Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/894
Karar No: 2016/883
Karar Tarihi: 19.02.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/894 Esas 2016/883 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/894 E.  ,  2016/883 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Asliye Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tazminat ve menfi tespit davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 22.09.2014 gün ve 2611 Esas, 5817 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı S.S.Konut Yapı Kooperatifi"nin üyesi olduğunu, 04.10.1998 tarihinden beri adı geçen kooperatifin yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalıların, kooperatif genel kurulunda, yüklenici firma ile gizli olarak yaptıkları arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, yeterince tartışmaya açmadan kabul edilmesini sağladıklarını, bu sözleşme ile kooperatifin mevcut sosyal tesisi yıkılarak, yeni bir sosyal tesis yapılmasının öngörüldüğünü, ancak sözleşme hükümlerinin kooperatifin aleyhine olduğunu, davalıların bu durumu genel kuruldan gizlediklerini, yüklenici firmaya sözleşme karşılığı olarak verilecek arsanın değerinin alt ve üst sınırları genel kurulca belirlenmeden ihaleye çıkıldığını, bu durumun yasaya aykırı olduğunu, davalıların genel kurulda % 53 oranında kooperatife verileceği açıklanan arsayı daha düşük bir miktarda yükleniciye verdiklerini, kooperatifin 20.200,000,00 TL zarara uğratıldığını, her bir kooperatif üyesinin ise bu sözleşme nedeniyle yaklaşık 74.888,88 TL zarara uğradığını, ayrıca davalıların müşavirlik ve mühendislik firmaları ile muvazaalı sözleşmeler yaparak, iskân ruhsatı alınmamış konutların iskân ruhsatlarının alınacağı vaadi ile üyelerden 2.000,00"er TL para topladıklarını, oysaki bu konutların henüz iskân aşamasına gelmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, iskan ruhsatı alınacağı vaadi üyelerden toplanan 2.000,00 TL yönünden müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının kooperatife karşı borçlu olmadığı iddiasını müvekkillerine karşı ileri süremeyeceğini, kooperatif genel kurul kararlarını uygulayan müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, gizlenerek onaylandığı ileri sürülen sözleşmenin 20.05.2007 tarihli genel kurulda madde madde okunduğunu ve genel kurulca kabul edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava dışı kooperatif ile yüklenici firma arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, kooperatif genel kurul kararalarına dayalı olarak yapıldığı, bu genel kurul kararlarının iptali istemiyle herhangi bir dava açılmadığı, davalıların kooperatif üyelerini hile yoluyla ikna ettiğine ilişkin iddianın da ispat edilemediği, iskan ruhsatı alınması için üyelerden toplanmasına karar verilen 2.000,00 TL"nin 20.05.2007 tarihli genel kurulda kararlaştırıldığı, anılan genel kurul toplantısının iptali istemiyle dava açılmadığı gibi istenilen aidatın kooperatif tarafından ödendiği, bu itibarla davacının tazminat ve menfi tespit isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 22.09.2014 tarih ve 2611 E., 5817 K. sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nın 440/3-I maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK"na eklenen Ek-Madde 4"te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2016 yılı için 13.390,00 TL"dir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife 2.000,00 TL borçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce verilen 22.09.2014 tarihli onama kararına karşı davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
HUMK’nın değişik 440/III-1. maddesindeki karar düzeltme ile ilgili parasal sınırın altında olan davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamaz.
Menfi tespit istemi yönünden, karar düzeltme istemine konu miktar, 2.000,00 TL olup, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerekmektedir.
2-Davacı tarafın, davalıların bir takım usulsüz işlemleri nedeniyle zarara uğradığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin karar düzeltme itirazlarına gelince;
a)Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve özellikle Dairemiz onama ilamının 1. sayfasının son pragrafında yer alan "...iptal davası açılmasının..." ibaresinin "...iptal davası açılmadığının..." şeklinde olması gerektiği açık olup, yazım yanlışlığının maddi hataya dayalı olduğunun anlaşılmasına göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme itirazları yerinde görülmemiştir.
