Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1812
Karar No: 2021/3073
Karar Tarihi: 07.06.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/1812 Esas 2021/3073 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/1812 E.  ,  2021/3073 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın taraflarca istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; davalıların vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 2945 ada 35 parsel sayılı taşınmazdaki 8. Blok 206 nolu bağımsız bölüm maliki ...’e ait iki farklı veraset ilamı bulunduğunu, veraset ilamları arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/310 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, dava henüz sonuçlanmadan taşınmazın 21.05.2015 tarihinde İstanbul Anadolu 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/167 Esas,2015/288 Karar sayılı veraset ilamındaki mirasçılara intikal ettirildiğini, davalı mirasçılar tarafından da taşınmazın davalı ...’e, İskender tarafından da davalı ...’a satış suretiyle devredildiğini, kayıt maliki ...’in mirasının Hazineye ait olduğunu ileri sürerek davalılara yapılan satışın iptaline karar verilmesini istemiş, 05.02.2016 tarihli dilekçe ile tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ..., ...’in yasal mirasçısı olduklarını, bu nedenle taşınmazın adlarına intikal ettirildiğini, mülkiyet haklarına dayanarak taşınmazı diğer davalılara satış suretiyle devrettiklerini, yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir durum bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, iyi niyetli olduğunu, satışın iptali gerektirecek kanuna aykırı bir durum bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı, ..., taşınmazın yasal mirasçılara intikal edip, mirasçılar tarafından satış suretiyle devredildiğini, davacının kayıt malikinin mirasçısı olmadığından taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini savunmuştur.
Mahkemece, İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/310 E sayılı dosya kapsamına göre taşınmazı satan davalıların mirasçı oldukları gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın taraflarca istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; davalıların vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ...,’in kayden maliki olduğu çekişme konusu 2945 ada 35 parsel 8.Blok 206 nolu bağımsız bölümün 11.05.2015 tarih 6098 yevmiye nolu işlemle .... mirasçısı olan davalılar..., ...’a intikal ettirildiği, mirasçılar tarafından taşınmazın davalı ...’e, İskender tarafından da davalı ...’a satış suretiyle devredildiği, Küçükçekmece 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/863 Esas-2014/404 karar sayılı dosyası ile ...’in mirasının Devlet’e aidiyetine karar verildiği, İstanbul Anadolu 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/167 Esas-2015/288 Karar sayılı dosyası ile ise ..in mirasının davalılar...,... ve Orhan’a aidiyetine karar verildiği,davacı Hazine tarafından anılan bu veraset ilamının iptali ve yeni veraset ilamı verilmesi için açılan İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/310 Esas-2016/366 Karar sayılı dosyası üzerinden görülen davada mahkemece, Hazine tarafından açılan veraset iptali davasının reddine, Küçükçekmece 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/863 Esas-2014/404 Karar sayılı veraset ilamının iptali ile İstanbul Anadolu 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/167 Esas-2015/288 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen kişilerin mirasçı olduğunun tespitine karar verildiği, kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/310 E. - 2016/366 Karar sayılı ilâmı ile taşınmazı satan davalılar..., ...’ın kayıt maliki...in mirasçıları oldukları tespit edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Davacı vekilinin bu yöne değinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde, dava şartları açıkça sayılmıştır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurumdur.
Bunun amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartları’dır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (mesela, görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (mesela, kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartları mahkemeye, taraflara ve dava konusuna (müddeabihe) ilişkin olmak üzere, üçe ayrılarak incelenebilir. Buna göre;
Mahkemeye ilişkin dava şartları: “yargı hakkı, yargı yolu, görev, kamu düzenine ilişkin yetki halleri”;
Taraflara ilişkin dava şartları: “davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname, davayı takip yetkisi”;
Dava konusuna ilişkin dava şartları ise: “kesin hüküm bulunmaması ve hukuki yarar (menfaat) bulunması” olarak sıralanmaktadır.
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani, dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi, Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korumaya değer bir yararı olmalıdır.
Bilindiği ve 07.12.1964 gün ve 3/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da belirtildiği üzere; dava, mahkemeden verilecek bir hükümle, bir iddia üzerinde hukuki korunmanın sağlanması dileğidir.
Davacının dava açmaktaki yararı, hukuki olmalıdır; ideal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir. Davacı, hakkına kavuşmak için mahkemenin kararına muhtaç bulunmalıdır.
Davacının dava açmaktaki hukuki yararının, korunmaya değer bir yarar olması gerekir. Dava edilen alacak miktarının çok az olması halinde de, davacının dava açmakta korunmaya değer bir hukuki yararı vardır.
Hukuki yarar dava açıldığı anda var olmalıdır; ilerideki bir yarar yeterli değildir. Bu nedenle, muaccel olmayan alacak için dava açılamaz; açılırsa, dava hukuki yarar yokluğundan (usulden) reddedilir. Fakat bu durum, alacağın muaccel hale gelmesinden sonra yeniden dava edilmesine engel değildir.
Dava ile erişilmek istenen amaç, aynı güvenle ve fakat daha basit bir yol ile gerçekleşebilecekse, o konuda dava açılmasında hukuki yarar yoktur.
Dava açılmasında olduğu gibi, mahkemeye yapılan her talep için, talepte bulunanın hukuki yararının varlığı şarttır. Aksi halde mahkeme, böyle bir talebi inceleyip yerine getiremez.
Dava şartları, dava açılmasından hükmün verilmesine kadar var olmalıdır. Davanın açıldığı anda var olan bir dava şartı (mesela hukuki yarar) sonradan ortadan kalkarsa, o zaman dava esastan değil, dava şartı yokluğundan (usulden) reddedilecektir.
Dava şartı yokluğundan dolayı davanın (usulden) reddi kararı, nihai karar olması nedeniyle temyiz edilebilir. Böyle bir karar, ancak ilişkin olduğu dava şartının yokluğu hakkında kesin hüküm teşkil eder.
Bu nedenle, dava şartı yokluğundan reddedilen dava, noksan dava şartı tamamlandıktan sonra yeniden açılabilir ve davalı bu yeni davaya karşı kesin hüküm itirazında bulunamaz. Çünkü ilk karar, davanın esası hakkında verilmiş olmayıp, yalnız belli bir dava şartının yokluğuna ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/e maddesinde, dava takip yetkisine sahip olunması açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta; maddenin 2.fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesi bulunmaktadır.
Şu hale göre tarifenin açıklanan 7/2 maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edilir; ancak, bu nispi vekalet ücretinin miktarı, maktu vekalet ücretini geçemez.
Somut olaya gelince, dava yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, davacı Hazine’nin eldeki davayı açabilmesi için öncelikle ilk kayıt maliki ’nın mirasçısı olması gerekmektedir.Ne var ki, yukarıda da açıklandığı üzere İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/310 E. - 2016/366 Karar sayılı ilâmı ile Hazinenin ...’nın mirasçısı olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda dava şartlarından olan HMK’nın 114/1-e ve 53. maddeleri gereğince Hazinenin dava takip yetkisi bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca; davanın dava şartı (dava takip yetkisi) yokluğundan usulden reddine karar verilerek, davalılar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Davacı Hazine vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi