Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/4958 Esas 2018/664 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/4958
Karar No: 2018/664
Karar Tarihi: 31.01.2018

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/4958 Esas 2018/664 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, bir kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından düzenlenen resmi belgede yalan beyan suçunun oluşması için, belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün olmadığı, görevlinin beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp belgeyi doğru şekilde düzenlemesi durumunda suçun oluşmayacağı ifade edilmiştir. Mahkeme ayrıca, kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesi uyarınca idari para cezası ve gerekirse tutuklama cezası verileceğini belirtmiştir. Sonuç olarak, mahkeme kararı sanığın lehine sonuç vermiştir ve idari para cezası verilmemiştir. Kanun maddeleri: 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesi, 5237 sayılı TCK'nın 206. maddesi.
11. Ceza Dairesi         2017/4958 E.  ,  2018/664 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır.
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” 2. fıkrası ise, “... bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır.” hükmünü taşımakta olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nın 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerekir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olay günü polis memurlarınca durumundan şüphelenilerek kimliği sorulan sanığın, kendisini Tevfik Uluköylü olarak tanıttığı, kimliğin tespiti için sanığın karakola götürüldüğü, burada yapılan kimlik tespitinde gerçek kimlik bilgilerine ulaşıldığı anlaşılmakla; sanığın fiilinin 5326 sayılı Kanun"un 40/1. maddesine uyduğu ve 5237 sayılı TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 20/2-d maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 08/10/2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK"nın 322. ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 31/01/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.