21. Hukuk Dairesi 2017/2240 E. , 2017/4263 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, Kurumca düzenlenen ödeme emirlerinin iptaliyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacı şirket çalışanı sigortalı ..."ın Kurum"a olan prim borcu nedeniyle, davacı şirkete 6183 sayılı Kanun"un 79. maddesi gereğince çıkartılan haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz edilmemesi ve cevap verilmemesi nedeniyle davalı Kurum"un davacı şirket aleyhine başlattığı takip dosyaları nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve .... plakalı araç üzerindeki haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, 6183 sayılı Kanun"un 79. maddesi gereğince itiraz süresinin üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçtiği, haciz yazısının davacı şirkete 14/05/2013 tarihinde tebliğ edildiği, tebliği alan kişinin de davacı şirketin sigortalı çalışanı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar dairemizin 08.03.2016 tarih ve 2016/4030 Esas ve 2016/3842 Karar sayılı ilamı ile davacının üçüncü kişi kabul edilerek davanın menfi tespit davası olarak nitelendirilerek işin esasına girilerek karar verilmesi için bozulmuş olup, bozma sonrası mahkmece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un "üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79.maddesinde; "Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira ve saire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir... Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir.
Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10"u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir" düzenlemesi ile davalı Kurum borçlularının, davacı gibi üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarının haczedilmesi ile davalı Kuruma alacağını tahsil imkanı getirilmiştir.
Somut olayda, davalı Kurum"un dava dışı ..."ın Kurum"a olan prim borçları ile ilgili davacı şirkete takip başlattığı, davacının borçlu olmadığının tespitini talep ettiği ödeme emirlerinin davacıya 20/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın ise 07/01/2015 tarihinde açıldığı, dairemiz bozması üzerine işin esasına girilerek davacı şirketin 1.334,40 TL borçlu olduğuna karar verilmiştir. Mahkemece borçlu olduğu miktara karar verilirken ücret bordroları getirtilmeden, davacı şirketin davalı kuruma verdiği 23.07.2014 tarihli dilekçe ile borcun kendilerince hesap edildiği ve bu hesaba göre taahhüt edildiği miktarın dikkate alındığı ve dava dışı borçlu ..."ın ücreti yeterince araştırılıp incelenmeden karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, dava dışı ..."ın hangi tarihler arasında davacı işyerinde çalıştığı, davacının haciz bildirisini tebliğ aldıktan sonra davalı Kuruma ya da davalı Kurum yerine işçisi ..."a ödeme yapıp yapmadığı araştırılarak, davacının işçisi ..."a asgari ücretin altında da ücret verilemeyeceğinden ücret bordroları getirtilip, haciz bildirisinin tebliğinden sonra...."ın davacı şirkette çalıştığı dönemlerde kuruma ödenmesi gereken miktar gerektiğinde bilirkişi marifetiyle hesaplattırılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine
22.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.