Esas No: 2022/1330
Karar No: 2022/2334
Karar Tarihi: 26.05.2022
Danıştay 13. Daire 2022/1330 Esas 2022/2334 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2022/1330 E. , 2022/2334 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/1330
Karar No:2022/2334
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Üniversitesi Rektörlüğü - ...
VEKİLİ : Av. ...
Dr. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin, İzmir ili, Balçova ilçesi, ... Mahallesi, ... caddesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz ve üzerinde bulunan tamamlanmamış hastane binası inşaatının 19/01/2022 tarihinde "açık teklif usulü" ihale yöntemiyle yapılacağı 12/12/2021 tarihinde ilan edilen satışına ilişkin ihalenin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; dava konusu taşınmazın satışına ilişkin yetkili olan mütevelli heyetince karar verildiği, taşınmazın tahmini bedelinin belirlendiği, daha sonra döviz kurlarında gerçekleşen değişim sonucunda tahmini bedelin güncellendiği, ihalenin mevzuatta öngörülen şekilde şeffaf bir şekilde gerçekleştirildiği, dava konusu taşınmazın satışı hususunda davalı idarenin takdir yetkisinin bulunduğu, idarece takdir yetkisinin hukuka aykırı olarak kullanıldığını ortaya koyan hukuken geçerli somut herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, dava konusu ihalenin niteliği itibariyle mal ve hizmet alımına ilişkin olmadığı, davalı idarenin hastane binası yaparak hastanenin faaliyete geçirilmesi noktasında yargı kararıyla zorlanamayacağı, dolayısıyla dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Tıp Fakültesi’nin öğrenci alımına devam edebilmesi ve faaliyetini sürdürebilmesi için en geç 15/10/2022 tarihine kadar ruhsatı ve işletme hakkı kendisine ait bulunan bir hastanesi olduğuna ilişkin belgeleri YÖK Başkanlığı'na sunması gerektiği, arsası ve tamamlanmaya çok yakın bir hastane binası varken bu taşınmazın ihale yolu ile satışının yürütülen kamu hizmetinin sona ermesine yol açacağı, YÖK’e hastane inşa etme taahhüdü verildiği, kamuoyu önünde, basında ve üniversite tercihi döneminde ailelere ve öğrencilere hastane yapılacağının açıkça beyan edildiği, muhammen bedelin belirlenmediği, ihalenin mevzuata aykırı olarak yapıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı tarafından, dava konusu taşınmazın satışına ilişkin mütevelli heyet kararı alındığı ve gayrimenkul değerleme firmasından değerleme raporu alındığı, döviz kurlarında gerçekleşen ciddi yükseliş dikkate alınarak taşınmazın muhammen bedelinin güncellendiği, ihalenin açık teklif usulüyle yapılmasına karar verildiği, gerekli ilanların yapıldığı, dava konusu taşınmazın halihazırda kamu hizmeti için kullanılmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Mülkiyeti İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne ait, İzmir ili, Balçova ilçesi, ... Mahallesi, ... caddesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz ve üzerinde bulunan tamamlanmamış hastane binası inşaatının satışının 19/01/2022 tarihinde "açık teklif usulü" ihale yöntemiyle yapılacağına dair 12/12/2021 tarihinde ilan edilen ihalenin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Yükseköğretim kurumları" başlıklı 130. Maddesinde, "Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur... Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir... Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, malî ve idarî konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tâbidir." kuralı düzenlenmiştir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun ek 2. maddesinde "Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır." kuralına yer verilmiştir.
4633 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun'un ek 54. maddesi ile
"İzmir’de İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabî olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip İzmir Ekonomi Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur."
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasında, "İdari dava türleri şunlardır: a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."; 15. maddesinin 1. fıkrasında, "3/a bendine göre adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine;... karar verilir." kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarî yargı mercilerinde yargısal denetimi yapılarak çözümlenecek uyuşmazlıklarda, öncelikle davaya konu işlemin idarî bir işlem olup olmadığı hususunun, başka bir anlatımla idare hukuku kurallarına göre tesis edilen, kamu gücüne dayanılarak diğer tarafın rızasını aramaya gerek olmaksızın hukukî durumda tek yanlı irade açıklamasıyla değişiklik meydana getiren bir işlem olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Özel hukuk hükümlerine tâbi olan işlem ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde adlî yargı mercileri görevlidir.
