Esas No: 2022/199
Karar No: 2022/1928
Karar Tarihi: 30.05.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/199 Esas 2022/1928 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/199 E. , 2022/1928 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/199
Karar No : 2022/1928
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- ...
22- ....
VEKİLLERİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- ....
2-....
VEKİLİ : Huk. Müş. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 17/06/2021 tarih ve E:2016/13779, K:2021/3422 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 07/11/2012 tarih ve 28460 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 12/10/2012 tarih ve 2012/3857 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Doğankaya yerleşim birimine ilişkin kısmının ve davacılara ait taşınmazların da içinde bulunduğu Ankara İli, Şereflikoçhisar İlçesi, ... Köyü'nü kapsayan alanda yapılan arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme hizmetleri işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 17/06/2021 tarih ve E:2016/13779, K:2021/3422 sayılı kararıyla;
Davalı idarelerce; Karayolları Genel Müdürlüğü ile Tarım Reformu Genel Müdürlüğü arasında yapılan Protokol doğrultusunda otoyol projesinin bulunduğu alanlara ilişkin toplulaştırma çalışmalarına öncelik verildiği, toplulaştırma ve otoyol projelerinin birlikte yürütülmesi suretiyle, otoyol projeleri nedeniyle tarım arazilerinin parçalanmasının önlenmesi, dağınık ve modern tarıma elverişsiz hale gelen arazilerin toplulaştırma projeleri ile proje kapsamında değerlendirilerek kullanıma kazandırılması, otoyol güzergahında kalan tarım arazilerinin karşılığında arazi sahiplerine arazi verilerek çiftçinin topraktan kopmamasının ve kamulaştırma maliyetlerinin azaltılmasının amaçlandığı, arazilerden kesinti yapılarak otoyol için arazi elde edilmediğinin belirtildiği,
Buna göre; Karayolları Genel Müdürlüğü ile Tarım Reformu Genel Müdürlüğü arasında yapılan Protokol doğrultusunda otoyol projelerinin geçtiği alanlarda yapılacak toplulaştırma projelerine öncelik verilerek toplulaştırma ve otoyol projelerinin birlikte yürütülmesi sonucunda, uyuşmazlığa konu alanların uygulama alanı olarak belirlenmesi ile tarım arazilerinin otoyol projesi nedeniyle parçalanması ve kullanılamaz hale gelmesi önlenerek, otoyol alanında kalan arazilerin karşılığında çiftçiye arazi verilmesi suretiyle, çiftçinin tarımsal faaliyetine devam etmesi, toprağın verimli şekilde işletilmesi ve işletilmesinin korunması sağlanacağından, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile 3083 sayılı Kanun'un 3. ve 8. maddeleri uyarınca uyuşmazlığa konu alanların uygulama alanı olarak belirlenmesinde Anayasa'ya ve anılan Kanun'un 1. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (e) bentlerinde öngörülen amaçlara ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı,
Diğer yandan, dava konusu edilen arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetlerinin tamamının iptali istenmişse de, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu kapsamında arazi toplulaştırma işleminin, uygulama alanı belirlenmesi ve buna ilişkin Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete'de yayımlanması, uygulama yapılacak bölgede toplulaştırmanın alışılmış usüllerle ilan edilmesi ve mahallin en büyük mülki amirine bildirilmesi, arazi derecelendirmelerinin yapılması ve usulüne uygun olarak ilanı, bölgedeki taşınmaz maliklerinin mülkiyet durumunun tespiti ile yapılan parselasyon planlarının ilanı ve Bakanlıkça onaylanmak suretiyle kesinleştirilmesi, bölgedeki çiftçilere yeni tahsis edilen taşınmazların tapuda tescili ve fiilen teslimleri süreçleri sonucunda gerçekleştirilen işlemleri kapsadığı göz önünde tutulduğunda, arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetlerine ilişkin tüm projenin, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığı,
Bu durumda, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Kanuna dayalı olarak, meşru ve kamu yararı amacıyla yapıldığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık görülmediği,
Öte yandan; davacıların, gerçekleştirilen arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri projesi kapsamındaki uygulamalar sonucunda, alanda bulunan kadastral taşınmazlarına karşılık yeni parsel tahsisine ilişkin işlemlerle ilgili olarak tesis edilen işlemlerin toplulaştırma ilke ve esaslarına uygun olmadığı iddiasıyla ve bu işlemler dolayısıyla güncel, kişisel ve meşru menfaatlerinin ihlal edildiğinden bahisle idare mahkemesinde dava açabilmelerinin mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, Anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet haklarına aykırı olarak Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak otoyol için
