Esas No: 2017/2450
Karar No: 2022/2888
Karar Tarihi: 30.05.2022
Danıştay 10. Daire 2017/2450 Esas 2022/2888 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2450 E. , 2022/2888 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2450
Karar No : 2022/2888
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) …'a velayeten,
kendisine asaleten …
2) …
3) … (müteveffa)
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
İSTEMİN KONUSU: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… (… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…) sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları Kara Pilot Kıdemli Yüzbaşı …'ın, Kara Havacılık Komutanlığı 2'nci Kara Havacılık Alayı Birlik Bakım Tabur Komutanlığı emrinde görev yaparken 18/08/2011 tarihinde Malatya bölgesinde gerçekleştirdiği tecrübe uçuşu esnasında meydana gelen kaza sonucu hayatını kaybetmesinde idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek eşi … için 500.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, kızı … için 75.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 127.513,00 TL) maddi, 25.000,00 TL manevi, babası … için 50.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, annesi … için 50.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesince; dava konusu olayda davalı idarenin herhangi bir hizmet kusurunun bulunmadığı, ancak olay ile zararlı sonuç arasında uygun illiyet bağı olduğu, davacıların zararlarının idarenin kusursuz sorumluluğu ilkesi uyarınca karşılanması gerektiği, davacıların maddi zararlarının belirlenmesi için yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 11/01/2016 tarihli raporda, davacılardan ...'ın 364.997,00 TL, ...'ın 127.513,00 TL, ...'ın 679,00 TL, ...'ın 2.741,00 TL maddi zararının bulunduğunun belirlendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu gerekçesiyle davacıların maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulüyle ... için 364.997,00 TL, ... için 127.513,00 TL, ...için 679,00 TL, ... için 2.741,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden sonraki ilk maaş tarihi olan 15/09/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine; manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüyle takdiren ... için 19.000,00 TL, ... için 20.000,00 TL, ...için 16.000,00 TL, ... için 16.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18/08/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
Davacılar tarafından, karara esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaların hatalı olduğu, ...'ın medeni halinde bir değişiklik olmadığı halde rapor tarihindeki değil olay tarihindeki yaşı esas alınarak evlenme şansı indirimi yapıldığı, rücu edilemeyen Sosyal Güvenlik ödemelerinin yarar olarak kabul edilemeyeceği, yaşanan olay karşısında hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz kaldığı ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, dava konusu olayda idarelerinin hizmet kusurunun bulunmadığı gibi kusursuz sorumluluğunu gerektiren bir durumun da bulunmadığı, dava konusu olaya ilişkin müşterek kanaat raporu hazırlanmadan, müteveffanın kusur oranı belirlenmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI: Davacılar tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği, davalı idare tarafından, davacıların temyiz istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 1. maddesi hükmü gereğince, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kapatılmasıyla Danıştay'a ve idare mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacıların yakını Kara Pilot Kıdemli Yüzbaşı ...'ın, Kara Havacılık Komutanlığı 2'nci Kara Havacılık Alayı Birlik Bakım Tabur Komutanlığı emrinde görev yaparken 18/08/2011 tarihinde Malatya bölgesinde helikopterle gerçekleştirdiği tecrübe uçuşu esnasında meydana gelen motor arızasına bağlı kaza sonucu hayatını kaybettiği, davacılar tarafından, olayda idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek ... için 500.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, ... için 75.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 127.513,00 TL) maddi, 25.000,00 TL manevi, ...için 50.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, ... için 50.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
A) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Davacılardan ...Yönünden İncelenmesi:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik" başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, "Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçıları aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır." hükmü ile 2. fıkrasında, "Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir..." hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasına ilişkin UYAP ortamından alınan davacılara ait nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden, davacılardan ...'ın temyize konu Mahkeme kararının verildiği 24/02/2016 tarihinden sonra 25/03/2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin 2. fıkrasının "yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir." hükmünden kastedilen; münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, davacılardan ...'ın vefat ettiği ve uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
B) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Davacılardan ..., ... ve ...'ın Manevi Tazminat İstemlerinin Kısmen Kabulü, Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Davacılar yakınının görevinin neden ne tesiriyle yaşamını yitirdiği ve meydana gelen kazada herhangi bir kusuru bulunmadığı anlaşıldığından, davacıların zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeye yarayacak bir miktarda olması gerekmektedir.
Temyiz konusu Mahkeme kararında davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüyle ... için 19.000,00 TL, ... için 20.000,00 TL, ... için 16.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmişse de, dava konusu olay nedeniyle davacıların yakınlarının 35 yaşında şehit olduğu, ...'ın genç yaşta dul kaldığı, ...'ın henüz 3 yaşında babasız kaldığı, ...'ın evladını genç yaşta kaybettiği göz önünde bulundurulduğunda, davacılardan ..., ... ve ...'ın tüm hayatları boyunca yaşayacağı acı ve üzüntü nedeniyle manevi varlıklarında meydana gelen zararın giderilebilmesi için manevi tazminat istemlerinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken, manevi tazminat istemlerini kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
C) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Davacıların Maddi Tazminat İstemlerinin Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere "adi malullük aylığı"; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle "vazife malullüğü aylığı" bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosya kapsamında yer alan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Malatya 2. Kara Havacılık Alay Komutanlığı emrinde Kr. Plt. Yzb. olarak görev yapmaktayken meydana gelen helikopter kazası sonucunda hayatını kaybeden ...'ın vazife (harp) malullüğü kabul edilerek 5434 sayılı Kanun'un 64. maddesine göre eşine, kızına, anne ve babasına 1. derece harp malülüğü dul ve yetim aylığının 15/09/2011 tarihinden itibaren bağlandığı, 5434 sayılı Kanun'un 89. maddesi uyarınca eşine 43.821,61 TL, kızına 21.910,77 TL, annesi ve babasına ayrı ayrı 10.955,39 TL emekli ikramiyesinin ödendiği, ayrıca aynı Kanun'un Ek 79. maddesi gereğince ek ödeme tahakkuk ettirildiği bildirilmiştir.
Ayrıca, 2629 sayılı Kanun uyarınca davacılara toplam 36.742,20 TL şehitlik tazminatı ödenmiştir.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesince davacıların maddi zararlarının belirlenmesine yönelik yaptırılan ve karara esas alınan bilirkişi raporunda, davacılardan ...'ın 364.997,00 TL, ...'ın 127.513,00 TL, ...'ın 679,00 TL, ...'ın 2.741,00 TL maddi zararının bulunduğu belirlenmiştir.
Bakılan davada; dosya kapsamında yer alan 11/01/2016 tarihli bilirkişi ek raporunun; desteğin ve davacıların muhtemel ömürlerinin tespitinde PMF tablosunun esas alınması, olay nedeniyle bağlanan vazife malullüğü aylıklarının tamamının yarar olarak kabul edilmemesi, 2628 sayılı Kanun uyarınca ödenen şehitlik tazminatının yarar hesabında güncel değerinin dikkate alınmaması, desteğin uçuş tazminatlarının zarar hesabına dahil edilmemesi, destek paylarının ve evlenme şansı oranının Dairemiz içtihatlarına uygun olarak belirlenmemesi nedeniyle mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette olmadığı görülmektedir.
Tazminatın amacı uğranılan gerçek zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tazminat, zarar görenin zenginleşmesi veya zarar verenin cezalandırılması sonucuna yol açmamalıdır. Dolayısıyla hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır. Öte yandan dinamik bir yapıya sahip olan tazminat hukuku çerçevesinde zarar ve yarar kalemleri belirlenirken, tazminat tutarının hesaplanabilmesi yerleşik yargı uygulamasında da kabul edildiği üzere hukuk bilimi dışında özel bilgi gerektirmektedir. Bu sebeple özellikle aktüeryal yönden maddi tazminat hesaplanması gereken davalarda mahkemeler bilirkişinin görüşünün alınmasına ihtiyaç duymaktadır.
Bakılan davada; dosya kapsamında yer alan 28/09/2015 tarihli bilirkişi raporu ve 11/01/2016 tarihli bilirkişi ek raporu denetime elverişli olmadığı gibi, aşağıda belirtilen nedenlerle mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette de bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacıların zararlarının ortaya konulması için gereken hesaplamalarda gözetilmesi gereken ilke ve unsurlar, son dönem Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca aşağıda belirtilen şekilde olup, bu veriler ışığında bilirkişi tarafından yeniden hesaplanmalıdır.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin ölüm tarihinden bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin emsali Kr. Plt. Yzb.'nın aylar itibariyle aldığı uçuş tazminatları dahil görev aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı ve uçuş tazminatları üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin emsali Kr. Plt. Yzb.'nın aylar itibariyle alabileceği uçuş tazminatları dahil görev aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malulüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı ve uçuş tazminatları üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna (TRH 2010 tablosuna göre) kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamladığı ve yasal emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malullüğü aylıkları dikkate alanarak, desteğin emekli aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Yapılacak hesaplamada, desteğin kendisine ve eşine 2'şer, kızı ve annesi ile babasına 1'er pay ayıracağının kabulü suretiyle destek yararının tespit edilmesi, ayrıca davalı idarece ödenen nakdi tazminat (şehit tazminatı) tutarının yarar olarak kabul edilip yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki güncel değerinin de hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, maddi zararın bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla gerçeğe en uygun şekilde tespiti gerektiğinden, medeni durumunda değişiklik olmayan davacı ...'ın evlenme şansının yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki yaşı esas alınarak hesaplanması gerektiği de tabiidir.
Buna göre, İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre davacıların maddi tazminat istemleri hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararın maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine dair kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
3. Temyize konu (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… (… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…) sayılı kararının BOZULMASINA,
4. Anılan kararın, davacılardan ... yönünden 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin 1. fıkrası hükmünün uygulanmasını teminen BOZULMASINA,
5. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, davanın görüm ve çözümünde yetkili olan MALATYA İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE; kararın Ankara 6. İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2022 tarihinde ...'a ilişkin kısım yönünden oy çokluğuyla, diğer kısımlar yönünden oy birliğiyle karar verildi.
(X)-KARŞI OY:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 26. maddesinde, dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar, gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği, yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçelerin iptal edileceği, dosyanın işlemden kaldırılmasına dair kararların diğer tarafa tebliğ edileceği kurala bağlanmıştır.
UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacılardan ...'ın temyiz aşamasında, 25/03/2019 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca işlem tesis edilmesi gerektiği kuşkusuz ise de; temyize konu kararın taraflara tebliğinden sonra her iki tarafça verilen temyiz dilekçelerinin karşılıklı olarak tebliğ edilerek dosyanın tekemmülü sağlandıktan, dolayısıyla dosya temyiz incelemesi yapılabilecek hale geldikten sonra davacının vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Dosya işlemden kaldırıldıktan sonra varsa davayı takip hakkı kendisine geçenlerin dosyanın işleme konulması talebiyle başvurmaları halinde yargılama safahatının geriye götürülmeyip kaldığı yerden devamının sağlanması gerekeceğinden, yargılama süresinin gereksiz uzatılmaması ve usul ekonomisi gereği adil yargılanma hakkına daha uygun düşeceğinden, Dairemizce bu aşamada temyiz incelemesi yapılarak gerekli olan kararın verilmesi ve 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesi hükümlerinin bu kararın tebliğ safahatına yönelik olarak uygulanmak üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği oyuyla, temyize konu Mahkeme kararının davacılardan ...'ın ölümü nedeniyle bozulması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.