13. Hukuk Dairesi 2015/33098 E. , 2017/9031 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... barosu avukatı olarak davalıya vekalet ilişkisi kapsamında verdiği hukuki yardım ve işlemlerden dolayı tahakkuk eden ücreti vekalet alacağına istinaden fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik kaydıyla 30.000,00 TL nin haklı nedenlerle istifa tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava vekalet ücreti alacağına binaen belirsiz alacak davası olarak HMK 107 md kapsamında harca esas değer olarak 30.000 TL üzerinden açılmış ve mahkemenin ön inceleme tensip kapsamında ara kararı ile davacı tarafça 160.726,72 TL"ye çıkartılarak yine belirsiz alacak davası olarak dava edildiği, davacının davalıya gönderdiği ... 35 Noterliği 14.05.2014 tarihli 09940 yevmiye numaradaki vekaletnamede davacı vekalet ücret alacağının 237.613,95 TL olduğunu açıkça belirleyerek ifade ederek davalı müvekkiline ihtarname gönderdiği,bu kapsamda taraflar arasında uyuşmazlığa konu alacak miktarı bizzat davacı tarafça bilinmekte ve belirlenmiştir. Bu nedenlerle belirsiz alacak davası açılması usulen mümkün olmadığından ve bu yöndeki eksiklikler de giderilmediğinden HMK 107 maddesinin koşulları bulunmadığından 119/D maddesi kapsamında dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, iddianın ileri sürülüş biçimi açısından değerlendirildiğinde davacı tarafından kısmi dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda kural olarak alacaklı, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Zira; hiç kimse kendi lehine olan davayı (tam dava) açmaya zorlanamaz.(HMK m.24/2) Bu bağlamda davacının alacağının şimdilik belli bir kesimi için açtığı davaya, kısmi dava denilir. Kısmi dava 6100 sayılı HMK"nun 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; "Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir" denilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında yer alan "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” düzenlemesi ise 11.04.2015 tarihli, 29323 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 01.04.2015 tarihli 6644 numaralı Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 4. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Usul kanunlarının yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren meydana gelen olaylara uygulanmasına derhal (hemen) uygulama ilkesi adı verilmektedir. Derhal uygulama ilkesi gereğince yeni kanun, yürürlüğe girdikten sonraki olay ve işlemlere uygulanmaktadır ve geçmişe yürümemektedir. Hukuk yargılamasında, kanun değişikliklerinde ilke "derhal uygulama" dır. Bu ana kurala bağlı kalınarak, eski kanun zamanındaki usul işlemleri, eski kanuna göre sonuçlanmalı, sonuçlanmamış işlemlere ise yeni kanun uygulanarak sonuçlandırılmalıdır. Bu ilkeler gözetilerek somut olaya bakıldığında; karar tarihi itibariyle mahkemenin dayandığı HMK"nun 109/2 maddesi yürürlükten kaldırılmış olup, derhal uygulama ilkesi gereğince eldeki davada da uygulama olanağı kalmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.