23. Ceza Dairesi 2015/4305 E. , 2015/7976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
....Adliyesi eski zabıt kâtibi olan sanığın, memuriyetten ayrıldığı halde şikâyetçiye kendisini Başsavcı özel kalem müdürü olarak tanıttığı ve bu şekilde şikâyetçinin kendisine güven duymasını sağladığı, bilahare icra kanalıyla kendisine ucuz konut alabileceğini söyleyip şikâyetçiyi bu şekilde satılan konutlardan satın alması hususunda ikna eden sanığın satış sırasında icra dairesine ödenmek üzere şikâyetçiden 45.000 TL para aldığı ve bunun karşılığında şikâyetçiye aynı miktarda bir adet bono verdiği, ancak aradan geçen zamana rağmen sanık tarafından bahsedilen satın alma işleminin gerçekleşmediği, bunun üzerine şikâyetçinin sanıkla görüştüğü, bu görüşme sırasında sanığın Kocaeli 3. İcra Dairesinin 2009/1873 sayılı dosyası üzerinden düzenlenmiş gibi gözüken aslında sahte olarak oluşturulmuş 146.000 TL bedelli tahsilât makbuzunu şikâyetçiye verdiği, şikâyetçinin icra müdürlüğüne teyit amaçlı müracaatı üzerine sanık tarafından verilen bu evrakın gerçek olmadığının ortaya çıktığı, bu şekilde sanığın üzerine atılı “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda; mahkemece yapılan yargılama neticesinde sanığın üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçundan beraatine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, buna göre temyiz incelemesinin sanık hakkında “nitelikli dolandırıcılık” suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik olarak sanık tarafından yapılan temyiz itirazlarına istinaden yapılacağı gözetilerek yapılan incelemede;
1-Her ne kadar sanığın 5237 sayılı TCK’nın 158/2 maddesinde düzenlenen “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işlediği kabul edilmiş ve bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmiş ise de; sanığa atfedilen bu suçun oluşabilmesi için bu suç failinin ismen söylemese bile kimden söz edildiğini karşı tarafın anlayacağı şekilde makamı, rütbesi, ünvanı ve lakabını söylediği kamu görevlilerini tanıdığını, onlar nezdinde hatırının sayıldığını, bu kişilere işini yaptırabileceğini söyleyerek mağduru kandırmasının gerektiği, somut olayda ise sanığın sadece kendisini Kocaeli Başsavcısı özel kalem müdürü olarak tanıttığı, bunun dışında Başsavcı aracılığı herhangi bir işin yapılması vaadinde bulunmadığı, buna göre sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden unsurları oluşmayan 5237 sayılı TCK’nın 158/2 maddesi uyarınca uygulama yapılması,
2-Kabule göre de;
a-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/06/2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 365 gün olarak tayin edilmesi,
b-5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08/10/2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararının uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/12/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.