8. Hukuk Dairesi 2010/418 E. , 2010/3813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Değer artış payı ve katılma alacağı
... ile ... aralarındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 31.07.2009 gün ve 14/747 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, evlilik birliği sırasında ve vekil edeninin eşi adına alınarak tapuya kaydedilen 1802 ada 1 parsel üzerindeki binanın 10 numaralı meskeninin alımında vekil edeninin bankadan çekilen kredi, maaş geliri ve ziynet eşyaları ile katkıda bulunduğunu açıklayarak taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine, meskenle ilgili değer artış payı ve katılma alacağının yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu meskenin alımında davacının herhangi bir katkısının olmadığını, taşınmazın babası tarafından satın alınarak vekil edenine hibe edildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dava konusu meskenin alımında ziynetleri ve maaş geliri ile katkıda bulunduğu kabul edilerek yapılan hesaplama sonunda davacının 12.801,75 TL değer artış payı, 11.863,80 TL. ise katılma alacağı hakkı bulunduğu gerekçesiyle tarafların evlilik birliği sırasında 19.03.2004 tarihinde alınan ve davalı adına kaydolunan Sincan, 1802 ada 1 parselde kayıtlı B blok 2. Kat 10 nolu daire niteliğindeki taşınmaza davacının isteminin kısmen kabulü ile karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olmak üzere değer artış payı ve katılma alacağı olarak toplam 24.665 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 21.4.2003 tarihinde evlenmişler, davacı ...’in 8.4.2005 tarihinde açtığı dava sonunda boşanmışlar ve karar 20.3.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Eşler arasında boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/son). Başka mal rejimi seçilmediğinden; Taraflar arasında evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği 8.4.2005 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK. 202 ve 4722 s.Yürürlük K.m.10/1.m)
Dava konusu 1802 ada 1 parsel üzerindeki binanın 10 numaralı meskeni 19.3.2004 tarihinde üçüncü kişilerden satın alınarak davalı eş İbrahim adına tapuda tescil edilmiş, 3.2.2005 tarihinde dava dışı kişiye satılmış ve en son 16.1.2008 tarihinde yeniden satın alarak İbrahim adına tapuya tescil ettirilmiştir. Taşınmazın alındığı tarihte taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Davacının talebinin 19.3.2004 tarihinde evlilik birliği içinde alınarak davalı ... adına tescil edilen 10 numaralı meskenle ilgili değer artış payı ve katılma alacağı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, maaş geliri, ziynet eşyaları ve bankadan çekilen kredi ile katkıda bulunduğunu açıklayarak değer artış payı isteğinde bulunmuştur. Alım tarihi itibarıyla taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup bu rejimde tarafların maaş gelirleri ile katkıda bulunmuş olmalarının değer artış payı alacağı bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Yine davacı eşin babasının çektiği ve meskenin alımında kullanıldığı anlaşılan banka kredisinin tüm ödemelerinin davacı eş tarafından evlilik birliği içinde maaş geliri yapıldığı taraf tanıkları tarafından ifade edildiğine göre banka kredisi ile ilgili davacının değer artış payı isteği de yerinde bulunmamaktadır. Diğer yandan davacı ziynet eşyalarının alımda kullanıldığını iddia etmiş, bu iddia davacı tanıkları tarafından doğrulanmış ve bu ziynetlerin bulunduğu düğüne ait cd ile belirlenmiş ise de değer artış payı alacağı bakımından ziynetlerin bulunduğunun değil meskenin alımında kullanıldığının kanıtlanması gerekmektedir. Davacı tanıkları soyut şekilde ziynetlerin alımda kullanıldığını ifade etmişler ancak kullanılan ziynetlerin nitelikleri ve miktarları ile ilgili bir beyanları bulunmamaktadır. Miktarları, nitelikleri ile ilgili bir bilgi vermeksizin soyut şekilde