 sayılı KHK'ya dayalı olarak çalışma izninin iptali yaptırımını içeren idari işlemin" iptalinin talep edildiği, davacının çalışma izninin iptaline dair …tarih ve E.…sayılı işlemden Balıkesir Valiliği'ne yapılan başvuru tarihi olan 17/10/2017 tarihinde öğrenildiği kabul edildiğinde, davacı tarafından İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 11. maddesi kapsamında 17/10/2017 tarihinde idari başvuru yapılarak davalı idarece başvurunun 24/10/2017 tarihinde reddi üzerine 60 günlük dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken, bu süreden çok sonra 17/02/2020 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mahkemece dava konusu işlemin hatalı değerlendirildiği, başvurusunun 2577 sayılı Kanun'un 10/2 maddesi kapsamında olduğu, davanın süresinde açıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (işlem tarihinde yürürlükte bulunan hali ile) "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu; idari uyuşmazlıklarda bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmüne yer verilmiş; Kanunun "İdari Makamların Sükutu" başlıklı 10. maddesinde ise, "1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. 2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." düzenlemesine; aynı Kanunun "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde;" 1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. 2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır." hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kişilerin, haklarında daha önce idarece tesis edilmiş herhangi bir işlem olmaksızın, idari davaya konu olabilecek yeni bir işlem veya eylemin yapılması için yapılan başvuru neticesinde tesis edilen işlemin 10. madde kapsamında yapılmış başvuru olduğu ve dava açma süresinin de, bu başvuru üzerine tesis edilen işlemin tebliğinden itibaren başlayacağı, kişilerin haklarında daha önce tesis edilmiş işlem olmakla birlikte, idari dava açılmadan önce işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi yada yeni bir işlem yapılması amacıyla yaptıkları başvurunun ise, 11. madde kapsamında yapılmış başvuru olduğundan, dava açma süresinin de anılan maddede belirtilen esaslara göre hesaplanması gerekmektedir.
Dolayısıyla; ilgililerin dava açmadan önce yaptıkları başvurunun içeriği (talebinin mahiyeti), başvuru öncesinde idarece tesis edilmiş herhangi bir işlemin bulunup bulunmadığı hususlarına bakılarak başvurunun niteliğinin belirlenmesi gerekmekte olup; buna göre usuli işlemlerin yürütüleceği izahtan varestedir.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından 19/08/2019 tarihli başvurusunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yapılan bir başvuru olduğu, dolayısıyla süresinde açılan davanın esasının incelenmesi gerektiği iddia edilmektedir.
Davacının 19/08/2019 tarihli başvurusunda; "03/08/2016 tarihli işlem ile çalışma izninin iptal edildiği, Bakanlıkça çalışma izni verilmesi için başvuru zorunluluğunun doğduğu, çalışma izninin iptaline ilişkin işlemin iptal edilerek tarafına çalışma izni verilmesini talep ettiği” yolundaki ifadeleriden de anlaşıldığı üzere; anılan başvurunun 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesi kapsamında yapılan başvuru olduğu görülmekte olup; davacının iddialarına itibar edilmemiştir.
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2. …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının yukarıda yer alan açıklama ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. Kesin olarak, 26/05/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (işlem tarihinde yürürlükte bulunan hali ile) "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu; idari uyuşmazlıklarda bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmüne yer verilmiş; Kanunun "İdari Makamların Sükutu" başlıklı 10. maddesinde ise, "1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. 2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler." düzenlemesine; aynı Kanunun "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesinde;" 1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. 2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır." hükümlerine yer verilmiştir.
06/04/2022 tarih ve 31801 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 06/01/20202 tarih ve 2018/25011 Başvuru Numaralı Ayşe Ortak kararında; 15/07/2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişimi sonrasında, FETÖ/PYD Silahllı Terör Örgütü ile mücadele kapsamında, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'na tabi kurum ve kuruluşlar ve bu kuruluşlarda görevli personel ile ilgili olarak; anılan terör örgütüne üyeliği irtibatı iltisakı bulunan kişi, kurum ve kuruluşlar hakkında tesis edilen iş ve işlemlere ilişkin süreç hakkında ayrıntılı açıklamalara yer verildiği görülmektedir.