sırf kamulaştırma bedeli ödenmemesi için arazi toplulaştırma kararı alındığı ve bu kararın uygulandığı, dava konusu müdahalenin meşru amaç ve kamu yararı amacı taşımadığı, dava konusu işlem ile arazilerinin bir araya gelmediği, toplulaştırılmadığı gibi tam aksine küçük küçük parçalara ayrıldığı, parçalandığı, tarıma elverişsiz hale geldiği, ilgili kanunun hilafına durum oluştuğu, Dairece, dava konusu işlemin idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem olmadığı sonucuna varmasının da usul ve yasalara aykırı olduğu, tapularının iptal edildiği ve işlemin yerine getirildiği, kanunun düzenlediği ve amaçladığı hükümlere ve sonuçlara aykırı bir fayda elde edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idarelerden Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi ve bu safhadan sonraki adli iş ve işlemlerin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü nezdinde yapılmasına karar verilmesi gerektiği savunulmuş olup, Cumhurbaşkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kısmen kabulü, kısmen reddi ile Daire kararının, Bakanlar Kurulu Kararı yönünden davanın reddine ilişkin kısmının onanması, uygulama işlemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Üye ....'nin, dava dilekçesinde, arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme işleminin davacıların taşınmazlarına yönelik kısmının tamamının iptalinin istenildiğinin belirtildiği, bunun da birden fazla taşınmaza yönelik uygulama işlemini ifade ettiği dikkate alındığında, iptali istenilen uygulama işleminin tarih ve sayısına yer verilmemesi ve içeriğinin açıkça ortaya konulmaması nedeniyle dilekçenin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesine uygun düzenlenmediği, dolayısıyla Dairece anılan Kanun'un 15/1-d maddesi uyarınca dilekçenin reddine karar verilmesi gerekirken, hangi uygulama işleminin iptalinin istenildiği hususunda tereddüt içeren dava dilekçesi esas alınarak karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle, Daire kararının bozulması gerektiği yönündeki usule yönelik oyuna karşılık, davacıların dava dilekçesindeki iddiaları dikkate alındığında, taşınmazlarına yönelik yapılan arazi toplulaştırmasına ilişkin uygulama işlemi olan parselasyon işleminin iptalinin istenildiğinin anlaşıldığı, bu durumda Dairece dilekçenin reddine karar verilmemesinde, yargılama usulüne bir aykırılık görülmeyerek, uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçildi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
07/11/2012 tarih ve 28460 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 12/10/2012 tarih ve 2012/3857 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, karar ekinde yer alan alanlar, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu'nun 3. ve 8. maddeleri uyarınca "uygulama alanı" ilan edilmiştir.
Sonraki süreçte, ... Köyü'ne ait parsellerin derecelendirmesi, ... tarihinde yapılan seçimde bir asil ve iki yedek üyesi belirlenen derecelendirme komisyonunca yapılarak derecelendirme haritası, mülkiyet listeleri ve derecelerin birbirine denkliğini gösteren tablo 10/07/2014-24/07/2014 tarihleri arasında mahallinde askıya çıkarılarak ilan edilmiştir.
Davacılara ait uyuşmazlık konusu taşınmazlara yönelik birinci parselasyon planı 03/07/2015-17/07/2015; ikinci parselasyon planı 04/12/2015-18/12/2015; üçüncü parselasyon planı 27/07/2016-10/08/2016 tarihleri arasında askıya çıkarılmış, akabinde ... Müdürlüğünün ... tarih ve ... sayılı yazısı ile, tescile esas parselasyon planı, tapuya tescil işlemlerinin yapılabilmesi için Tapu Müdürlüğüne gönderilmek üzere ... Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Davacılar tarafından, taşınmazları ile ilgili olarak yapılan uygulama işlemine karşı yapılan 15/08/2016 tarihli itirazlarına davalı idarece cevap verilmemesi üzerine 22/09/2016 havale tarihli dilekçeyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın "Toprak mülkiyeti" başlıklı 44. maddesinde; "(1) Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tesbit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz. (2) Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir." hükmü, "Kamulaştırma" başlıklı 46. maddesinde; "(1) Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir. (2) Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir. (3) Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir. (4) İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır." hükmü yer almaktadır.
