8. Hukuk Dairesi 2010/2474 E. , 2010/3785 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve ... ile Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü, ... ve dahili davalı ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.04.2009 gün ve 194/114 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi ile Karayolları Genel Müdürlüğü vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava dilekçesinde mevkii ve hudutları yazılı taşınmazın uzun yıllardır vekil edenlerinin zilyetliğinde olduğunu, Of-Hayrat karayolunun geçirilmesi ile ikiye bölündüğünü açıklayarak davacılar adına tescilini, karayolu geçirilen kısmın ise bedeli ödenerek yola terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı köy tüzelkişiliği temsilcileri yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, zilyetlikle edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 15.5.2008 tarihli rapor ve krokisinde A, B, C, D ve E harfleriyle gösterilen toplam 8723,68 m2 taşınmaz bölümünün davacılar adına ½’şer payla tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın kabulüne ilişkin önceki hüküm davalı Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğünün temyizi ile Dairenin 15.6.2006 tarih ve 3755 Esas, 4182 Karar sayılı ilamı ile özet olarak “...Dava konusu taşınmazın bulunduğu Söğütlü köyü tüzelkişiliğine davanın yöneltilmesi, bu köyde kadastro çalışmalarının ne zaman yapıldığının ve uyuşmazlık konusu taşınmazın ne sebeple tesbit dışı bırakıldığının tesbiti, Karayolları Genel Müdürlüğünden kamulaştırma evraklarının getirtilerek uygulanması, niza konusu taşınmazın sınırında yer alan ve jeolog bilirkişi raporunda açıklanan Baltacı deresi ıslah çalışmalarının mahiyeti ve seddenin yapım tarihinin yapan kurum ve kuruluştan sorularak belirlenmesi, mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenilmesi, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin, kime ait bulunduğunun varsa zilyetliğin ne şekilde ve kimler tarafından sürdürüldüğünün sorulup belirlenmesi, ziraatçı ve jeolog bilirkişiden niza konusu taşınmazın niteliği hususunda ayrıntılı rapor alınması, TMK.nun 713/4. maddesinde belirtilen ilanların ve Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince miktar araştırmasının yapılması, iddia ve savunma çerçevesinde deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine ...” işaret edilmek suretiyle bozma sevk edilmişti. Mahkemece, bozma ilamına uyulmakla yukarıda yazılı hüküm kurulmuştur. Bozma ilamına uyulmakla tarafı yararına usulü kazanılmış hak oluşur ve mahkemece bozmada belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma ve inceleme yapma ve hüküm verme yükümlülüğü doğar.
Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısına göre, dava konusu taşınmazın Söğütlü köyünde 1976 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dere yatağı vasfı ile tesbit dışı bırakıldığı bildirilmiştir. Dere ve akarsuların eski yatakları kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Bu tür yerlerin koşullarının oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılmaları mümkün olabilir. Buna karşılık aktif dere ve çay yatakları ile bunların etki alanında bulunan yerler kazanılamaz. Dava konusu taşınmaz tesbit dışı bırakılma tarihindeki niteliğine göre, imar-ihyaya muhtaç bulunan yerlerdendir. Bu nitelikte bir yer ancak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen koşullar altında para ve emek sarfedilmek suretiyle kültür arazisi haline getirilerek ve bu olgunun tamamlandığı tarihten itibaren koşullarına uygun şekilde 20 yıldan fazla süre ile zilyetliğin sürdürülmüş olması halinde edinilebilir. Mahkemece uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılmış ise de, taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü iddia edilen zilyetliğin süreci ve niteliği ile taşınmazın tesbit dışı bırakılma tarihindeki niteliğine göre imar-ihya hususları araştırılmamış, tanık beyanlarına başvurulmamıştır. Ayrıca, bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliğinin, tasarruf durumunun ve kültür arazisi olarak işlenip işlenmediğinin belirlenmesine esas olmak üzere hava fotoğrafları ile de inceleme yapılması gerekir. Öte yandan, dosya içinde mevcut jeolog bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın güney sınırında yer alan Baltacı deresi üzerinde yapıldığı belirlenen seddenin hangi kurum tarafından ve ne zaman yapıldığı da yeterince araştırılmamıştır.
Mahkemece, dava konusu hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda B,C ve E harfleri ile gösterilen ve halen üzerinden karayolu geçen nizalı taşınmazlar yönünden fiilen karayolu geçirildiği belirlenen 1998 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl önce; A ve D harfi ile gösterilen taşınmazlar için ise dava tarihinden geriye doğru 20 yıl iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaların bulundukları yerden getirtilerek dosya arasına konulması, ondan sonra usule uygun saptanacak yerel bilirkişiler ile daha önce götürülmeyenler dışında belirlenecek teknik, harita ve Harita mühendisi, jeoloji ve ziraat yüksek mühendisleri ile fotoğrafçıdan oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla dava konusu taşınmaz başında keşif yapılması, bilirkişiler ve tanıkların HUMK.nun 258. maddesi hükmü uyarınca davetiye ile çağrılarak aynı Kanunun 259. maddesi uyarınca taşınmazlar başında dinlenilmeleri, dava konusu taşınmaz bölümlerinin öncesi itibariyle niteliği, dava konusu taşınmazlarda imar-ihya çalışması yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa ne zaman başlanıldığı, hangi tarihte tamamlandığı ve zilyetliğin kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü hususlarının kendilerinden sorulması; niza konusu taşınmazın 1976 yılında yapılan kadastro çalışmalarında dere yatağı niteliği ile tesbit dışı bırakıldığının belirlenmesi nedeniyle, memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre bu yerde en erken hangi tarihten itibaren ihya olgusunun tamamlanarak ve zilyetliğe başlanarak tarım arazisi olarak tasarruf edildiğinin tesbiti, harita ve fotogrametri mühendisinden stereoskopik aletle üç boyutlu olarak hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle gerekçeli ve denetime elverişli nizalı taşınmaz bölümlerinin hava fotoğrafları üzerindeki konumunu gösterir rapor ve kroki, ziraatçı uzman bilirkişiden gerekçeli, taşınmazların niteliğini belirtir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı şekilde ayrıntılı rapor alınması, jeolog bilirkişiden taşınmazların tesbit dışı bırakılma tarihindeki vasfı nedeniyle niteliğini belirtir, ayrıca sınırında yer alan Baltacı deresi üzerinde yapıldığı dosya kapsamından anlaşılan duvar-seddenin hangi kurum tarafından yapıldığı ve tarihi, taşınmazların ve karayolunun dere ile ilgisinin kesildiği tarih ve etki alanında kalan bölümünde yer alıp almadıkları hususunda ayrıntılı, dosya içinde mevcut önceki raporlarla irtibatlı ve bilimsel verilere dayalı rapor alınması, tescil konusu taşınmaz bölümlerinin niteliğinin belirlenmesine esas olmak üzere dava konusu taşınmaz bölümlerini ve çevresini içine alan resimlerin HUMK.nun 366. maddesi hükmü uyarınca fotoğrafçı bilirkişi tarafından çekilip usulen onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, ondan sonra toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
Ayrıca; teknik bilirkişinin 15.5.2008 tarihli rapor ve krokisinde B, C ve E harfleriyle gösterilen niza konusu taşınmaz bölümlerinden karayolu geçtiği anlaşıldığına göre, kamu emlakına dönüşen bu nitelikteki taşınmaz bölümleri yönünden kazanım şartlarının oluştuğu belirlendiği takdirde mülkiyetin tesbitine karar verilmesi gerekirken, bu kısımlar bakımından da tescile karar verilmiş olması da doğru değildir.
Davalı Hazine temsilcisi ile ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümleri ile bozma gereklerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.