18. Hukuk Dairesi 2016/9838 E. , 2016/10479 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... İli ... Köyü 179 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Dava konusu tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın konumu ve bilirkişi raporunda yazılı özellikleri dikkate alındığında değerinde %70 oranında objektif değer artış oranı uygulanmak suretiyle bedel tespit edilmesi gerekirken bu oranı %25 olarak uygulayan bilirkişi raporuna göre düşük bedel tespiti,
2-Dava konusu taşınmaz kapama portakal bahçesi niteliğinde olup 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11.maddesinin (f) fıkrası gereğince, arazilerde kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartları ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yöntemle değerinin bulunması ve 11.maddede gösterilen bütün öğeler gözönünde tutularak maddenin 4.fıkrası uyarınca her öğenin kamulaştırma değerine etkisi ve katkısı, nedenleri, gerekçeleri ve oranları bulunarak kamulaştırma karşılığının tesbiti gerekir.
Dava konusu taşınmazın kapama portakal bahçesi olarak değerlendirilmesi doğru ise de bu şekilde yapılan değerlendirme ile kamulaştırılan yerin tamamından uygun teknikle normal şekilde sağlanabilecek gelir dikkate alınacağından, taşınmazın üzerinde bulunan başka unsurların gelirinin artık zemin değerine bir katkısından söz edilemez. Başka bir deyişle taşınmaza kapama niteliği veren portakal ağaçları ve bunun dışında kalan meyveli ve meyvesiz ağaçların değeri de kapama portakal bahçesi olarak bulunan bedelin kapsamında kaldığından, taşınmaz üzerindeki diğer ağaçlara da ayrıca değer verilmemesi gerekirken kamulaştırma bedeline ayrıca 2.195,00 TL zeytin, nar ve ceviz ağaçlarının bedelinin ilave edilmesi,
3-Kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili davasının niteliğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de kararın bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 20.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.