Anılan kararda; Olağanüstü hâl (OHAL) tedbirleri kapsamında 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı OHAL KHK'sı) 2. maddesinde yapılan düzenlemeyle, millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) aidiyeti veya bu örgüte iltisakı, irtibatı belirlenen KHK ekindeki listede yer alan özel öğretim kurum ve kuruluşları kapatılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığının 21/7/2016 tarihli ve 7783529 sayılı Genelge'si (Genelge) ile de "Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarından yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ve kayyum atanan kurumlarda kayyum ataması yapılmadan önce görev yapan, yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin Milli Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemleri (MEBBİS) üzerinden tespitleri yapılarak çalışma izinleri valiliklerce iptal edilecek, bu personele başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmeyerek MEBBİS üzerinde gerekli bilgiler işlenecektir" kuralı getirildiği...Genelge hükümleri gereği, çalıştığı okulun kapatılması nedeniyle özel okulda çalışma izninin 29/7/2016 tarihinde iptal edildiği ve başka bir kurum için yeniden izin düzenlenemeyeceği Valilik tarafından bildirildiği, Ayrıca anılan tarih itibarıyla Millî Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemlerinde (MEBBİS) "Cezası:667 sayılı KHK ile kurumu kapatıldı ve 2016/788529 sayılı yazı" şeklinde şerh konulduğu belirtilmiştir.
Yine anılan kararda; "79. 5580 sayılı Kanun'un 8. maddesinde gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler sınıfında olan kişilere özel öğretim kurumlarında çalışabilmeleri için ilgili valilikler tarafından çalışma izni verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca anılan Kanun'un 10. maddesi ile de teftiş raporuyla başarısızlık tespiti hâlinde, çalışma izninin valilikler tarafından iptal edilebileceğinin düzenlendiği görülmüştür. Çalışma iznine başvuru şekli ise Yönetmelik'in 26. maddesinde düzenlenmiştir. Belirtilen Kanun ve Yönetmelik hükümleri birlikte değerlendirildiğinde özel öğretim kurumlarında çalışabilmenin valilikler tarafından verilecek çalışma iznine bağlandığı, bu kapsamda valiliklerce yapılacak inceleme sonucunda mevzuatta belirtilen koşulları sağlayan kişiye iznin verilebildiği ancak bu iznin sadece kişinin sözleşme yaptığı okulda çalışmasına olanak sağladığı anlaşılmıştır.
80. Bu durumla birlikte ilgili mevzuatta özel öğretim kurumunun kapatılması hâlinde çalışma izninin iptalinin gerektiğine ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta, çalışma izninin valilikler tarafından verilebileceği ve iptal edilebileceğine dair genel düzenlemelere yer verilmektedir." ifadeleri yer almaktadır.
Yukarıda yer alan Anayasa Mahkemesi kararınında da ifade edildiği üzere; özel öğretim kurumlarında çalışabilmenin valilikler tarafından verilecek çalışma iznine bağlandığı, bu kapsamda valiliklerce yapılacak inceleme sonucunda mevzuatta belirtilen koşulları sağlayan kişiye iznin verilebildiği ancak bu iznin sadece kişinin sözleşme yaptığı kurumda çalışmasına olanak sağladığı, dolayısıyla herhangi bir sebeple mevcut çalışma izninin sonlanması halinde, ilgililerin yeniden özel öğretim kurumunda çalışabilmeleri için çalışmayı talep ettikleri kurum ile yapacakları yeni sözleşmenin akabinde, kurum müdürü tarafından Yönetmelikte belirlenen gerekli evrakın İl/İlçe Milli Eğitim müdürlüklerine teslimi ile yetkili makam tarafından verilen onay neticesinde çalışma izni düzenlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında; 5580 sayılı Kanun'a tabi kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin, çalışma izninin iptali sonrasında, tarafına çalışma izni onayı verilmesine ilişkin yapmış olduğu başvurunun mahiyetinin, ilişiğinin kesildiği kurumdaki çalışma izni onayının tarafına iadesi olarak anlaşılmaması gerekmekte olup; geleceğe yönelik olarak, yeni bir çalışma izni onayı düzenlenmesi talebini -mevcut yasağın geleceğe yönelik olarak kaldırılması- içeren bir başvuru olduğunun kabulü ile davacının başvurusunun 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında olduğu, bu haliyle süresinde açılan davanın esasının incelenmesi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.