12. Hukuk Dairesi 2018/4576 E. , 2018/10495 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine, itirazın iptali konulu ilama dayalı olarak başlatılan ilamlı takipte, borçlunun; geçimini çiftçilikle sağladığı iddiası ile, İİK"nin 82/4-12 madde ve fıkralarına göre haczedilmezlik şikayetinde bulunarak, ailesinin ve kendisinin geçimi için zaruri olan arazi ile haline münasip evi üzerindeki hacizlerin anılan maddeler gereği kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece; davacının çiftçilikle uğraştığı, dava konusu taşınmazlardan 2405 parsel sayılı taşınmaz hariç diğerlerinin davacı ve ailesi için haline münasip olduğu, dava konusu evinde davacı ve ailesi için haline münasip olduğu anlaşıldığından davanın kısmen ret kısmen kabulüne karar verilerek, ... 1. İcra Müdürlüğünün 2013/3238 Esas sayılı dosyada davacı borçlu üzerine tapuda kayıtlı ... ili ... ilçesi ... bulunan 718,2324,2325,2546,3013,3014,3070 nolu parselleri üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına ve ... ili ... ilçesi ... bulunan 2405 parsel sayılı taşınmaza yönelik haczedilmezlik şikayetinin de reddine hükmolunduğu görülmektedir.
İİK."nin 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde; ""Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin..." haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ""Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır"" hükmüne yer verilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.12.1972 tarihli ve 542/1979 sayılı kararında; "maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi tespitinde, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerektiği" belirtilmiştir.
Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen haczedilmeyen tüm taşınmazları, keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalı, borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Ayrıca, çiftçi olan borçlunun, emekli maaşı alması da çiftçilik vasfını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda borçlunun, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı belirlenirken, aldığı emekli maaşı da dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekir.
Öte yandan, İİK"nin 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince; borçlunun "haline münasip" evi de haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu ögeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Borçlunun şikayete konu taşınmazın bulunduğu yerde oturması zorunlu olmadığından sosyal ve ekonomik durumuna uygun daha mütevazi semtlerde meskenin değerinin bilirkişi marifeti ile tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Somut olayda, mahkemece; borçlunun çiftçilik mesleğini icra edip etmediği ilgili kurumlardan sorularak ve yine bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri ve bunların gelir durumları da emniyet tarafından sunulacak rapor ile tespit olunmamış, yıllık geçinebileceği miktar belirlenmemiş, dava dilekçesinde haline münasip evin haczedilemezliği şikayeti de belirtilmiş olmasına rağmen bu hususa dair de yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Her ne kadar haczedilmezlik şikayetine konu arazilerin tarım amaçlı kullanılıp kullanılmadığı araştırılmışsa da, yukarıda da ifade olunduğu üzere, anılan taşınmazdan elde edilecek gelir ile borçlunun kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı dahil elde edilecek tüm tespitlerle birlikte değerlendirilmek suretiyle keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulduğu görülmektedir.
Tüm bu açıklamalara ek olarak; borçlunun, daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için, ipoteğin, ya mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması, ya da, kurulan ipotek zorunlu değil ise, en geç haciz tarihleri itibariyle ipotek borcunun ödenmiş olması gerekir. Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin haczedilmezlik şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, haciz tarihleri itibariyle ipotek borcunun ödenmemiş olması halinde adı geçenin daha sonra bu yerlerle ilgili olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmasını engeller.
Somut olayda, alacaklı tarafça şikayete konu parsellere ilişkin olarak ipotek tesis edildiği ileri sürülmüş olduğu ve takip dosyasındaki tapu kaydında da anılan durum anlaşıldığı için; mahkemece, tapudan şikayete konu taşınmazlara ilişkin ipotek akit tabloları getirilmek suretiyle, ipoteğin mahiyeti ve verilme nedeni araştırılarak zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun tamamen ödenip ödenmediği tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme hüküm kurulduğu görülmektedir.
O halde mahkemece, öncelikle; tapudan şikayete konu taşınmazlara ilişkin ipotek akit tabloları getirilmek suretiyle, yukarıda ifade olunan şekilde inceleme yapılması, sonrasında ise zirai bilirkişi ve kadastro bilirkişisinin de katılımıyla keşif yapılarak detaylı bilirkişi raporu düzenlettirilip, borçlunun ziraat ile meşgul olup olmadığı ilgili kurumlardan araştırılıp, çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, yıllık geçinebileceği miktar belirlenerek şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir emekli maaşı da dikkate alınarak tespit edilip, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğu belirlendikten sonra ve her halükarda, haline münasip evin tespiti için gereken araştırma da yapılmak suretiyle elde edilen tüm veriler birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabul ve kısmen reddi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.