3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu'nun dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı sulama alanları ile Bakanlar Kurulunca gerekli görülen alanlarda; a) Toprağın verimli şekilde işletilmesini, işletilmesinin korunmasını, birim alandan azami ekonomik verimin alınmasını, tarım üretiminin sürekli olarak artırılmasını, değerlendirilmesini ve buralarda istihdam imkanlarının artırılmasını, b) Yeterli toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin zirai aile işletmeleri kurabilmeleri için Devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla topraklandırılmalarını, desteklenmelerini, eğitilmelerini, c) Ekonomik üretime imkan vermiyecek şekilde parçalanan tarım topraklarının gerektiğinde ve imkanlar ölçüsünde genişletilmesi suretiyle de toplulaştırılmasını, tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile iş gücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi, d) Yeni yerleşme yerleri kurmayı, mevcut yerleşme yerlerine eklemeler yapmayı, e) Zorunluluk halinde tarım arazisinin diğer amaçlara tahsisini düzenlemeyi, f) Dağıtılmayan tarım arazisinin değerlendirilme şeklini belirlemeyi, g) Bakanlar Kurulunca gerekli görülen diğer bölgelerde gayrimenkullerin Milli Güvenlik nedeniyle mülkiyet ve tasarruf şekillerinde ve yerleşim yerlerinde düzenlemeler yapmayı, sağlamaktır." hükmüne yer verilmiş, 2. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde, uygulama alanı veya bölgesi, bu Kanun'un amacına uygun olarak Bakanlar Kurulunca sınırları belirtilmiş alan olarak tanımlanmış, 3. maddesinde; "Bu Kanunun uygulama alanı, ilgili Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile belirtilen alanlardır. Bakanlar Kurulunun bu kararı, kamulaştırma ve diğer işlemler bakımından kamu yararı kararı sayılır ve Resmi Gazete'de yayımlanır." düzenlemesine, 6. maddesinde ise, toplulaştırma esas ve usulleri ile toprağın derecelendirilmesi ile tarla içi geliştirme hizmetlerinin nasıl yapılacağının yönetmelikte belirtileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
29/06/1985 tarih ve 18796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan "Toplulaştırma" başlıklı 20. maddesinde; "(1)Toplulaştırma, uygulama alanında ekonomik üretime imkan vermeyecek şekilde parçalı ve hisseli arazinin birleştirilmesi ve bu amaçla kamulaştırma, az topraklı veya topraksız çiftçinin topraklandırılması, sahibine bırakılacak arazinin belirlenmesi, köy gelişme ve yeni köy yerleşme alanlarına yer ayrılması gibi arazi düzenlemesine dair diğer hususları kapsar. (2) Toplulaştırmanın uygulanacağı yerler, teknik, ekonomik, sosyal ve hukuki faydalar gözönünde bulundurularak Bölge Müdürlüğünün teklifi ve Genel Müdürlüğün onayı ile belirlenir." hükmüne yer verilerek devamı maddelerde, "Toplulaştırma İsteğinin Tespiti", "Zorunlu Toplulaştırma", "Toplulaştırmanın İlanı ve Proje Hazırlığı", "Tapu Siciline Şerh Verilmesi", "Derecelendirme Komisyonunun Seçimi", "Derecelendirme ve Derecelendirmenin İlanı", "Alınacak Tedbirler", "Uygulama ve Tescil", "Arazinin Değiştirilmesi" başlıkları altında arazi toplulaştırmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Arazi Toplulaştırması Teknik Talimatı'nın 20. maddesinde; "Arazi toplulaştırma projesi son şeklini aldıktan ve ilgili şube Müdürlüğünce kontrol edildikten sonra 15 gün süreyle mahallinde askıya çıkarılır. Askı süresi içinde yapılan yazılı itirazlar incelenir ve kontrol ünitesince tutanağa bağlanarak gerekli düzeltmeler yapılır. Proje ve tutanak mahallinde ikinci kez ilan edilir. Tüm askılar için bu husus bütün maliklere tebliğ niteliği taşır. Ayrıca yazılı itirazlara cevap verilmez. Parselasyon planları mahallinde en fazla 3 kez askıya çıkarılarak son şeklini almış olur. Kesinleşen planlar, Bölge Müdürlüğünün tasdikinden sonra tetkik ve onaylanmak üzere 3 (üç) nüsha olarak Genel Müdürlüğe gönderilir. Genel Müdürlükçe onaylanan projeler uygulamaya konur ve onaylanan projelerde değişiklik yapılmaz, ancak askıyı gerektirmeyecek derecede ve elzem olan değişiklikler Genel Müdürlük izni ile yapılır." hükmü, 21. maddesinde ise; "Toplulaştırma alanında uygulamadan dolayı çiftçilerin zarar görmemeleri ve uygulamanın gecikmemesi için hasat zamanı dikkate alınarak, ekilecek ürün çeşitleri, kaplayacağı alan ve yeri gibi her türlü gereken tedbirler köy ihtiyar heyeti ile birlikte proje mühendislerince tespit edilir. Alınan kararlar köyde alışılmış usullerle duyurulur. Bu kararlara uymayanlar, herhangi bir zarar iddiasıyla tazminat talebinde bulunmazlar. Tescil işlemlerinin uzaması ya da zamanlamasının uygun olmaması nedeniyle çiftçilerin zirai üretim dönemini kaçırmamaları için yer teslimi yapılabilir." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Daire kararının, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı yönünden davanın reddine ilişkin kısmının incelenmesinden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onuncu Dairesi kararının, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı yönünden davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının, dava konusu uygulama işlemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmına gelince;
Dairece, davacılar tarafından dava konusu edilen arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetlerine ilişkin tüm projenin, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem niteliğinde olmadığı gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği görülmüş olup; öncelikle dava konusu edilen uygulama işlemi belirlenerek işlemin kesinleşip kesinleşmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından, dava dilekçesinin, "dava konusu" ve "talep" kısmında, 07/11/2012 tarih ve 28460 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 12/10/2012 tarih ve 2012/3857 sayılı Bakanlar Kurulu kararının davacılara ait taşınmazların da içinde bulunduğu Ankara İli, Şereflikoçhisar İlçesi, Doğankaya Köyü'ne ilişkin kısmının ve bu taşınmazları kapsayan alanda yapılan arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme hizmetleri işleminin tamamen iptalinin istenildiği; "açıklamalar" kısmında, son askı tarihinden sonra 15/08/2016 tarihinde işleme itiraz edildiği ancak başvurunun davalı idarece herhangi bir cevap verilmemek suretiyle reddedildiği belirtilmiş ve taraflarına yeni tahsis edilen taşınmazların, yerleşim yerinin çok uzağında ve tarıma elverişsiz yerlerden olduğu, toplulaştırma işleminin usul ve yasalara aykırı yapıldığına yönelik iddialarda bulunulmuştur.
Davalı idarece dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerden, davacılara ait uyuşmazlık konusu taşınmazlara yönelik birinci parselasyon planının 03/07/2015-17/07/2015; ikinci parselasyon planının 04/12/2015-18/12/2015; üçüncü parselasyon planının 27/07/2016-10/08/2016 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, akabinde ... Müdürlüğünün ... tarih ve ... sayılı yazısı ile, tescile esas parselasyon planının, tapuya tescil işlemlerinin yapılabilmesi için Tapu Müdürlüğüne gönderilmek üzere Şereflikoçhisar Kadastro Müdürlüğüne gönderildiği anlaşılmaktadır.
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelere göre, arazi toplulaştırmasına ilişkin uygulama işlemi olan parselasyon planının tapuya tescil edilmek üzere gönderildiği 09/09/2016 tarihi veya öncesinde kesinleştiği, dava dilekçesindeki iddialar da dikkate alındığında, davacılar tarafından 22/09/2016 havale tarihli dilekçeyle dava açma süresi içerisinde, kesinleşmiş olan bu uygulama işlemine karşı dava açıldığı anlaşılmış olup, Dairece, davacıların taşınmazları bakımından yapılan uygulama işlemi yönünden uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, uygulama işleminin idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem niteliğinde olmadığı gerekçesiyle bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 17/06/2021 tarih ve E:2016/13779, K:2021/3422 sayılı kararının, Bakanlar Kurulu Kararı yönünden davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, uygulama işlemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 30/05/2022 tarihinde, usulde oyçokluğu, esasta Bakanlar Kurulu Kararı yönünden oybirliği; uygulama işlemi yönünden oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın uygulama işlemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu kararın uygulama işlemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının onanması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.