meskenin alımında kullanıldığına ilişkin bu tanık beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece, ziynetlerle ilgili düğün cd’sinde belirlenen ziynetlerin değerlerine itibar edilerek değer artış payı hesabı yapılmış olması doğru olmamıştır. Davalının meskeni babasının aldığı ve kendisine hibe ettiğine ilişkin savunmasına gelince; tanık olarak yargılama oturumunda dinlenen davalının babası ile ağabeyi, meskenin davalıya hibe edildiğini ifade etmişler ise de hibede bulunduğu söylenen davalının babası Gıyasettin’in boşanma dosyasında verdiği ifadesinde, “taraflara evi ben aldım, verdim, durumları iyi olduğunda bana ödediler” şeklinde beyanda bulunmuştur. Boşanma dosyasındaki bu beyanından sonra eldeki davada yeniden dinlenen Gıyasettin, bu beyanını açıklarken, oğlu davalının boşanma davası açıldıktan sonra meskeni satarak ödeme yaptığını ifade etmiş ise de önceki beyanı karşında bu beyanına itibar edilemez. Bu durumda meskenin hibe edilmediğinin, davalının babası tarafından ödemeleri yapılmış olması halinde de tarafların birlikte geri ödedikleri dikkate alınarak davalının savunmasına itibar edilemeyeceği ve dava konusu meskenin edinilmiş mal sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Tüm bu açıklamalar karşısında dava konusu taşınmazın evlilik birliği sırasında tarafların gelirleri ile alındığı, kişisel malları ile alındığı iddialarının davacı ve davalı tarafından isptalanamadığı ve meskenin TMK.nun 219.maddesine göre edinilmiş mal sayılması gerektiği dikkate alınarak davacının değer artış payı ile isteğinin reddi gerekmektedir. Davalı vekilinin bu hususa ilişen temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunmaktadır. Bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. (TMK. m 225/son fıkra).
Davacının katılma alacağı ile ilgili talebine gelince; katılma alacağı davalarında, eklenecek değerlerden (TMKm.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlarda dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulur. Eşlerin çalışmalarının karşılığı olan edinimleri edinilmiş maldır(TMK’nun 219/1 m.). Katılma alacağı rejiminde karine evlilik birliği içinde edinilen malın edinilmiş mal olmasıdır. Aksini iddia edenin malın kişisel malı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.Bir eşe ait olduğu saptanan, ancak kişisel mallara mı, edinilmiş mallara mı girdiği saptanamayan mallar aksi ispat edilene kadar edinilmiş mal sayılır (m. 222/3). Az yukarıda açıklandığı şekilde TMK.nun 219.maddesine göre edinilmiş mal niteliğindeki dava konusu meskenin bilirkişi raporu ile belirlenen ve yargılama sırasında itiraza uğramakla birlikte tarafların temyiz dilekçesindeki açıklamalarına göre kabul ettikleri anlaşılan karar tarihine en yakın değerinin 65.000 TL olduğu, bu değer artık değer kabul edilerek TMK.nun 236.maddesi gereği yarısı olan 32.500 TL miktar bakımından davacının katılma alacağı talebinde haklı olduğu dikkate alınarak mahkemece bu değer üzerinden davacının katılma alacağı isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve hesaplama ile yazılı şekilde düşük miktara hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Davacı vekilinin temyiz isteği bu bakımından yerinde bulunmaktadır.
Kabule göre de; 40.000 TL miktara göre harcı yatırarak dava açıldığına, yargılama sonunda 24.655 TL miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiğine göre kalan miktar üzerinden redde göre davalı lehine avukatlık ücreti takdiri gerekirken mahkemece, taşınmazın bilirkişi ile belirlenen değerinin 65.000 TL olduğu, davacının yarı oranda istekte bulunduğu gerekçesiyle kalan 7.835 TL miktar üzerinden avukatlık ücreti takdir edilmiş olması da doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 333,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 08.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.