b)1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; "Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur" hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; "Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun"un 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent, ""İdare meclisi azaları şirket namına gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden ve ihmal neticesi olarak yapılmamasından gerek şirkete, gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler"" hükmünü içermektedir. 818 sayılı BK’nın 41, 50 ve 51. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenle, ortaklığın, yöneticilere karşı sorumluluk davası açmasının yanı sıra ortakların, kooperatife ve/veya yöneticilere karşı maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. TTK’nın 340. maddesinde, 309. maddeye yapılan göndermenin sadece sorumluluk halleri ile sınırlı olduğunun ve 309. maddedeki, “Hükmolunacak tazminat şirkete verilir” hükmünün 336.maddedeki doğrudan doğruya zarar hallerine uygulanmayacağının kabulü gerekmektedir. Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için de öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kusursuzluğun ispatı da genel hükümlere tabidir. Kural olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, anılan 336. maddesindeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yöneticiler görevlerini ifa sırasındaki zararın kusur ile işlendiği karinesinin aksini ispat etmedikçe 338. maddesi gereğince sorumluluktan kurtulamazlar. Diğer yandan, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 14.05.1970 tarih ve 2722 E., 2030 K. 27.02.1990 tarih ve 9543 E., 1576 K. 14.02.2005 tarih ve 2004/4501 E., 2005/1130 K. 19.02.2007 tarih ve 2005/14680 E., 2007/3131 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3.maddesinde yöneticilerin kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatifin sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de, bu hükmün yöneticiler ile birlikte kooperatifin dahi sorumlu olacağı şeklinde yorumlanması gerekir.
1982 Anayasası"nın 36. maddesinde yer verilen "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" ibaresi, ortakların dava açma hakkının temel dayanağıdır. Kooperatif ortağı olma, kooperatife karşı dava açma hakkından vazgeçme olarak yorumlanamayacaktır. Ortak tarafından dava hakkının kullanılması, ortaklığın TTK"nın 341. maddesine dayalı dava açma hakkında olduğu gibi, genel kurul kararına ve davanın denetçilerin asıl ya da vekil aracılığı ile dava açmasına bağlı değildir.
Ortakların dava açma hakları doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Ancak, ortak dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 340. maddesi yollaması ile 309/1. maddesi uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu halde, yöneticilerin veya denetçilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK"nın 336/5 maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise, ortaklar talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilirler. Doğrudan zararın tazminini kooperatif, TTK"nın 341. madde hükmündeki usule uyarak 336/5. maddesi uyarınca yöneticilerden isteyebileceği gibi, ortak dahi dolaylı zarara uğradığı iddiasıyla 340. maddesi yollamasıyla 309/1. madde hükmü uyarınca kooperatife ödenmesini isteyerek yöneticilere dava açabilir.
Somut olayda, davacı, dava dışı şirket ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalayan davalı kooperatif yöneticilerinin, sözleşme hükümleri hakkında kooperatif üyelerini bilgilendirmedikleri, sözleşmenin kooperatifin aleyhine hükümler içerdiği, kooperatif menfaatlarinin zarara uğradığı, davalı denetim kurulu üyelerinin de bu husustaki denetim görevlerini yerine getirmedikleri, bu nedenle kendisinin de zarara uğradığını ileri sürmekte, kendisine tahsis edilmiş konut ya da arsa ile ilgili doğrudan bir zarar iddiasında bulunmamaktadır. Davacının tazminini talep ettiği zarar, esasen kooperatifin zararı olup, kendisi açısından dolaylı zarar niteliğindedir ve bu durumda, tazminatın ancak kooperatife ödenmesini talep edilebilir. Davacı, ortaya çıktığını ileri sürdüğü zararın kendisine ödenmesini talep ettiğinden, mevcut yasal koşullar karşısında bu istek dinlenemeyeceğinden, hüküm sonucu itibariyle doğru olmuştur.
Dairemizce, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca, davacının tazminat istemi hakkındaki hükmün, gerekçesi anılan gerekçelerle değiştirilerek onanması gerekirken, zuhulen mahkemece gösterilen gerekçenin onanmasına karar verildiği anlaşıldığından, Dairemizin onama kararı kaldırılarak, hükmün değişik gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin menfi tespit istemine ilişkin karar düzeltme itirazlarının reddine, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, tazminat istemine ilişkin karar düzeltme itirazlarının reddine, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Dairemizin 22.09.2014 tarih ve 2611 E., 5817 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak, yerel mahkeme kararının gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, 08,40 TL harç ve takdiren 261,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 19.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi