9. Ceza Dairesi 2014/3157 E. , 2014/7416 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Anayasayı ihlal
Hüküm : CMK"nın 311. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2008 tarih 2007/31 esas ve 2008/56 karar sayılı hükmün CMK"nın 323/1. maddesi uyarınca onaylanmasına, hükümlü hakkındaki infazının aynen devamına
Temyiz edenler : Hükümlü müdafileri
Hükmün, hükümlü müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
1- Davanın hükmün kesinleşmesinden önceki aşamaları:
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 02.11.1993 tarih ve 1993/1286 Esas, 1993/1035 sayılı iddianamesi ile hükümlü ... hakkında Anayasayı ihlal suçundan 765 sayılı TCK"nın 146/1. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan davanın bağlantı nedeniyle aynı Mahkemenin 1990/48 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve yapılan yargılama sonucunda, İstanbul 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 20.01.1998 tarih ve 1990/48 Esas, 1998/12 sayılı kararı ile TCK"nın 170. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi nedeniyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 23.09.1998 tarih, 1998/1839 Esas, 1998/2298 sayılı karar ile; "... Sanıklar .... birlikte kaldıkları evde ele geçen ve dava konusu olaylardan bir kısmında kullanıldığı anlaşılan silahlar ve bombalar gibi maddi deliller ile beyanlar da nazara alınarak gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından örgütsel
konuşmaları içeren tüm kasetlerin çözümleri de yaptırılıp delillerin tümüyle toplanmasından sonra sonucuna göre sanıklar .....ve ..."ın hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi, ... Sanık ... hakkında TCK"nın 170. maddesinin uygulanabilmesi için çete tarafından amaç suçun işlenmemiş ya da işlenmesine kalkışılmamış olmasının gerekmesi nedeniyle sanığın mensubu bulunduğu kabul edilen örgütün niteliği itibariyle anılan maddenin uygulama olanağı bulunmadığının gözetilmemesi" gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası İstanbul 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 19.03.2002 tarih ve 1998/358 Esas, 2002/81 sayılı kararı ile hükümlü ..."ın 16 Haziran adlı silahlı terör örgütünün kurucusu ve yöneticisi olmak suçundan, 765 sayılı TCK"nın 168/1, 59/2, 31, 33, 40. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hükmün sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi nedeniyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 22.10.2002 tarih, 2002/1632 Esas, 2002/2068 sayılı karar ile; "... Sanık hakkında, TCK"nın 146/1. maddesinin uygulanması istemiyle açılan davada CMUK"nın 258. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan TCK"nın 168/1. maddesi ile uygulama yapılması" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası ek savunma hakkı tanındıktan sonra, İstanbul 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 13.05.2003 tarih ve 2002/324 Esas, 2003/120 sayılı kararı ile hükümlü ..."ın 16 Haziran adlı silahlı terör örgütünün kurucusu ve yöneticisi olmak suçundan, 765 sayılı TCK"nın 168/1, 59/2, 31, 33, 40. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hükmün sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi nedeniyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 23.02.2004 tarih, 2003/2015 Esas, 2004/464 sayılı karar ile; "Haklarındaki dava tefrik edilen diğer sanıklar ..... maddi yan delillerle doğrulanan kolluktaki açık, aşamalardaki te"villi anlatımları ve tüm dosya kapsamı ile; sanığın kurucusu ve yöneticisi olduğu "16 Haziran Hareketi" adlı silahlı örgütün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasını zorla değiştirip yerine Marksist-Leninist ilkeye dayalı bir sistem getirmek şeklindeki amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği, sanığın yurt dışından verdiği talimatlarla örgütü sevk ve idare ettiği ve eylemlerinin gerçekleştirilmesini sağladığı anlaşılmış olup, bu şekilde oluşan eylemlerin niteliği, vahameti ve yoğunluğu nazara alındığında TCK"nın 146/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.12.2005 tarih ve 2004/139 Esas, 2005/413 sayılı kararı ile hükümlü ..."ın 765 sayılı TCK"nın 146/1, 59/1, 40 ve 5237 sayılı TCK"nın 53. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi ve re"sen de temyize tabi olması nedeniyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 06.12.2006 tarih, 2006/6282 Esas, 2006/6911 sayılı karar ile; "1- Kısa kararın yer aldığı 29.12.2005 tarihli duruşma tutanağının 1 ve 2. sayfasının ve gerekçeli kararın 1 ila 15. sayfalarının hükme iştirak eden üye hakimler tarafından imzalanmaması suretiyle, 5271 sayılı CMK"nın 232/4. maddesine aykırı davranılması, 2- Bozma sonrası sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin sorulduğu talimat duruşmasına katılmayan Cumhuriyet savcısının, duruşma tutanağında görüldüsünün bulunmaması aynı tutanakta kimlik tesbitinden sonra sanığın ad ve soyadı ..... olarak belirtilip sorgu ve savunmasının buna göre tesbiti suretiyle karışıklık yaratılması" gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2008 tarih ve 2007/31 Esas, 2008/56 sayılı kararı ile hükümlü ..."ın 765 sayılı TCK"nın 146/1, 59/1, 31, 33, 40. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi ve re"sen de temyize tabi olması nedeniyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, 22.10.2008 tarih, 2008/12676 Esas, 2008/11237 sayılı karar ile; "Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın kurucusu ve yöneticisi bulunduğu silahlı çete niteliğindeki örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasını zorla değiştirip, yerine marksist - leninist ilkeye dayalı bir sistem getirmek şeklindeki amacına yönelik olarak vahamet arz eden olaylara talimat vermek suretiyle katıldığının sübutu kabul ve eylemlerin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya nazaran verilen hükümde aşağıdaki husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin temyiz dilekçesi ile duruşmalı inceleme sırasında sanık ve müdafilerinin ileri sürdükleri sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; Bozma öncesi sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmış olması ve önceki hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilmiş bulunmasının 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hak oluşturacağı gözetilmeden 765 sayılı TCK"nın 31, 33. maddelerinin uygulanması suretiyle hak yoksunluğuna hükmedilmesi, Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından 765 sayılı TCK"nın 31, 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin iki paragrafın çıkartılarak yerine 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan ve resen de temyize tabi olan hükmün düzeltilerek onanmasına" karar verilmek suretiyle hüküm kesinleşmiştir.
2- Davanın hükmün kesinleşmesinden sonraki aşamaları:
Hükümlü müdafii 27 Mart 2009 tarihinde İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin 6. maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş (Başvuru no: 23280/09) ve Mahkemenin İkinci Dairesi 24 Temmuz 2012 tarihinde, yargılama süresinin uzunluğu nedeniyle sözleşmenin 6/1. maddesinin, sanık aleyhine ifadeleri bulunan ...... ait beyanların mahkumiyetin dayanağı olmasına rağmen, yüzleştirilememe nedeniyle hükümlü veya müdafilere bu kişileri sorgulama imkanının sağlanmadığı,.... yargılandıkları davada salıverilmelerinden sonra firar ettiklerinin anlaşılmasına rağmen hükümlü hakkında devam eden davada dinlenilmeleri için yetkili makamlarca etkin biçimde arandıklarının ispat edilmediği ve bu kişilerin kendilerine ait davada verdikleri güvenilir olmayan ifadelerin hükümlünün mahkumiyeti üzerinde belirleyici olması nedeniyle adil yargılama hakkının (Sözleşmenin 6/3-d maddesi) ihlal edildiğini kararlaştırmıştır.
a) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleşmesinden önce açılan dava;
Hükümlü müdafinin CMK"nın 311/1-f, 2. maddesi kapsamındaki 13.08.2012 tarihli yargılamanın yenilenmesi ve infazın ertelenmesi talebi İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.09.2012 tarihli kararı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 24 Temmuz 2012 tarihli kararı kesinleşmeden yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğundan, talebin reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
b) İncelemeye Konu Hüküm:
Hükümlü müdafii 30.10.2012 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 24 Temmuz 2012 tarihli kararının 24.10.2012 tarihinde kesinleştiğini belirterek CMK"nın 311/1-f, 2. maddeleri uyarınca ikinci kez yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Talep, Mahkemece 19.11.2012 tarihinde kabule değer görülmüş ve duruşma açılmak suretiyle yargılama yapılmıştır. Yargılama sırasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararında belirtilen ihlal nedenlerini gidermek amacıyla, Mehmet Bülent Özbek 25.06.2013 tarihinde hükümlü ve müdafilerinin bulunduğu duruşmada dinlenmiş, hükümlü ve müdafilere .... soru sorma imkanı tanınmıştır. ..... yargılandıkları dava dosyasının incelemesinde haklarında yakalama emri çıkarıldığının anlaşılması üzerine, 04.04.2013 tarihinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol-Europol-Sirene Dairesi Başkanlığına yazı yazılmıştır. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol-Europol-Sirene Dairesi Başkanlığının 21.04.2013 tarihli yazı cevabıyla..... hakkında kırmızı bültenlerin yayınlandığı ve her iki şahsın doğrudan talep yoluyla iadesi için Almanya makamlarından istendikleri ancak ülke interpolünden bir cevap alınamadığı bildirilmiştir. Hükümlü 25.06.2013 tarihli duruşmada "... ..... uzun süredir arandığını biliyorum, bulunmasına imkan yoktur. Dinlenilmeleri konusunda da bir talebim yoktur" şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece aynı duruşmada ...... yaklaşık on yıldır etkin biçimde aranmalarına rağmen yakalanamadıkları belirlenerek dinlenilmelerinden vazgeçilmesine karar verilip yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
3- Netice ve Kanaat
Yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında gösterilen ve sözleşmenin 6/1 ve 3-d maddeleri kapsamında kalan ihlal nedenleri de nazara alınarak yapılan yargılamada, hükme esas alınan tanık .... beyanı mahkeme huzurunda tekrar alınmış, hükümlü ve müdafiine bu tanığı sorguya çekme veya çektirme imkanı verilmiş, diğer tanıklar .... kırmızı bülten ile aranmalarına rağmen yakalanamamaları ve duruşmada hazır edilemeyeceklerinin anlaşılması nedeniyle dinlenilmelerinden vazgeçilmesine karar verilmiş, bu gerekçe ile hükümlünün 25.06.2012 tarihli duruşmadaki beyanı doğrultusunda .... yeniden dinlenememiş olmalarının CMK"nın 206/3. maddesindeki hükme de uygun olduğu kabul edilmiş, toplanan delillere göre hükümlünün suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde suç vasfı tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, hükümlü müdafilerinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdükleri yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle önceki hükmün onaylanmasına dair re"sen de temyize tabi olan hükmün ONANMASINA, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TEFHİM ŞERHİ:
23.06.2014 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı ..... huzurunda, duruşmada hükümlü ..."ın savunmasını yapmış bulunan Av. ...... yüzüne karşı, Av. ..., Av. ..., Av. ... ve Av. .... yokluklarında, 02.07.2014 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.