İlgili mevzuat düzenlemelerden, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu, yargı yolu açık olan idari işlemlere karşı herkesin yargı mercileri önünde iddia ve savunmada bulunabileceği ve hiçbir mahkemenin görev ve yetkisinde bulunan bir uyuşmazlığı çözmekten kaçınamayacağı, idari işlemlere karşı, işlemin unsurlarında bulunan hukuka aykırılıklar nedeniyle açılacak davaların iptal davası olduğu, adli yargı mercilerinin görevinde bulunan davaların ilk inceleme aşamasında görev yönünden reddine karar verileceği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısında idari yargı yolunun görev alanının belirlenmesi önem arz etmektedir.
İdare Hukuku devletin egemen gücünü kullanarak belli başlı faaliyetlerde bulunduğu bir alan olup, İdare Hukuku'nda ifade bulan idari işlemler; idari makamların kamu gücü ve kudretini yanına alarak tek yanlı olarak tesis ettikleri, kamu gücü faaliyeti sonucunda oluşan ve yöneldikleri kişilerin iradelerinden bağımsız olarak hukuki değer ifade edebilen, statülerinde değişiklik doğuran, hak ve yükümlülükler getirme gücüne sahip işlemlerdir.
İdare Hukuku'ndan farklı olarak, Özel Hukuk; eşit statüler içindeki kişiler (eşitler) arasındaki ilişkiye uygulanan hukuk olarak nitelendirilen sözleşmeler alanı olup, bu kapsamda açıklanan her irade kendisiyle hukukî olarak eşit kabul edilen bir başkasıyla birleştiği anda sonuç doğurmaktadır. Özel hukuk alanında hukukî işlem ise; hukukî etkiler doğuran ya da somut olarak sübjektif haklar oluşturan irade açıklamaları şeklinde tanımlanmaktadır.
İdarî yargıdaki iptal davasının amacı; idarenin hukuka aykırı işlemlerinin, hukuk düzeninden kaldırılmasını sağlamak olup, bu bağlamda hukuka aykırılık, objektif bir hukuk kuralının varlığı şartıyla bir kuralın ihlâli durumunda ortaya çıkmakta, medenî hukuk veya borçlar hukuku gibi özel hukuk alanları çerçevesinde akdedilen çeşitli özel hukuk sözleşmeleri birer hukuk kuralı olmadığından, bunların ihlâli hukuka değil sözleşmeye aykırılık teşkil etmekte, iki taraf arasında akdedilen özel hukuk sözleşmesi uyarınca ve sözleşme çerçevesinde idare organlarınca tesis edilen işlemlerin iptal davasına konu olmadığı kabul edilmektedir.
Birden fazla yargı düzenine sahip olan ülkemizde, idarî yargı düzeni idarî işlemler nedeniyle menfaatleri ve idarî eylemler nedeniyle hakları ihlâl edilenler tarafından açılan davaları sonuçlandırmakla görevlidir. İdarî işlemler, muhatabının iradesi önem arz etmeksizin hukuk aleminde sonuç doğuran ve tesisi ile birlikte uygulanabilir hale gelen idarenin irade açıklamalarıdır. Kamu gücü ayrıcalıklarından yararlanmayan irade beyanları nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklar idarî yargının görev alanı dışındadır.
Türk Medeni Kanununun 101. maddesinde vakfın tanımı "gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları" olarak yapılmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere vakfı oluşturan en önemli iki unsur; özgülenecek bir malvarlığı ve malvarlığının özgüleneceği amaçtır.
Aktarılan mevzuat düzenlemelerinden, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabileceği, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının, mâlî ve idarî konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa'da belirtilen hükümlere tâbi olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, 4633 sayılı Kanun'un ek 54. maddesi ile İzmir’de İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabî olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip İzmir Ekonomi Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulduğu, uyuşmazlığın bu "vakıf üniversitesine" ait taşınmazın satışına ilişkin "mâlî" bir işlem olduğu, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının, mâlî ve idarî konuları dışındaki akademik çalışmalarının Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa'da belirtilen hükümlere tâbi olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan "vakfın" Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca bir özel hukuk tüzel kişiliği olduğunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu itibarla, özel hukuk tüzel kişiliğine sahip bir vakıf tarafından kurulan ve malî işlemleri Devlet eliyle kurulan diğer yükseköğretim kurumlarının tabi olduğu mevzuattan Anayasa kuralı ile istisna tutulan davalı Üniversitenin taşınmaz satışına ilişkin davaya konu işlemin idarî bir işlem olmadığı, özel hukuk hükümlerine tâbi olan işlem ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde adlî yargı mercileri görevli olduğu hususları dikkate alınarak, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan incelenen ve davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVANIN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ...-TL ilk derece ve ..-TL temyiz yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Posta giderleri avansından artan tutar ile istemi hâlinde fazladan yatırılan ...-TL harcın davacıya iadesine,
7. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
8. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 26/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Yükseköğretim kurumları" başlıklı 130. maddesinde, "Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur... Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları kurulabilir... Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, malî ve idarî konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tâbidir." kuralına yer verilmiştir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun ek 2. maddesinde "Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır." kuralı yer almıştır.
4633 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun'un ek 54. maddesi ile
"İzmir’de İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından 2547 sayılı Kanunun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabî olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip İzmir Ekonomi Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur."
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun Ek 14. maddesinde "Vakıf yükseköğretim kurumlarının satım, kiralama, mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde uyacakları usul ve esaslar Yükseköğretim Kurulunca çıkarılan yönetmelikle belirlenir..." kuralına yer verilmiştir.
Vakıf Yükseköğretim Kurumları İhale Yönetmeliği'nin Temel ilkeler başlıklı 4. maddesinde "(1) Vakıf yükseköğretim kurumları, bu Yönetmeliğe göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla yükümlüdür. (2) 31/12/2005 tarihli ve 26040 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 28 inci maddesine aykırı nitelikte ihale yapılamaz." kuralına yer verilmiştir.
Aktarılan mevzuat düzenlemelerinden, davalı İzmir Ekonomi Üniversitesi'nin çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip Devlet tarafından kanunla kurulmuş bir üniversite olduğu ve davalının dava konusu taşınmaz satış işleminin Vakıf Yükseköğretim Kurumları İhale Yönetmeliği'ne tabi olduğu, herhangi bir özel hukuk kişisi gibi ihale usulüne tabi olmaksızın taşınmazını dilediği gibi satarak tasarruf edemeyeceği anlaşılmaktadır.
Vakıf üniversiteleri kanunla kurulmuş ve kamu tüzel kişiliğine sahip üniversitelerdir. Bu üniversitelerin malları, kamu hukukuna tâbi olduğundan bunlarla ilgili uyuşmazlıklar idarî yargıda görülmelidir. Vakıf üniversitelerinin vakıf tüzelkişiliği dışında ayrı bir tüzelkişiliği vardır. Vakfın tüzel kişiliği özel hukuk tüzel kişiliği, vakıf üniversitesinin tüzel kişiliği ise kamu tüzel kişiliğidir. Vakıf üniversitesinin gelirleri, geçici olarak dahi hiç bir suretle vakıf mamelekine veya hesaplarına intikal edemez. Vakıf üniversitelerinin akademik organları, devlet üniversitelerinin akademik organları gibidir. Devlet üniversitelerindeki senatonun karşılığında vakıf üniversitelerinde "akademik kurul" bulunur. Öğretim elemanlarının nitelikleri devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Vakıf üniversitelerinde eğitim-öğretim esasları, öğretim süreleri ve öğrenci hakları ile ilgili hususlar, devlet üniversitelerinde olduğu gibi 2547 sayılı Kanun hükümlerine tâbidir. Vakıf üniversiteleri de devlet üniversiteleri gibi Yükseköğretim Kurulu'nun denetim ve gözetimine tâbidirler.
Davacı tarafından, davalı Üniversiteye bağlı Tıp Fakültesi’nin öğrenci alımına devam edebilmesi ve faaliyetini sürdürebilmesi için en geç 15/10/2022 tarihine kadar ruhsatı ve işletme hakkı kendisine ait bulunan bir hastanesi olduğuna ilişkin belgeleri YÖK Başkanlığı'na sunması gerektiği, arsası ve tamamlanmaya çok yakın bir hastane binası varken bu taşınmazın ihale yolu ile satışının yürütülen kamu hizmetinin sona ermesine yol açacağı, YÖK’e hastane inşa etme taahhüdü verildiği iddialarıyla açtığı davanın, davalının devlet tarafından kanunla kurulmuş ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir üniversite olduğu, mallarının kamu malı olduğu, dava konusu taşınmaz satış işleminin "Vakıf Yükseköğretim Kurumları İhale Yönetmeliği'ne" tâbi olduğu, davalı Üniversitenin herhangi bir özel hukuk kişisi gibi ihale usulüne tabi olmaksızın taşınmazını dilediği gibi satarak tasarruf edemeyeceği dikkate alındığında görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararının, bakılan davada adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle bozulması ve davanın görev yönünden reddine dair karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.