23. Hukuk Dairesi 2015/505 E. , 2016/880 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen sıra cetveline itiraz davası sonucunda verilen hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin Dairemizin 20.10.2014 gün ve 8643 Esas, 6426 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin, alacağının tahsili amacıyla dava dışı borçlular Emrullah Yeşilkaya ile İbrahim Yeşilkaya aleyhine icra takibi başlattığını, borçlu ... adına kayıtlı taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, ipotek hakkı sahibi . ..."nın talebi üzerine, taşınmazın, kıymet takdirinin yapıldığını ve satışa sunulduğunu, davalının ise ipotek alacaklısı bankadan alacağı temlik alarak ihaleye iştirak ettiğini, taşınmazın, davalıya alacağına mahsuben 120.000,00 TL bedelle satıldığını, satış sürecinin kesinleşip davalı adına tescil işlemi yapıldıktan sonra düzenlenen sıra cetvelinde, ihale bedelinin 1. sıraya kaydedilen davalıya ödenmesine karar verildiğini, oysaki davalının ipotekten kaynaklanan alacağının gerçek bir alacağ bulunmadığını, borçlunun, borcunu bankaya ödemesine karşın, temliknamenin borçlunun yakın akrabası olan davalıya yapıldığını, temliknamenin muvazaalı olduğunu, davalının ipotek bedelini ödeyecek maddi güce sahip olmadığını, borçlunun ipotekten kaynaklanan borcunu ödemesi nedeniyle ipoteğin kalkması gerektiğini, bu durumda ipotekten sonra sırada bulunan haciz alacaklılarının, alacağına kavuşma ihtimali bulunduğunu, temlikname şeklen geçerli olsa bile, içerik itibariyle muvazaalı olduğunu, ipotek alacağının temlik alınmasına ilişkin vekaletnamenin düzenleme tarihine bakıldığında borçlular ile davalının uzun süredir eylem ve fikir birlikteliği içerisinde bulunduğunu, temliknamede davalı adresi olarak bildirilen adresin, bedeli paylaşıma konu taşınmaza ait adresle aynı olduğunu, bildirilen adresten de anlaşılacağı üzere, davalı ile borçlu arasında yakın ve yoğun bir ilişki bulunduğunu, temliknamenin 07.10.2011 tarihli olduğunu, ihalenin 10.10.2011 tarihinde yapıldığını, ihaleden üç gün önce, 120.000,00 TL kıymet takdir edilen taşınmaz için, 300.000,00 TL ödeme yapmak suretiyle ipoteğin temlik alınmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, temlik işleminin daha fazla para kazanmak amacıyla değil, borçluyu alacaklılarından korumak amacıyla yapıldığını, taşınmazın halen borçlu tarafından kullanıldığını, davalının alacağın varlığı ve miktarını uygun delillerle kanıtlaması gerektiğini, davalının taşınmazın satıldığı 10.10.2011 tarihinde alacağının varlığını ve miktarını ispatlaması gerektiğini, ipotek ve temliknamenin tek başına alacağın varlığını ve miktarını ispatlamaya yeterli olmadığını, gerçek bir hukuki ilişkinin varlığını da göstermediğini, ipotek geçerli olsa bile, temlik işleminin muvazaalı olması
sebebiyle davalının gerçek bir alacağı bulunmadığını, davalının temlikname için para ödemediğini ileri sürerek, ipotek alacaklısının ödeme sırasından çıkarılmasını, ihale bedelinin öncelikle müvekkilinin alacaklı olduğu Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğü"nün 2008/15236 Esas sayılı dosyadaki alacağa ödenmesini, ihale bedelinin dosyada nakit olarak bulunmaması sebebiyle ihale bedeli yerine geçen taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, aksi düşünülmesi halinde, ihale bedelinin davalı tarafından nakit olarak dosyaya yatırılmasının istenmesini, yatırılmaz ise tapu kayının iptali ile müvekkili adına tescilini veya ihale bedeli yerine kaim olmak üzere, taşınmazın satılarak paraya çevrilmesini, satım bedelinin dosyaya ödenmesini, aksi düşünülmesi halinde ihale bedeli olan 120.000,00 TL"nin ihalenin kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, 22.04.2013 tarihli bilirkişi raporunda, ipotek temlik bedelinin temlik alan davalı ... tarafından, dava dışı bankanın ..., 07.10.2011 tarihinde ipotek borçlusu Emrullah Yeşilkaya"nın Bayrampaşa Şubesindeki 6001235534 no"lu takip hesabına 300.000,00 TL olarak yatırıldığı, dekontun açıklama kısmında "... temlik sözleşmesi için yatan" açıklamasının yapılmış olduğu, yine dekont üzerinde "olan tutar ... adına ... tarafından talimatla tahsil edilmiştir." açıklamasının bulunduğunun görüldüğü, dekontun sağ alt tarafından müşteri kısmında