Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/20133 Esas 2017/6135 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/20133
Karar No: 2017/6135
Karar Tarihi: 21.09.2017

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/20133 Esas 2017/6135 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davanın konusu, davacıların kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip başlatılan müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesi isteğidir. Davacıların iddiasına göre, takibe dayanak senetteki imzalar müvekkillerine ait değildir. Davalı ise senetlerin gayrimenkul satışı nedeniyle davacılarca verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme davacıların iddiasını doğrulayan bilirkişi raporuna dayanarak davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak mahkeme 6100 sayılı HMK hükümlerine göre usulün yanlış uygulanması nedeniyle kararın bozulmasına hükmetmiştir. Davalı tarafça sunulan suç duyuru dosyasının incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun maddeleri olarak;
- 6100 sayılı HMK m. 114-117, 138-143, 147.
19. Hukuk Dairesi         2016/20133 E.  ,  2017/6135 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -KARAR-

    Davacı vekili, müvekkilleri aleyhine ... İcra Müdürlüğü’nün 2014/27521 esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip başlatıldığını, ancak takibe dayanak senetteki imzaların müvekkillerine ait olmadığını iddia ederek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava konusu senetlerin gayrimenkul satışı nedeniyle davacılarca verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davacıların dava konusu bono üzerindeki imzanın kendilerine ait olmadığından bahisle menfi tespit davası açtıkları, yargılama aşamasında alınan ATK raporuna göre dava konusu senetteki imzalardan davacı ...’a ait olan imza üzerinde yapılan inceleme neticesinde, imzanın kuvvetle muhtemel adı geçen şahsa ait olmadığının tespit edildiği, diğer davacıya ait imzanın ise basit çizgilerden ibaret olması sebebiyle aidiyetinin tespit edilemediği, bu şekilde dava ve takip konusu bonodaki imzaların davacılara ait olduğunun davalı tarafça ispat edilemediği, her ne kadar dava konusu bononun gayrimenkul satışı nedeniyle alındığı savunulmuş ise de, bu satış nedeniyle bakiye bedelin tahsili için başkaca takiplerin var olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    (1)6100 sayılı HMK. hükümlerine göre yazılı yargılama usulünde ilk derece yargılaması beş aşamadan oluşmaktadır. Bunlar, davanın açılması ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, tahkikatın sona ermesi ve sözlü yargılama ve hükümdür.
    Davanın açılması üzerine dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır.
    Ön incelemede öncelikle dava şartları (HMK m. 114-115) ve ilk itirazlar incelenir (HMK m. 116-117). Dava şartları mevcutsa ve ilk itirazlar yerinde değilse iddia ve savunma içinden tarafların uyuşmazlık noktalarının neler olduğu belirlenir. Taraflar ön inceleme duruşmasında sulhe teşvik edilir. Ön inceleme duruşmasından sonra mahkemece hak düşürücü süreler ve zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’iler incelenerek karara bağlanır (HMK m. 142).
    Mahkeme ön inceleme aşamasından sonra tahkikat işlemine gerek olmaması halinde nihai bir karar verebilir (HMK m. 138-142). Ancak mahkemenin ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması, hak düşürücü sürenin geçmiş olması veya zamanaşımı def’inin dinlenebilir olması gerekir. Mahkemece bu nedenler dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse HMK’nun 143 vd. maddeleri uyarınca tahkikat aşamasına geçilmeli ve özellikle HMK’nun 147. maddesi uyarınca taraflar tahkikat için duruşmaya davet edilmelidir.
    Mahkemece 6100 sayılı HMK hükümlerinde öngörülen yargılama kesitlerine uyulmadan yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    (2) Mahkemece hükme esas alınan imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporuna, davalı vekili gerekçelerini göstermek sureti ile itiraz etmiştir. Bu itirazlar değerlendirilmeden ve karşılanmadan, itiraza uğrayan raporun hükme esas alınması doğru değildir. Öte yandan davalı vekilince sunulan temyiz dilekçesi içeriğinden davalının davacılar hakkında C. Savcılığı’na dava konusu ile ilgili suç duyurusunda bulunduğu, bu soruşturma dosyasının da incelenmesi gerektiği anlaşıldığından hükmün bu nedenlerle de bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdiren 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 21/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.