Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır ... " hükmü ile 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik aynı yasanın 10/2. maddesinde; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" hükmü ile aynı yasanın 21/1maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliği"n 30/1. maddesinde; "Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkartılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclis üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir" hükmü yer almaktadır. Şikayetçi borçlu adına çıkartılan 7 örnek ödeme emri tebligatındaki tebliğ şerhinde aynen: “ Muhatab veya muhatab adına evrak alacak yetkili birinin tevziat saatlerinde bulunamadığı (işte, pazarda, tatilde, seyahatta ) olduğu imzadan imtina eden beyanından anlaşılmıştır. Bu yüzden ilgili evrak semt muhtarına imza karşılığında teslim edilerek muhatabın kapısına 2 nolu formül yapıştırılarak komşusu... haber verilerek tebliğ edildi. Komşusu imzadan çekinmiştir. 11.06.2012" açıklamasına yer verilmiştir. Borçlu adına çıkartılan tebligatta, adresin adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresi olduğuna dair meşruhat bulunmamaktadır. Muhtara mühür ve imzasıyla teslim edilen evrak tebliğ memurunun imzası ile tevsik edilmişse de, yukarıda açıklandığı biçimde borçlunun (işte, pazarda, tatilde, seyahatta ) gittiğinin kimden soruşturularak tespit edildiği ve bu kişinin açık kimliğinin ne olduğu tebliğ mazbatasında açıklanmadığı gibi bu adrese dönüp dönmeyeceği belirtilmemiştir. Yine adı geçenin bunu onaylayan imzası da alınmamıştır. Böylece bu yönler onamsız kalmıştır. Dolayısıyla, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, yapılan işlem tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kalmıştır.Bu durumda şikayetçi borçluya ödeme emrinin tebliği işlemi usulsüz olup Mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabul edilerek Tebligat Kanunu"nun 32. maddesi uyarınca borçlunun tebliğe muttali olduğunu beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak tespit edilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/03/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.