11. Hukuk Dairesi 2019/1402 E. , 2019/7943 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Avanos Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 20/11/2017 tarih ve 2016/53 E- 2017/531 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 22/11/2018 tarih ve 2018/411 E- 2018/1273 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin %10 oranında ortağı olduğunu, davalı şirketin 28/10/2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin çağrının usulüne uygun yapılmadığını zira çağrıyı yapan müdür Yaşar Aplak’ın genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırmaya yeter miktarda pay sahibi olmadığını, genel kurulda alınan 3 numaralı kararla, şirket ana sözleşmesinin bir takım maddelerinin oy çokluğuyla değiştirildiğini, ana sözleşme değişikliği ancak oy birliğiyle karar alınması şartıyla yapılabileceğinden söz konusu kararların geçersiz olduğunu, toplantıda alınan tüm kararların müvekkillerini şirketten dışlamayı ve şirket yönetimini çoğunluk pay sahibi olan ortaklara vermeyi amaçlayan afaki dürüstlük kurallarına aykırı kararlar olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 28/10/2015 tarihli olağan üstü genel kurul kararların butlan ve iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu toplantıya çağrının yetkili müdür tarafından yapıldığı, davacıların toplantı tarihinden 15 gün önce çağrıldıkları, genel kurula çağrının usulüne uygun olduğu, çağrınun usule aykırı olduğu kabul edilse dahi salt bu sebepten iptal kararı verilebilmesi için söz konusu usulsüzlüğün genel kurul kararının alınmasında etkili olması gerektiği ancak somut olayda belirtilen nitelikte bir hususun ispat edilemediği, davacıların hisseleri gözetildiğinde genel kurulda alınan tüm kararların kanunun aradığı nisapları sağlayarak verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, TTK"nın 617. maddesi uyarınca, genel kurulun müdürler tarafından toplantıya çağrılacağı, anılan hükmün limited şirketler bakımında da geçerli olduğu, davaya konu genel kurula ilişkin çağrıyı yapan şirket müdürü Yaşar Aplak’ın görev süresinin olağanüstü genel kurul çağrısının yapıldığı ve gündemin hazırlandığı tarihte sona ermesinin yapılan çağrıyı usulsüz hale getirmeyeceği, toplantıya ilişkin ilanın toplantıdan 15 gün önce Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı, davacılara iadeli taahhütlü olarak toplantı gününün bildirildiği ve davacıların toplantıya katıldığı da göz önüne alındığında, davaya konu genel kurulun bu sebeple yokluk ve butlanını gerektirecek bir husus bulunmadığı, bu durumda, dava konusu olağanüstü genel kurulda alınan kararların iptal edilebilirlik durumunun değerlendirilmesi gerektiği, davalı şirket ana sözleşmesinde daha ağır bir nisap belirlenmediğinden şirket ana sözleşmesinin ancak sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların oyuyla değiştirilebileceği, (TTK 589) yapılan değişiklerin bu nisabı sağladığı, TTK"nın 617/2.maddesiyle, genel kurulun toplantı gününden en az 15 gün önce toplantıya çağrılacağı, şirket sözleşmesi ile bu sürenin uzatılabileceği veya 10 güne kadar kısaltılabileceğinin düzenleme altına alındığı, bu itibarla, dava konusu genel kurulda alınan kararla, ilan süresinin 10 güne düşürülmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, yine, şirket ana sözleşmesinin 8. ve 9. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kararlarının da kanunun aradığı nisapla alındığı, şirket müdürlerinin temsil yetkisinin belirlenmesine ilişkin kararda müdür olarak seçilen Nuri Orman olumlu oy kullanmışsa da, bu payın çıkarılması halinde de kararın gerekli nisabı sağladığı, şirket müdürlerine TTK’nın 626. maddesine göre izin verilmesine ilişkin teklifin ise, zaten oy birliğiyle reddedildiği, davanın belirtilen gerekçelerle reddedilmesi gerekirken butlan iddiasına ilişkin hiçbir gerekçe oluşturulmadan ve iptal talebine ilişkin olarak da iptali istenilen tüm maddelere ilişkin ayrı ayrı gerekçe belirtilmeksizin hüküm tesisinin doğru olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden isabetli olmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle, davanın kararda belirtilen gerekçelerle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.