temlik alacaklısı ... adının yazılı olduğunun görüldüğü, bunun da yatan paranın nakit olarak temlik alacaklısı tarafından yatırıldığını gösterdiği, taşınmazın değerinin 120.000,00 TL olduğu, buna karşılık, dava dışı ipotek alacaklısı bankanın takip tarihi itibari ile dava dışı borçludan 276.418,37 TL asıl alacağı bulunduğu, ipotek bedelinin yatırıldığı tarih olan 07.10.2011 tarihine kadar sadece faiz hesaplamasına göre, toplamda 299.755,75 TL alacaklı olması nedeniyle olayda dava dışı banka açısından muvazaalı işlem olmadığının bildirildiği, anılan raporun gerekçeli, dosya kapsamına uygun, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli nitelikte bulunduğundan mahkemece benimsendiği gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 20.10.2014 tarih ve 8643 E., 6426 K. sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığı ve muvazaalı oluşturulduğu iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve davalının bu alacağın varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikteki delillerle ispatlaması gerektiği tartışmasızdır. Ne var ki, davacının iddiası gerçek bir alacağın bulunmadığı değil, alacağın bulunduğu fakat sona erdirildiği noktasında ise, kural olarak ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilmeli, bir diğer ifade ile ödeme gibi sebeplerin varlığını ispat yükü davacıya yüklenmelidir (Bkz., Deynekli, A./Kısa, S.: Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3.b., Ankara 2005, s.158; aynı yönde 19. HD., 04.07.1995 t. ve 1995/6193-6116 E.K.).
Somut olayda davacı, dava dışı banka alacağının ödeme suretiyle sona erdiğini, bunun teminatı olmak üzere tesis edilen ipoteğin de bu fonksiyonunu yitirdiğini ileri sürmektedir. Bu durumda davalının temlik bedeli olarak yatırdığı tutarın, aslında gerçek borçlu tarafından borç ödemek maksadıyla yapıldığının davacı tarafından ispatlanması gerekir.
Bu noktada alacağın temliki müessesesinin incelenmesi gerekmektedir. Alacağın temliki dar anlamda bir borç ilişkisinde alacağın alacaklı tarafından bir başka şahsa devredilmesidir (Bkz., Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 9.b., İstanbul 2006, s.1176; Oğuzman, M.K.,/Öz, M.T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 3.b., İstanbul 2000, s.891).
Alacak bir ivaz karşılığı temlik edilebileceği gibi, herhangi bir ivaz karşılığı olmaksızın da temlik edilebilir; ivaz temlik edene, temlik alanın alacağı tahsil edememesi halinde bir garanti yükümlülüğü getirir (TBK.m.191)
Kural olarak temlik nedeniyle verilen ivaz, borcu ortadan kaldırmaz. Temlik, alacağı sona erdiren bir tasarruf muamelesi olmayıp, alacaklıyı değiştirir. Temlik eden lehine tesis edilen teminatlar da temlik alana geçer (TMK.m.891).
Alacağın temlikinin ivazı olarak ipotek tutarı kadar bir paranın bankaya yatırılmış olması, kural olarak borcun ödemeyle sona erdiği anlamına gelmez. Aksine ödeme tutarının, dekontta temlik ivazı olarak gösterildiğinde tartışma yoktur; temlik de aynı tarihte noterlikte yapılmıştır.
Borçlunun şahsının önem taşımadığı borç ilişkilerinde edimin, üçüncü kişi tarafından yerine getirilmesine engel bir durum bulunmamakla birlikte, temlik işleminin iptale tâbi bir tasarruf olarak (İİK.m.277 vd.) ödemeyi gizleyecek bir muvazaaya dayandığı ispatlanmadıkça, ödemenin alacağı temlik alan kişi tarafından değil de asıl borçlu tarafından yapıldığı kabul edilemez.
Somut olayda, mahkemece, dava dışı bankaya yapılan ödemenin dava dışı borçlu tarafından borcu sona erdirmek (söndürmek) amacıyla yapıldığı fakat bunun üçüncü kişilere karşı varlığını koruyor gibi gösterilmesi için temlik ivazı olarak bankaya yatırıldığını ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu gözetilerek, davacıya bu hususta ispat yükü tanınıp, yukarıda açıklanan ilkeler çerçeverisinde inceleme ve araştırma yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek, hükmün bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 20.10.2014 tarih ve 8643 E., 6426 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 20.10.2014 tarih ve 8643 E., 6426 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme harcı ile daha önce alınan onama harcının istek halinde iadesine, 19.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.