Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3092
Karar No: 2010/3786
Karar Tarihi: 08.07.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/3092 Esas 2010/3786 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/3092 E.  ,  2010/3786 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.07.2009 gün ve 88/80 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı ... dava dilekçesinde kendisine ait taşınmazın her nasılsa 294 nolu parsel içerisinde kaldığını ve 294 nolu parsel iptal edilince taşınmazın tescil harici bırakıldığını, bu taşınmazı 20 yılı aşkın bir süreden itibaren malik sıfatıyla kullandığını belirterek adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... Kişiliğini temsilen köy muhtarı ...; tapunun doğru veya yanlış yazıldığını bilmediğini, davanın ispatlanması gerektiğini, takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir.
    Davalı Hazine vekili, davacının zilyetliğinin bulunmadığını, dava konusu yerin bitişiğinde ve kuzeyinde bulunan taşlık ve boş araziler ile dava konusu yerin bütünlük arz ettiğini, zilyetlik şartının oluşmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, “teknik bilirkişi ... ve arkadaşının dosyaya sunduğu rapor ve krokide A harfiyle gösterilen 475,19 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tespitiyle tapuya tesciline” karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan tescil, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Uyuşmazlık konusu 294 sayılı parsel 1981 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Mustafa, Hasan, ... ile ... adlarına paylı mülkiyet şeklinde tespit edilmiş, tutanağın kesinleşmesiyle adı geçenler adına tapu kaydı oluşmuştur. ... Tapu Sicil Müdürlüğünün 02.02.2009 gün ve 123/66 sayılı yazıları ile birlikte gönderilen 04.02.2009 havale tarihli tapu kaydına göre 294 sayılı parsel halen tapuda Haşim oğlu ..., ... ve ... adlarına 1/6’şar, ... oğlu ... adına ise 3/6 pay oranında kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Bundan ayrı, Kelkit Kadastro Müdürlüğünün 26.06.2009 gün ve 157/261 sayılı karşılık yazılarında; “…294 nolu parselin büyük bir kısmının tapulamasının mükerrer yapıldığı, bu nedenle Bölge Müdürlüğünün 12.07.2007 tarih ve 1142 sayılı yazılarına istinaden iptal edildiği, iptal edilen kısmın krokisi ve komşu parselleri de gösterir biçimde çıkartılarak gönderildiği …” bildirilmiştir. Öte yandan, Kelkit Kadastro Müdürlüğünün dosya arasında bulunan 16.04.2010 tarih 06/464 sayılı yazılarında ise; “…294 nolu parsel zemini ve kullanıcıları yansıtmadığından iptal edildiği, oluşan bu iptal sonucunda 1717, 1718 ve 1719 nolu parsellerin tapudaki tescilinin korunduğu, bu parseller haricinde kalan yerlerin de tapulanmayarak kadastro harici yerler oluştuğu …” açıklanmıştır. Görüldüğü gibi, tapu kaydı ve Kadastro Müdürlüğünün yazıları birbirleriyle çelişkili olup, sonuca ulaşmak açısından yeterli bilgileri içermedikleri anlaşılmaktadır. İptalden sonra tapu kaydının ne şekilde işlem gördüğü 294 nolu parselin tamamen tespit harici bırakılıp bırakılmadığı veya son yazıda açıklandığı gibi 1717, 1718 ve 1719 sayılı parseller dışında kalan kısmın kadastro harici kalıp kalmadığı mahkemece araştırılmamış ve olay açıklığa kavuşturulmamıştır. Olayda bir duraksamanın söz konusu olduğu açıktır.
    Keşifte dinlenen teknik bilirkişiler ... ve ...’ın 09.04.2009 günlü rapor ve krokilerine göre A harfinin 475,19 m2 olduğu, kısmen 294 nolu parsel ve kısmen de tapulama harici kalan yeri oluşturduğu, B harfiyle gösterilen yerin davacıya ait 332 nolu parsel içerisinde kaldığı açıklanmıştır. Somut olguyu ilgilendiren ve kabulüne karar verilen A harfinin bir kısmı 294 nolu parsel ve onun iptaliyle oluşan 1717, 1718 ve 1719 nolu parsellerden hangisinin kapsamında kaldığı dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi tamamının tapulama harici bırakılıp bırakılmadığı da anlaşılamamaktadır. Teknik bilirkişiler A harfiyle işaretlenen taşınmazın bir bölümünün 294 nolu parsel içinde kaldığını, bir kısmının ise tapulama harici olduğunu açıkladıkları halde, hepsinin 294 nolu parsel içerisinde kaldığı kabul edilerek 294 nolu parselin tapu kaydının iptaline karar verilmesi yerinde değildir. Sicil oluşturma kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemece bu gibi hususların kendiliğinden göz önünde tutulması ve doğru sicil oluşturması gerekmektedir. İptalden sonra 294 nolu parselin hangi parsellere gittiği, tamamen tapulama dışı bırakılıp bırakılmadığı araştırılmamıştır. Duraksamanın söz konusu olduğu bir durumda olmayan bir parsel hakkında iptal ve tescile karar verilmesi doğru sicil oluşturmakla görevli mahkemenin kamu düzeni ilkesini gözardı ettiği anlamına gelir. O halde mahkemece yapılacak iş: yukarıdaki açıklamalar göz önünde tutularak 294 sayılı parsel; mükerrer olması nedeniyle iptal edilmişse, bu parselin yerinin hangi parsellere konu yapıldığı, iptalden sonra bu parsel veya gittiği parseller hakkında tapu kayıtlarının oluşup oluşmadığı, Tapu Sicil ile Kadastro Müdürlüklerinden sorulup açıklığa kavuşturulması, kabulüne karar verilen taşınmazın tamamı veya bir kısmı oluşan tapu kayıtları kapsamında kalmış ise, kayıt maliklerine karşı dava açılıp açılmadığının değerlendirilmesi ve malikler arasında Hazine ve köy tüzel kişiliği yok ise tapuda kayıtlı taşınmazlar yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin düşünülmesi gerekmektedir.
    Bundan ayrı, teknik bilirkişilerin rapor ve krokisiyle A ile işaretlenen taşınmazın bir kısmının kadastro harici olduğu açıklandığına göre TMK.nun 713/4 ve 5.maddeleri gereğince taşınmazın bu bölümü hakkında yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, son ilan tarihinden itibaren üç aylık sürenin beklenilmesi, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle çifte tapunun önlenmesi açısından kadastro harici bırakılan yerin tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması gerekir.Öte yandan, kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz edinilebilmesi için o taşınmazın aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla ve 20 yıl süreyle kullanıldığının kanıtlanması gerekir. Sadece keşifte bir mahalli bilirkişi dinlenerek hüküm kurulmuştur. Taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri için süre ve imkan tanınmamıştır. Bu bakımdan tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için öncelikle kendilerine süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince çağırılıp keşifte dinlenmelerinin sağlanması, zilyetlik süresi ve kazanma koşullarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak belirlenmesi, 5403 sayılı Kanunla Değişik 3402 sayılı Kanunun 14/2.maddesi gereğince kuru sulu araştırmasının yapılması, aynı kanunun 14.maddesi gereğince davacının belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanak ve ekleriyle tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davalarına ilişkin dosyaların ise ait oldukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlaması yönünden göz önünde tutulması, bu konuda kadastro çalışma alanlarında belgesizden edinilen taşınmazlar esas alınarak hesaplamanın yapılması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Hüküm kurulurken HUMK.nun 388. maddesindeki hükümlerin ve ilkelerin göz önünde tutulması zorunluluğu vardır.
    Kabul biçimine göre de; tescil davalarında Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri harç, yargılama gideri ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamazlar. TMK.nun 713/3.fıkrası gereğince Hazineyle ilgili kamu tüzel kişileri bu tür davalarda kanuni hasım durumunda bulunmaktadırlar. TMK.nun 713/1.fıkrası gereğince açılan tescil davalarında bu nedenle alınan ve alınacak harç ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davanın kabul edilmesi halinde davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilir. Bu nedenle, tescil davasının tarafı olan Hazine ve köy tüzel kişiliğine yargılama giderlerinin yükletilmiş bulunması doğru değildir.
    Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi