11. Hukuk Dairesi 2019/1681 E. , 2019/7944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08/02/2018 tarih ve 2017/520 E- 2018/90 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 24/01/2019 tarih ve 2018/865 E- 2019/100 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Ankara 40. Noterliğinin 12/12/2016 tarihli ve 41756 yevmiye numaralı "Hisse Devir Sözleşmesi" ile davalı şirketin % 50 hissesini devir aldığını, aradan geçen yaklaşık 8 ay boyunca ortaklar kurulu toplantısının yapılmadığını, şirketin mali durumu hakkında bilgi ve belgelerin saklandığını, kâr payı dağıtılmadığını, müvekkilinin Ankara 40. Noterliğinin 20/06/2017 tarihli ve 21003 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirket defter kayıtlarının incelemeye sunulması ve kâr payı dağıtılmasına ilişkin talebi neticesinde müvekkilinin yetki verdiği vekili ve mali müşavir ile şirket adresine gidildiğinde hiçbir belgenin incelenmesine izin verilmediğini, yine keşide edilen Ankara 35. Noterliğinin 13/07/2017 tarih ve 22593 yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtilen taleplerin hiçbirinin kabul edilmediğini, müvekkili açısından ortaklığın devamında hiç bir hukuki ve mali yararın kalmadığını, müvekkilinin oğlu olan davalı şirketin diğer ortağı ve yetkilisi Adem Bektaş"ın tamamen aile ortamında ve müvekkilinin evinde kendisine bir kağıda imza attırması neticesinde içeriğini sorduğunu, tatminkar cevap alamayınca kağıdı oğlunun elinden alarak yırtıp çöpe attığını, diğer ortak olan oğlunun kağıdı çöpten alarak yapıştırdığını ve kâr payı vermeye yanaşmadığını ileri sürerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının şirket hisselerini oğlu olan dava dışı Musa Bektaş"tan devraldığını, davacının defterlerin incelenmesi hususunda vekalet verdiği kişinin hisseleri devraldığı Musa Bektaş olduğunu, adı geçenin şirketten ayrıldıktan sonra aynı alanda iştigal eden başka bir şirket kurduğunu ve müvekkiliyle rekabet etmeye başladığını, bu nedenle rekabet halinde oldukları bir kişinin şirket kayıtlarını incelemesine izin vermelerine imkan bulunmadığını, davacının bizzat gelmesi halinde şirket kayıtlarını inceleyebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ortağın TTK"nın 614. maddesi uyarınca öncelikle şirket müdür veya müdürlüklerinden bunların engellenmesi durumunda genel kuruldan alacağı izin ile bilgi alma ve inceleme hakkını kullanacağı, genel kurulun bu talebi reddetmesi halinde de mahkemeye müracaat edebileceği, davalı şirketin, davacıya şirket merkezine gelmesi halinde şirkete ilişkin tüm kayıtları paylaşacağını ihtaren bildirdiği, davacı yanın söz konusu imkanları kullanmadan şirketin fesih ve tasfiyesini istemesinin haklı sebep olarak değerlendirilemeyeceği, TTK"nın 616/1-e maddesine göre, kâr payı hakkında karar verilmesinin genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olduğu, davacı ortağın, genel kurulun kar payı talebiyle ilgili bir karar verilmek üzere toplanmasını isteyebileceği ve genel kurulun sonucuna göre, ortaklıktan kaynaklanan dava haklarını kullanabileceği, bu yöntemlere tevessül edilmeden şirketin fesih ve tasfiyesinin bu nedenle talep edilmesinin de uygun olmadığı, ayrıca, TTK"nın 617. maddesiyle, genel kurulun müdürler tarafından toplantıya çağrılacağı, olağan genel kurul toplantısının her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren 3 ay içerisinde yapılacağı, toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem vs. konularda anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kıyasla uygulanacağı hüküm altına alınmış olup, kıyasen uygulanması gereken TTK"nın 410 vd. maddeleri uyarınca, ortaklar kurulu toplantısı çağrısı için yasal yollar belirlenmişken, bu yollara da müracaat edilmeden şirketin fesih ve tasfiyesinin talep edilmesinin de haklı olmadığı, şirketin fesih ve tasfiyesini gerektirir bir haklı sebebin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.